Zaman öyle çabuk geçiyor ki, kızım 21 günlük oldu bile. Eve ilk geldiğimiz günü hatırlıyorum, nasıl da şaşkın ve endişeliydim... Saatlerce öylece bakıp durdum ona. "Çok güzelsin, muhteşemsin ama ben seni büyütmeyi becerebilecek miyim," diye de düşünüp durdum. Neyse ki iki üç gün sonra endişelerimi attım üzerimden, kendime geldim. Bebek büyütmek elbette kolay bir iş değil, hele ki bu ilk tecrübeniz ise... Ama abartılacak fazla bir şey de yok, önemli olan sizin rahat olmanız. Çok fazla üzerine düşüp, "Nefes aldı mı almadı mı, eyvah hapşırdı, hay aksi gıcık tuttu, neden hala çişini yapmadı," diye hayıflandığınız sürece, inanın, her şey tam tersi daha kötü gidiyor. Örneğin dikkatimi çeken, bizim kızımızın uyurken odada yalnız olmak istediği. Ben gün içinde yanında biraz kestireyim dediğimde, fark ettim ki bir türlü uykuya geçemiyor. Çünkü ben, uyumak yerine evhamdan sürekli onu dikizliyorum ve o da sanki bunu hissediyor. Ne zaman ki odasından çıkıyorum, iki dakika içinde uykuya dalıveriyor... Yani, şimdiden "Biraz özgürlük," diyor! Doğumdan önce kafamı kurcalayan "Acaba emzirebilecek miyim?" sorusundan da kurtuldum çok şükür. 'Her annenin vücudu doğum sonrası emzirmeye hazırdır,' sözleri doğruymuş demek. Çevremde benimle çok yakın tarihlerde doğum yapan birçok arkadaşımın da bebeklerini emzirdiğini biliyorum. Tabii emzirmesine emziriyorsunuz ama ya doymuyorsa? Aslında doktor kontrolüne gitmeden önce bunu anlamanın çok basit bir yolu var; günde birkaç kez kakasını ve çişini yapıyorsa, bebeğiniz besleniyor demektir. Bu arada benim ve benim gibi çiçeği burnunda birçok anneyi korkutan şey ise göğüslerinin yara olması. Emzirirken öyle tatlı bir 'canavara' dönüşüyorlar ki, insanın hayatta kalmak için yapmayacağı şey olmadığını daha buradan anlıyorsunuz. Acıktığı zaman çıldırmış gibi memenizi tutmaya çalışıyor, kavrayamadığı zaman da inanılmaz öfkeleniyorlar. Kimileri de annesinin memesine öyle bir saldırıyor ki, bu yüzden meme uçları yara oluyor ve acılar içinde kıvranıyorsunuz. Zaten doktor ve uzman hemşirelerin doğum sonrası sizi en çok uyardıkları konu da bu; doğru emzirebilmek. Bebeği tutuş pozisyonunuz, ne sıklıkta süt verdiğiniz, çocuğun memede ne kadar kaldığı, göğüslerinizin korunmasını hep etkileyen şeyler. Mesela ben (öğrendiğim kadarıyla), kızımın bir mememde 10 dakikadan fazla kalmasına izin vermiyorum. Bir 10 dakika birinden, hemen gazını çıkarttıktan sonra da diğer mememden emziriyorum. Emzirdikten sonra da yine 10 dakika kadar göğüslerimi açıkta bırakıyorum ki hava alsınlar. Göğüslerinizi ıslakken pedle ya da sütyenle kapattığınızda yara olmasına kapı aralamış oluyorsunuz çünkü. Arada iyi bir göğüs kremiyle de onları yağlamanızda yarar var. Bir de annelerin çok sık başına gelen bir sorun, 'süt düğümlenmesi'. Süt kanallarınız tıkandığında sütünüz içeride birikiyor ve müdahele edilmezse apse yapıyor. Bu yüzden antibiyotik tedavisi, hatta cerrahi müdahale bile gerekebiliyor. Ben ilk günlerde neredeyse böyle bir yaşayacaktım ama basit bir tavsiye hayatımı kurtardı. Göğüslerim aşırı derecede şişmiş ama sütüm çok az geliyordu. Ateş bastı, ağrılar hissetmeye başladım. O sırada eşimin kız kardeşi bizi ziyarete gelmişti ve hemen sıcak bir havluyla göğüslerime kompres yapmamı önerdi. Bu işlemi 10-15 dakika uyguladıktan sonra, inanın her şey yoluna girdi. Sütüm rahatça akmaya ve ağrılarım dinmeye başladı. Biraz da göğüs masajıyla sonrasında hiç böyle bir sıkıntı yaşamadım. E, boşuna dememişler "Bir bilene sor," diye. Sizin de aklınızda olsun!
Yayın tarihi: 14 Haziran 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/14/ct/haber,A9E3189E455740EF912551D48A34F43A.html
Tüm hakları saklıdır.