Yaz mevsiminde yaşanılan yeni bir aşk, hayatınızın en önemli ilişkisiymiş gibi görünür gözünüze. Belki sıcağın etkisi, belki yazın çok kısa ve tatlı olması, yaza girerken hormonlarınızın yarattığı kıpırdanma ile rastlaşınca, bol gönül sancılı yasak aşkların içinde buluverir bazıları kendini. Özellikle evliliğinizdeki heyecan yatışmış, eşinizin kusurlu veya eksik yönleri gözünüze batmaya başlamışsa; romantik, özel, yeni ve heyecan verici bir ilişkiye kendinizi kaptırmanız çok daha kolaydır. Eşinize bağlı bile olsanız, o zihni karıştıran doyumsuzluk hissi, daha fazla mutlu olma arayışı ile bir anda üçüncü bir şahıs radarınıza girer ve hiç öyle bir niyetiniz olmasa bile, kendinizi o kişi ile evlilik dışı bir ilişki yaşarken bulabilirsiniz... Eşini aldatmanın ahlaklı bir davranış olmadığı kesin, ama illa da sadece 'kötü insanlar' aldatır diye bir şey yok...
DUYGUSAL ALDATMALAR
Üçüncü kişi ile genelde ilk yaşanılan, duygusal aldatmadır. Uzun sohbetler, kısa mesajlar... Sizi dinleyen, anlayan bir kişi bulduğunuz için kendinizi birden bire daha çekici, akıllı ve esprili hissedersiniz. Ve bir bakarsınız ki, fark etmeden çizgiyi aşmışsınız... (Tabii burada hiç pişmanlık yaşamadan 'kaşarlı' aldatanlardan bahsetmiyoruz) Şimdi şu aşamada durumun vahametini bir düşünün. Eşinizle ortak bir sorumluluğunuz ve düzeniniz var. Aile, çocuklar, prestij, güvenlik, yalnız kalma korkusu, para vb. sebeplerle ayrılma kararı vermek çok zor. Öte yandan, hayatınıza giren kişi ile yaşamınız birdenbire yeni bir anlam kazanmış önceden önem verdiğiniz pek çok şeyi askıya almışsınız. 'Kimse öğrenmeden her iki tarafı da idare edersem hem kimse incinmez, hem de ben daha mutlu olabilirim...' gibi düşünerek geleceği de öngöremiyorsunuz. Eşinizin kusurlu gördüğünüz yönlerine karşı daha toleranslı olmaya başladığınız için suçluluk hissi de idare edilebilinir... İşte aldatma çemberine girmiş insanlar en büyük hatayı burada yapıyor. Şartları hiç değiştirmeden, aynı tutabileceklerini düşünüyorlar. Aslında hiçbir sorun çözülmediği gibi, hepsi üst üste ekleniyor... Her şeyden önce iki ilişkiyi aynı anda huzurlu bir şekilde sürdürebilmenin imkanı yok. Aldatan kişi düzenini aynen koruyabilmek ve aynı zamanda sevgilisine daha fazla zaman ayırabilmek için müthiş bir baskının altına girer. Her geçen gün 'aldatılan' eşin gerçeği öğrenme riski artar. Aldattığınız için kendi evliliğinizdeki enerjiyi de tüketmeye başlarsınız ve evdeki stres daha da artar. Duygusal olarak tükenmeye başlarsınız ve bir süre sonra iki hayat arasında karar verme zorunluluğu katlanılmaz bir his haline dönüşür. Sonuçta mutlaka bir yerden patlak verir ve herkesin hayatı altüst olur... Psikoterapist Mira Kirshenbaum'un Amerika'da geçen ay çıkan 'Why good people have affair' (niye iyi insanlar aldatır) adlı kitabını okudum. 30 yıldır evlilik terapistliği yapan Kirshenbaum; basında yapılan yorumlardaki gibi, insanları aldatmaya teşvik etmiyor. Ama bu problem, çiftlerin büyük bir çoğunluğunda zaten yaşandığına göre, o zaman sadakatsizliği daha anlayışlı bir şekilde toplumda tartışmak gerektiğine inanıyor.
GERÇEK MUTLULUK
Sadakatsizlik sonucu insanların hayatı alt üst olduğunda, bazen çiftler kendileri için neyin doğru, neyin yanlış ve gerçek beklentinin ne olabileceği konusunda basiret sahibi olmayı öğreniyorlarmış... Sanırım hayatınızda daha derin ve anlamlı bir ilişki istiyorsanız, evliliğiniz süresince yeni ama çabuk eskiyen aşklar yaratmaktansa, evliliğinizin evrelerine, iniş ve çıkışlarına adapte olmayı öğrenerek gerçek mutluluğu yakalama şansınız daha yüksek...
Yayın tarihi: 19 Temmuz 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/19/gny/demirkan.html
Tüm hakları saklıdır.