kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 16 Temmuz 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Söylediklerimin arkasındayım

Yeni Haber
Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Avrupa Parlamentosunda geçen Mayıs ayında söylediklerinin arkasında olduğunu belirterek, "Türkiye'de özgürlüklerle ilgili ciddi sorunlar vardır. Bu sorunların bir kısmı çözülmüştür, daha da önümüzdeki dönemde çözülmesi gereken pek çok sorun vardır" dedi.

NTV'ye konuk olan ve gündemdeki konuları değerlendiren Babacan, zaman zaman AK Parti'nin ve kendisinin "Türkiye'yi yurt dışına şikayet etmekle suçlandığının" hatırlatılması üzerine şunları söyledi:

"Türkiye şu anda kendi iç siyasi ortamı olarak çok yoğun ve hararetli bir tartışma ortamından geçiyor. Bu tartışmalar sırasında eleştirilerin ya da yaklaşımların dozu rahatlıkla kaçabiliyor."

Örneğin sosyalist enternasyonal konusunun kendilerinin yurt dışında anlattığı bir konu olmadığını belirten Babacan, şöyle konuştu:"Biz yurt dışındayken geliyorlar insanlar bize anlatıyorlar ya da Türkiye'yi ziyaret ediyorlar, bazen sosyalist enternasyonal üyesi olan partiler CHP'ye hiç uğramadan gidiyorlar. Bu tabii sosyal demokrasi açısından üzücüdür ve bu gerçeği, biz göz ardı edemeyiz üstelik artık Türkiye'nin iç gündemi ya da dış gündemi diye bir şey kalmamıştır. Türkiye'nin iç gündemi bugün artık anında Orta Doğu gündemidir, Avrupa gündemidir, bazı durumlarda dünya gündemidir. Yani bizim bu kendi iç gündemimizdir, bunun sınırlarını Türkiye içerisinde tutalım ve bunun dışında bu tartışılmasın, konuşulmasın, böyle bir şey artık yok bu gerçeği hep beraber görmemiz lazım."

Babacan, Türkiye'de Müslüman çoğunluğun dini özgürlükleriyle ilgili konunun Avrupa Parlamentosunda Dış İlişkiler Komisyonunda çok tartışılan bir konu olduğunu ifade ederek, bu konunun kendi konuşma metninde yer almadığını, bunun Macar ve liberal partiden gelen bir parlamenterin sorusunu sormadan önce yaptığı bir yorum olduğunu ve kendi cevabını verirken parlamenterin yaptığı yoruma katıldığını bildirdi.Bu sözlerinin "ağır olduğunu söyleyenler olduğunun" belirtilmesi üzerine Babacan şöyle konuştu:

"Onu söyleyenlerin Türkiye'nin gerçeklerini daha iyi tanımak için biraz daha yoğun çaba göstermeleri gerektiğini düşünüyorum, ben söylediklerimin arkasındayım. Türkiye'de özgürlüklerle ilgili ciddi sorunlar vardır. Bu sorunların bir kısmı çözülmüştür, daha da önümüzdeki dönemde çözülmesi gereken pek çok sorun vardır. Yani bunlar yoktur demek, sorunları ortadan kaldırmamaktadır. Kaldı ki Türkiye'yi dışarıdan gözleyen pek çok kurum ve kuruluş da bunları sık sık gündeme getirmektedir. Yani bizim bunları söylememiz ya da söylemememiz sorunların ortadan kaldırmamaktadır. Türkiye'de özgürlüklerle ilgili sorunlar vardır, yaşanmıştır. Son 5-6 yıl reformlara bakıldığında, bu açılımlar sadece Türkiye'deki belli bir dine mensup olan kişilere ait açılımlar değildir ki, herkes istifade etmektedir."

Türkiye'yi daha iyi tanımak gerektiğini belirten Babacan bunun ancak Türk insanıyla daha sıkı temasla olabileceğini söyledi ve "İnsanların
kendilerini belli odalara belli çevrelere hapsetmesiyle Türkiye'yi anlamak mümkün değildir. Yani biraz daha araziye açılıp, biraz daha
insanlarla konuşup, farklı kesimlerin sorunlarını dinlemenin çok faydalı olacağını düşünüyorum ve bu konuda eleştiri yapanlara da bunu şiddetle
tavsiye ediyorum" dedi.

KERKÜK

Dışişleri Bakanı Babacan, Kerkük referandumuyla ilgili bir zamanlamanın söz konusu olup olmadığını sorulması üzerine, Irak'ın anayasasında Kerkük'le ilgili bir referandumdan bahsedildiğini ancak bunun oldukça "gri bir alan" olduğunu kaydetti.

Kerkük'te referandumun ne için yapılacağının, kimin oy kullanacağı gibi konuların ucunun tamamen açık olduğunu belirten Babacan, "Kerkük'te bir
referandum yapalım yüzde 51 çıkarsa şöyle bir adım atalım gibi bir yaklaşımın biz Kerkük'e ve Irak'ın geneline felaketler getirecek bir
yaklaşım olduğunu düşünüyoruz. Çünkü Kerkük'ün demografik yapısı manipule edilmiş, zaman içerisinde zorla değiştirilmiştir" dedi.

Babacan, oysa Irak anayasasında referandum öncesinde normalleştirmeden bahsedildiğini vurgulayarak, ancak bu normalleştirmenin henüz
gerçekleştirilemediğini bildirdi. Babacan, "Belirsiz bir ortamda çok ciddi sonuçlar verebilecek bir adımın atılmasını biz son derece riskli
görüyoruz ve bu zaten ertelenmiş durumda" diye konuştu.

Kerkük referandumunun yapılmasının bugünlerde gündemde olmadığını kaydeden Babacan, bugünlerde en çok yerel yönetimlerle ilgili seçim yasasının, yani yerel seçimlerin nasıl yapılacağına ilişkin yasa tasarısının tartışıldığını bildirdi. Ali Babacan, bu yerel seçimlerde dahi eğer dikkatli hareket edilmezse Kerkük'te huzursuzluk başlayabileceğini düşündüklerini söyledi ve şöyle konuştu:

"Kerkük'le olan yakın ilgimizin sebebi şu; biz Kerkük'ü Irak'ın küçük bir modeli olarak görüyoruz, farklı grupların temsil edildiği bir model.
Kerkük'te olabilecek bir anlaşmazlık, bir sıkıntı Irak'ın tümüne yayılabilecektir."

Babacan tek taraflı bir adımın Kerkük için son derece yanlış olduğunu düşündüklerini belirterek, Kerkük'te ne yapılacaksa Kerkük'teki
grupların uzlaşmasıyla yapılması gerektiğini kaydetti.BM'nin Kerkük dahil bir kaç ille ilgili özel bir çalışma yaptığını
vurgulayan Babacan, BM yetkilileriyle yakın temas halinde olunduğunu bildirdi.

"ÇOK DAHA AKTİF BİR IRAK TRAFİĞİ BAŞLAMIŞ DURUMDA"

Dışişleri Bakanı Babacan, Irak'taki gelişmeleri yakından takip edebilmek için Türkiye'nin Irak Özel Temsilcisi Murat Özçelik'e ayda en az bir defa kendisini Bağdat'ta görmek istediği, sadece Bağdat'a değil Irak'ın farklı bölgelerine gitmesi ve insanlarla yüz yüze görüşerek Irak'taki tabloyu aktarması yönünde talimat verdiğini söyledi. Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çünkü biz Irak'ı dolaylı bilgilerle, basın üzerinden gelecek bilgilerle ya da sadece bize söylenen ve anlatılanla göremeyiz. Irak'ın resmini görmemiz için arkadaşlarımızın bizzat arazide gelişmeleri, insanları hissederek bize bilgi vermesi lazım ki, bunu da son 3-4 aydır doğrusu yapıyoruz. Çok daha aktif bir Irak trafiği şu anda başlamış durumda."

Babacan, iki ülke arasındaki trafiğe Saddam rejiminde sonra uzunca bir süre ara verildiğini ve bu dönemden sonra yapılan ilk Bakan ziyaretinin geçen yıl Ekim ayında kendi yaptığı ziyaret olduğunu hatırlatarak, son olarak ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın beraberinde bakanlarla Irak'a gitmesinin bölgede çok büyük ses getirdiğini kaydetti.Erdoğan'ın ziyaretinde ilk defa havaalanında karşılama töreninin düzenlendiğine dikkati çeken Babacan, "Bu aynı zamanda Irak'ın normalleşmesine katkıda bulunan bir ziyarettir" dedi.

ERMENİSTAN'LA İLİŞKİLER

Dışişleri Bakanı Babacan, "Ermenistan'la ilişkiler konusunda yakın bir zamanda inisiyatif söz konusu mu ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül futbol maçı için Ermenistan'a gidecek mi? Böyle bir ziyareti yararlı görür müsünüz?" sorularına ise şu yanıtı verdi:

"Dış politikamızdaki temel önceliklerimizden bir tanesi, komşularımızla sıfır problem. Ermenistan da bizim komşumuz ve biz Ermenistan'la olan ilişkilerimizin tamamen normalleşmesine ciddi bir dış politika hedefi olarak görüyoruz ve bunun olması için de aslında şimdiye kadar tek taraflı pek çok adım attık."

İlişkilerin soğuk olduğu bir dönemden sonra önce uçuşlara izin verildiğini anımsatan Babacan, daha sonra ise Türkiye'deki birkaç şehir ile Erivan arasında direkt uçuşlara izin verildiğini bildirdi.Ticaretin dolaylı olsa da yapıldığını kaydeden Babacan, Ermenistan'da Serj Sarkisyan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kendisine mektup yazdığını, aynı şekilde Başbakan ve Dışişleri Bakanının belli olmasının ardından Erdoğan ve kendisinin muhhataplarına mektup gönderdiklerini ifade etti.

Babacan bu mektuplarda ilişkileri normalleştirmek istediklerini ve diyaloğa hazır olduklarını belirttiklerini vurguladı. Cumhurbaşkanı
Gül'ün Ermenistan'a futbol maçına daveti, katılıp katılmayacağı ve bu seyahatin katkısının olup olmayacağı konusunda ise şunları söyledi:
"Henüz bir karar verilmiş değil doğrusu, değerlendiriliyor. İyi hesap etmek lazım. Bugün ile maç tarihi arasındaki gelişmelere de bağlı.
Bugünden o tarihe kadar neler olacak ona da bağlı doğrusu."

"SİYASETÇİLER GELECEĞE BAKMALI, TARİHÇİLER GEÇMİŞLE UĞRAŞMALI"

"ABD Başkan adayı Barrack Obama'nın başkan seçilirse Ermeni soykırımını tanıyacağına" ilişkin açıklamaları olduğunun hatırlatılması üzerine
Babacan, 1915 olaylarıyla ilgili ABD Kongresinden, Temsilciler Meclisinden ya da Senatodan geçebilecek böyle bir kararın Türk-Amerikan
ilişkilerine çok ciddi zarar vereceğini kaydetti.

Babacan, geçen sene Temsilciler Meclisinin Dış İlişkiler komitesinden böyle bir kararın geçmiş olmasının dahi ilişkilerde travmaya sebep
olduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu:"Böyle birşey gerçekleşirse Türk-Amerikan ilişkileri hiç bir şey yokmuş gibi devam edemez. Bunun çok ciddi sonuçları olur, çok ciddi olumsuz etkileri meydana gelir. Bu bir karar, bu bir siyasi tercih. 90-100 sene önce bir şey olmuş ya da olmamış, bununla ilgili bir açıklama yapalım ya da yapmayalım mı, yoksa Türkiye gibi bölgesinde, dünyada çok önemli bir ülkeyi kazanalım mı, yoksa bu ülkeyi ilişki yapısı olarak farklı bir
yapı olarak mı görelim? Tabii bu artık siyasi bir tercih."

Daha önceki seçim dönemlerine bakıldığında, bu dönemlerdeki yaklaşımla seçimlerin sonrasındaki yaklaşımlar farklılıklar olduğunu belirten
Babacan, son ABD ziyaretinde hem John McCain'in hem de Obama'nın yakın danışmanlarıyla ayrı ayır görüştüğünü ve bu toplantılarda 1915
olaylarının iki ülke ilişkileri açısından ne kadar önemli olduğunu kendilerine anlattığını bildirdi.

"ERMENİSTAN'IN HAYAT KAPISI TÜRKİYE"

Babacan, Türkiye'nin tarih komisyonu önerisinin hala masada olduğunu da anımsatarak, yazılan mektuplarda bu önerinin tekrarlandığını kaydetti.
Ali Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tarihimizle yüzleşme konusunda en ufak bir sıkıntımızın, en ufak bir çekincemizin olmadığını açık açık ortaya koyduğumuz bir ortamda meclislerde evet ya da hayır gibi oy kullanarak geçmişle ilgili kanaate sahip olunması, hüküm bildirilmesinin doğru bir yaklaşım olduğunu düşünmüyoruz. Biz diyoruz ki siyasetçiler geleceğe bakmalı, geçmişle ise tarihçiler, uzmanlar uğraşmalı ve onlar bize söylemeli ne olduğunu ya da ne olmadığını."

Diaspora'ya değinen Babacan, Ermenistan hükümetiyle diasporayı ayırmakta fayda gördüğünü çünkü bazı çevrelerin bu işi artık kendine meslek
edindiğini, bu işin ticaretini yaptıklarını, 1915 olaylarıyla ilgili artık ticari müessesenin meydana geldiğini kaydetti.Babacan, Ermenistan'ın ekonomik açıdan sıkıntılar çektiğini ve bundan dolayı Ermenistan'ın hayat kapısının Türkiye olduğunu belirtti ve konunun devam etmesi ya da yeni bir sayfa açılması konusunda Ermenistan hükümetine önemli bir sorumluluk düştüğünü söyledi.

KADIN EŞBAŞKAN

Ali Babacan, "hazırlanan bir raporda Babacan'ın başmüzakerecilik görevi için kadın bir eşbaşkan önerisi getirilmesi" konusunda ise şunları söyledi:
"Kadınların Türk siyasetinde çok daha aktif rol almasını gerçekten çok istiyoruz. Ancak şu ana kadar siyasete olan ilginin maalesef yeteri kadar olmadığını görüyoruz. Türkiye'nin artık bir anlayış devrimi gerçekleştirmesi gerekiyor"

Bu konunun bir kişinin olup olmamasıyla ilgi bir konu olmadığını söyleyen Babacan, bu konuya daha geniş yaklaşmak gerektiğini belirtti ve Mart 2009'da yerel seçimlerin yapılacağını anımsattı. Bazı mesleklerde yüksek oranlarda kadın temsili olduğunu ancak siyaset gibi bazı alanlarda bu temsilin düşük olduğunu kaydeden Babacan, AB müzakerelerine katılanların yüzde 30'unun kadın çalışanlar olduğuna dikkati çekti.

TÜRKİYE'NİN BM GÜVENLİK KONSEYİ GEÇİCİ ÜYELİĞİ

Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyine geçici üyelik talebinin, AK Parti'nin kapatılması olasılığı durumunda nasıl etkileneceğinin sorulması üzerine
Babacan, bu konunun kaygı duydukları bir konu olduğunu söyledi.EXPO 2015 oylamasını örnek gösteren Babacan, AK Parti'ye karşı açılan kapatma davasını bir unsur olarak kullandıklarını gördüklerini ve dışarıda olumsuz yankılanan gelişmelerin bu tip oylamalara etkisinin
olduğunu bildirdi.

Babacan, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyine geçici üyeliğine şu ana kadar ciddi bir destek verildiğini de kaydetti ve "Ümit ediyoruz ki, Türkiye
bu önemli sınavları başarıyla atlatır, iç istikrarını korur ve oylama günü geldiğinde istikrarlı, güvenilen bir ülke olarak algılanır" diye
konuştu.