Yabancılar buna
'Proxi fight' diyor. Biz de
'Oy hakkı savaşı' diye konuya giriyoruz. Oy hakkı;
'Küçük hissedarların haklarının toplulaştırılarak etkinliğinin artırılması' olayından başka bir şey değil.
Gelin görün ki, oy hakkı savaşı Türk sermaye piyasasının önündeki önemli engellerden biri!
Niye mi?
Oy hakkı savaşı, Türk sermaye piyasasının yanlış yapılandırıldığını gösteriyor.
Şirketlerin, yabancı fonların ve yatırımcıların üzerinde bir türlü uzlaşamadığı 'çağrı muafiyeti' tartışması da özünde oy hakkı konusunun sağlıklı işlememesinden kaynaklanıyor.
Halen
Ereğli Demir Çelik Fabrikaları'nda açık,
İş Bankası'nda üstü örtülü bir oy hakkı savaşı var.
Örnek verelim,
CHP, İş Bankası'nda
yüzde 28 oranındaki hissenin sahibi. Ancak CHP hisselerini Hazine kontrol ediyor.
Oyak, Özelleştirme İdaresi'nden Ereğli'nin
yüzde 49 hissesini aldı. Ama Ereğli'nin yüzde 51'lik hissesini kontrol ediyor.
Oy hakkı savaşı başlı başına tartışma konusu. Sermaye piyasasındaki sıkıntıyı derinleştiriyor. Türk yatırımcısının sermaye piyasasından kaçtığı bir dönemde arapsaçına dönen
'çağrı muafiyeti' sorunu ile
'oy hakkı' konusunun birlikte yapılandırılması gerekiyor. Yatırımcıya saygı bunu zorunlu kılıyor.
Sermaye piyasasında güven bunalımının aşılması gerekiyor. Çünkü kamuya ayrı, özel sektöre farklı çağrı muafiyeti uygulanan bir yapıda sistem sağlıklı işlemiyor. Yerli ve yabancı yatırımcı zarar görüyor.
Bu noktada duralım.
Çağrı muafiyeti konusunda açılan bir dava ile ilgili gelişmeyi aktaralım.
Bu davada taraf çok.
Davayı üç yabancı fon,
Griffin Osmanlı Fonu
, Charlemagne ve East Capital, 2007 yılı Ocak ayı sonunda
Ankara 16. İdare Mahkemesi'nde Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) hakkında ayrı ayrı açtılar.
Diyeceksiniz ki, üç yabancı fon niye dava açtı?
Üç yabancı fon, Finansbank'ın
yüzde 46 hissesini satın alan Yunan Bankası
NBG'nin Finansbank'ın iştiraklerinden
Finans Leasing ile ilgili belirlediği
3.97 YTL'lik çağrı fiyatını SPK'nın onaylamasına itiraz etti.
Dediler ki;
"NBG'nin Finansbank'ın iştiraklerine uygulaması gereken çağrı prosedürü hukuka aykırı yapılandırılmış!"
Kısacası fon yöneticileri, "Şirketin piyasa fiyatı, çağrı fiyatının üstünde. Finans Leasing'in değeri ve geliri ile NBG'nin belirlediği çağrı fiyatı arasında bir paralellik yok!" diyor.
Dava tam bir buçuk yıl sürdü.
20 Mayıs 2008 günü Ankara 16. İdare Mahkemesi oybirliği ile karar aldı ve
"Yabancı fonlar haklı!" dedi. Ve çağrıya esas teşkil eden SPK kararını hukuka uygun bulmadı.
Peki, şimdi ne olacak?
Hem SPK hem NBG Bank ne yapacak?
Edindiğimiz bilgiye göre, SPK
temyize gitmeye hazırlanıyor. Ancak Ankara 16. İdare Mahkemesi'nin verdiği karar, yazıyı yazdığımız saate kadar İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda
(İMKB) duyurulmamamıştı. Bu da bize ilginç geldi! Yatırımcıların bu bilgiye anında ulaşması gerekmiyor mu?
Sinek küçük, mide bulandırır!
Bu iş öyle!..
Yayın tarihi: 28 Haziran 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/28//haber,A6F5D0E4532748D8A547E1E151319CC9.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.