kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Temmuz 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERGUN BABAHAN

Erdoğan tiran mı?

Türkiye'de Cumhuriyet'in kuruluşundan başlayan tek adamı yüceltme geleneği var.
Sevan Nişanyan'ın son kitabı "Yanlış Cumhuriyet" kul anlayışının nasıl yerleşip geliştiğini çok güzel özetliyor.
Çok partili hayata geçildikten sonra da tek adama tapınma alışkanlığı gücünü yitirmedi.
Bunda, zenginliğin ve toplumsal statü sağlamanın siyasi iktidara yakınlıktan geçmesinin payı elbette büyük.
Çevresi dalkavuklarla sarılan liderlerin bu atmosferden etkilenmemesi düşünülemez.
Çok partili hayatımızın gelişimi de tek adamlığı güçlendiren bir gelişim izledi.
Demokrat Parti'den, Adalet Parti'ye, ANAP'tan AK Parti'ye tüm sağ partilerin ortak bir özelliği var.
İlk kuruluş dönemleri bir koalisyon ve liderin tam hakim olamadığı bir pazarlık süreci niteliği taşıyor.
Gerek il yönetimleri, gerek milletvekili ve belediye başkan aday listeleri yönetim kadrosunun pazarlığı sonucu oluşturuluyor.
AK Parti'nin ilk döneminde Abdullah Gül'ün, Abdüllatif Şener'in, Bülent Arınç'ın ve hatta Abdülkadir Aksu'nun böyle bir rolü vardı.
Ancak zaman içinde Tayyip Erdoğan gerek parti kongreleri, gerek liste hazırlıkları sırasında kişisel ağırlığını hissettirdi.
Bu gelişimde partinin gücünü önemli ölçüde Erdoğan'ın kişiliğinden almasının da rolü büyüktü.
Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olup Köşk'e çıkması, Bülent Arınç'ın Meclis Başkanlığı görevini bırakması, Aksu'nun devre dışı kalması, Şener'in aday olmaması, Erdoğan'a hayır diyebilecek nitelikteki partili sayısını azalttı.
Bu, Erdoğan'ın tiran olduğu anlamına gelmiyor.
Ancak eleştirilerden, farklı görüşlerden faydalanamayan, eleştiriden rahatsızlık duyan bir siyasetçiye dönüştüğü anlamına geliyor.
CHP'nin sert muhalefeti, darbe girişimleri, bürokrasi ve üniversitelerin tutumu, İstanbul elitinin yaklaşımları, tavrının daha da keskinleşmesine yolaçıyor.
Bu dediğim gibi, Erdoğan'a özgü bir durum değil.
Yakın tarihin tüm güçlü liderlerinde görülen bir gerçeklik.
Eğer bu tarihten ders alabilirse ki, partisinin yönetim aygıtlarına verdiği önemi, herkesi sabırla dinlediği gerçeği göz önüne alınırsa, bunu kolaylıkla yapabilir, partisine kadar ulaşan rahatsızlıkların üstesinden gelebilir.