CHP, Genel Sekreter Önder Sav'ın dinlendiği iddialarıyla ilgili Başbakan Erdoğan ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında Meclis soruşturması açılmasını istedi.
CHP Grup Başkanvekilleri Kemal Kılıçdaroğlu, Hakkı Süha Okay ve Kemal Anadol'un imzasıyla Meclis Başkanlığı'na sunulan Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergede, özel hayatın gizliliği ve korunmasının, Anayasa'nın 20 ve devam eden maddelerinde garanti altına alındığı, haberleşme hürriyeti başlıklı 22. maddesinde ise "Herkes haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır" denildiği kaydedildi. Türk Ceza Kanunu'nun 132 ve devam eden maddelerinde de bu konudaki ihlallere uygulanacak cezai hükümlerin belirlendiği ifade edilen soruşturma önergesinde şöyle denildi:
"Buna karşın AKP hükümetleri döneminde, aralarında YÖK Başkanı, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili, gazeteciler ve komutanların da bulunduğu çok sayıda kişinin iletişimi dinlenmiş ve medya aracılığı ile kamuoyuna aktarılmıştır. Bunlarla birlikte soruşturmanın gizliliği ilkesi ve bu konuda yargı kararları olmasına karşın, devam eden davalara ilişkin emniyet güçlerinin elinde bulunan dinleme kayıtları, belli bir zamanlama içinde, bazı gazetelere servis edilmiş, siyasi iktidarın politikaları lehine kamuoyu oluşturulmaya çalışılmıştır. Daha iddianame hazırlanmadan dinleme kayıtlarının dinci ve siyasi iktidara yakın medyaya servis yapılması ya istihbarat birimleri ya da bazı görevlilerinin kayıtları servis ettiği olasılıklarını ortaya koymaktadır. İçişleri Bakanı dinleme kayıtlarını medyaya servis eden Emniyet içindeki özel örgütlenmenin ortaya çıkarılması noktasında hiçbir ciddi çaba içerisine girmemiştir. Sonuç olarak yaşanan olaylarda dinlemenin nasıl yapıldığı ve medyaya servis edildiği hala aydınlatılamamıştır."
Son olarak CHP Genel Sekreteri Önder Sav ile Bolu eski valisi arasında CHP Genel Merkezinde gerçekleşen bir görüşmenin içeriğine ilişkin bilgilerin siyasi iktidara yakın bir gazetede 26 Mayıs'ta yayınlandığı belirtilen soruşturma önergesinde, siyasi iktidarın bu olayın araştırılması için de hiçbir girişimde bulunmadığı kaydedildi. Önergede şu görüşlere yer verildi:
"Güvenlik önlemlerinin çok sıkı olduğu, çok sayıda kamera ile izlenen CHP Genel Merkezi'nin, ancak devletlerin sahip olabileceği ileri teknoloji gerektiren araçlarla dinlenebileceği yalın bir gerçektir. Sayın Önder Sav ile konuğunun, CHP Genel Merkezinde görüşme yapacağı saatin önceden tespit edilmesinin, dinleme yapılmadan gerçekleştirilemeyeceği de açıktır. Yurttaşlarının temel hak ve özgürlüklerini korumak devletin görevidir. Ancak ortada somut ve belgeli bir dinleme olayı olmasına karşın, siyasi iktidar ile aynı düşünceyi paylaştığı gazete tarafından işbirliği içinde olayın karartılmak istendiği görülmektedir. Emniyet Genel Müdürlüğü içinde dinlemelere ilişkin birimlerde yurtdışında yaşayan bir kişinin örgütlenmeye gittiği devlet belgelerine yansımıştır. Bununla birlikte bu özel dinleme birimlerinin siyasi iktidar tarafından himaye edildiği yapılan atamalardan anlaşılmaktadır."
Önergede, 5397 sayılı Yasa dayanak alınarak Türkiye'deki tüm kişilerin iletişiminin izlenmesine ilişkin alınan genel kararların, Anayasa'nın 20. maddesi ve devamındaki maddeler ile güvenceye alınan özel hayatın gizliliği ve korunması ilkesinin ihlali olduğu gibi iletişimi izlenecek kişilerin mevzuatla açık bir şekilde belirlenmesini içeren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına da aykırı olduğu kaydedildi. Önergede şöyle denildi:
"Bu durum AKP hükümetleri döneminde, ulusal ve ulusalüstü mevzuatla güvenceye alınmış temel hak ve özgürlüklerin sistematik, yoğun ve keyfi olarak ihlal edildiği bir süreç yaşandığını ortaya koymaktadır. Yasal olmayan dinlemeler ve bunlara ilişkin kayıtların dinci ve siyasi iktidara yakın medyaya servis edilmesi olaylarında, CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın dinlenmesi ne son olaydır ne de önlem alınmaz ve suçlular bulunmazsa son olay olacaktır. Dinlemelerin anamuhalefet partisi ve onun genel sekreteri Önder Sav'a kadar ulaşması, Anayasa'nın 68'ncu maddesinde, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olarak tanımlanan siyasi partiler üzerinde oluşturulan baskıyı ve rejimin içinde bulunduğu tehlikeyi göstermektedir. Yaşanan bu olaylar sıradan bir polisiye olay ya da lokal bir insan hakları ihlali değildir. Temel hak ve özgürlüklerin, siyasi hedeflere ulaşmak üzere siyasi iktidarın kamu içinde örgütlediği ve himaye ettiği özel birimler eliyle ihlaldir. Yasadışı dinleme olaylarının Anayasa ve TBMM İçtüzüğü ile geniş yetkilerle donatılmış bir soruşturma komisyonu tarafından ele alınması sonuca ulaşılması noktasında önem taşımaktadır."
(ANKA)
Yayın tarihi: 4 Haziran 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/04//haber,279A50F7DBA143AB97684534508ABEB6.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.