Bu yazın çalışkan karıncası: TRT

Bu aralar elektronik posta kutumu TRT'nin tanıtım bültenleri dolduruyor. Neredeyse her saat başı yeni bir programın tanıtım metni geliyor. Belli ki TRT yönetimi etraftaki dalgacı ağustos böceklerine inat, bu yaz mevsimini çalışkan karınca gibi geçirip, kış sezonunda emeğinin meyvelerini toplayacak. Dile kolay, diğer kanalların "yaz uykusuna" yattıkları bir dönemde TRT tam 40 yeni programla izleyicilerinin karşısına çıkıyor. Amaç, TRT'nin bir süredir kaybettiği reytingini ve prestijini kuruma yeniden kazandırmak. TRT'yi yeniden uzaktan kumandaların "bir numarasına" yerleştirebilmek. TRT'nin diğer kanallardan bir başka farklı yönü de stüdyolarını açık havaya taşıması. Elindeki teknik olanakları düşündüğümüzde bunu başarabilecek en öncelikli kanalın TRT olduğu muhakkak. İyi de yıllardır yaz aylarında sunucuları, konukları, seyircileri hamam gibi stüdyolara sokup, hem yayındakileri hem de izleyenleri niye bunalttınız birader? TRT ekranında gözlemlediğim bir başka yenilik ise adamların sıra sıra dizilip, monoton bir tarzda laf kalabalığı yaptığı "kelle" programlarını terk edip, görsel unsurların cazibe odağı olarak kullanıldığı daha dinamik yapımlara yönelmeleri. TRT, yeni programlarının yanı sıra, televizyonda ilk kez gösterilecek gişe galibi yabancı filmleriyle de giriştiği yayıncılık atağını ivmelendirecek. Bu sütunlarda çokça yazdım. Herkesin boşladığı yaz ekranını iyi kullanan kanal, kış sezonuna 1-0 önde başlayacak. TRT yönetimi yeni icraatlarıyla bu basit mantığı kavramış ve sahiplenmiş görünüyor. Tıpkı bu köşenin yazarının, her Türk vatandaşından beklendiği üzere, TRT'yi yakın takibe alıp, sahiplenmesi gibi...