Peşinen söyleyeyim. Bu, "objektif" bir yazı değildir. Yazının sahibi açıkça "taraf" tutmaktadır. Özgür Çevik'in tarafını... Akademi Türkiye sırasında yarışmacılara söz vermiştim. Kendi ayakları üzerine kalkana kadar onlara bir ağabey olarak destek vereceğime dair... Sözüm söz... Özgür, hepimizi ters köşeye yatırıp, müzikten önce oyunculuk alanında kariyer sahibi oldu. Ama çok iyi biliyordum ki, onun gönlü kendi müziğini yapmaktaydı. Oyunculuktan ne kazandıysa, ilk albümüne yatırdı. Gitti yurtdışında çalıştı. Herkes iki ayda "pırt" diye albüm çıkartırken, o üç yıl uğraştı. Günaydın'a verdiği röportajında haddinden fazla tevazu gösterip, "Oyuncu olarak hadsizlik yaptım" dedi. Yüce gönlünün ve sanata duyduğu derin saygının açık ifadesiydi. Özgür, albümünün ismini Düş-ün-ce koymuş. Bu ismi seçerken ne düşündü bilemiyorum. Ama ben şifreyi şöyle çözümledim: Özgür nihayet "düş"ünü gerçekleştirdi. Bunu "ün"e kavuşmak için yapmadı. Ve müzikte "ce" deyip, kaybolmak niyetinde değildi... Özetle, "düşünce"si buydu! Peki Özgür'ün ilk albümü iyi mi? Bilmiyorum. Henüz dinlemedim. Dedim ya, bu "taraflı" bir yazıdır! (Özgür, ilk albümü çıkar çıkmaz, kendi eliyle getirip, bana dinleteceğine söz vermişti. Bekliyorum.)
Yayın tarihi: 5 Haziran 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/05/gny/haber,89A5E288F53E482A994AB6C2E950EC6A.html
Tüm hakları saklıdır.