Baykal'dan Babacan'a eleştiri
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Türkiye'nin bakanlarının, dışarıda ülkeye hakaret etmelerini, saygısızlık yapmalarını içine sindiremediğini'' söyledi.
Baykal, partisinin TBMM grubunda, Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın Brüksel'de yaptığı ''Türkiye'de sadece gayrimüslim azınlıklar değil, Müslüman çoğunluk da dini özgürlüklerle ilgili sorunlar yaşıyor'' şeklindeki sözlerini eleştirdi.
''Ülkesini sahiplenmek, savunmak, haksızlıklar karşısında ülkesinin hakkını dünyaya kabul ettirmekle yükümlü olan bir Dışişleri Bakanı,işini bırakıp, onlar bir söylüyorsa, iki söyleyerek, kendi ülkesine haksızlık yapma yarışı içinde yer alabilir mi?'' diye soran Baykal, Türkiye'nin sahipsiz olduğu ve gözden çıkarıldığının ortaya çıktığını savundu.
Böyle bir tabloya alışmadığını ifade eden Baykal, Türkiye'nin bakanlarının, dışarıda Türkiye'ye hakaret etmelerini, saygısızlık yapmalarını içine sindiremediğini belirtti.Nuri Bilge Ceylan'ın Cannes Film Festivali'nde En İyi Yönetmen Ödülünü alırken, ''Yalnız ve güzel ülkem'' sözüne işaret eden Baykal, ''Anlaşılıyor ki çok doğru söylemiş, öylesine yalnızız ki bakanlar bizzat bizi yalnız bırakmışlar'' dedi.
''VİCDANLARINA GEREKLİ BASKIYI YAP''
Baykal, Türkiye'deki azınlıkların hak ve özgürlükleri gündeme taşındığında, Türkiye'nin Dışişleri Bakanının da Batı Trakya'daki Müslümanların hak ve özgürlüklerini dile getirmesi gerektiğini söyledi.''Onlar, hak ve özgürlüklerini kullanabiliyorlar mı, cemaat liderlerini, müftülerini seçebiliyorlar mı, vakıflarını tamir edebiliyorlar mı?'' diye soran Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Hiçbirisi yok. Lozan'da sağlanmış olan dengeyi, Türkiye'deki, Yunanistan'daki durumu adaletli şekilde ortaya koy, vicdanlarına sen de gerekli baskıyı yap, Türkiye'yi, Batı Trakya'daki Müslümanları sen de savun. Bu da yok. Batı Trakya'yı da sattın, azınlıklar sözüyle. Şimdi Türkiye'deki Müslümanlara sıra geldi.
Bu değerlendirme ilk kez yapılmıyor, tesadüfi de değil. Eskiden uluslararası temaslarda, kuliste bu sözlerin söylendiğine tanık olurduk,
kapalı toplantılarda bunları ifade ederlerdi, o zeminde kalırdı. Şimdi açıkça herkesin gözü önünde ifade ediliyor. Bu görüşü sadece Dışişleri
Bakanı söylemiyor, başka AKP'li yetkililerce de söylendi, Başbakan da bu görüşe sahip çıktı.''
''ONLARIN KAFASINDAKİ İSLAMİYET...''
Baykal, ''Türkiye'de İslamiyetin baskı altında'' olduğunu söylemek için, hak ve insaf ölçülerin tümüyle ortadan kaldırılması gerektiğini kaydetti.Türkiye'de yaklaşık 80 bin camide, günde 5 vakit ezan okunduğunu, camilerde ibadetin özgürce yerine getirildiğini, dini bayramların heyecanla, şenlik ve şölen içinde kutlandığını anlatan Baykal, televizyon, radyo ve gazetelerin özgür şekilde dini yayıncılık yaptığını söyledi.
Vatandaşların dini inancını istediği gibi yaşadığını dile getiren Baykal, herkesin, Türkiye'yi, ''İslamiyetin en güzel yaşandığı ülke'' olarak kabul ettiğini vurguladı.Baykal, 70 milyonun, Türkiye'de yaşanan İslamiyet ile ilgili şikayeti bulunmadığını belirterek, şöyle konuştu:
''Acaba bunu söyleyen kişilerin kafasındaki İslamiyet ile ülkedeki 70 milyonun hiçbir şikayeti olmadan yaşadığı İslamiyet arasında çok büyük
fark mı var? Sorun oradan mı kaynaklı? Herkes, Allah'ına, Peygamberine, kitabına en büyük saygıyı gösteriyor. Herkes, sofraya 'Allah'a şükür'
diye oturup, 'Yarabbi şükür' diye kalkıyor. Onların kafasında başka İslamiyet mi var? Maalesef Türkiye'de yaşanan İslamiyet ile onların
kafasında yaşamasını istediği İslamiyet arasında fark var. Sorun, laiklikle ilgili. Şikayetçi oldukları her konuyu takip edin; iş, laiklik
konusuna, yargı kararına, Anayasaya gelir dayanır. O laikliğin, İslamiyetin güzelliği, Türkiye'nin bu noktaya gelişinin güvencesi,
demokrasinin teminatı.''
''AKP'NİN İÇ ÇEKİRDEĞİ''
Başbakan Erdoğan'ın da konuyu sahiplendiğini, bunun, AK Parti'nin iç çekirdeğinin temel anlayışı olduğunu savunan Baykal, Erdoğan'ın ''AK Parti, ortalama Türk'ün partisidir'' dediğini anımsattı.''Ortalama Türk vatandaşının, Türkiye'de İslamiyetin baskı altında olduğu kanaati mi var?'' sorusunu yönelten Baykal, ''Başbakan, kendi kafasındaki, iç dünyasındaki zihniyeti, modeli, Türkiye'ye dayatmaya çalışıyor. 'Laikliği milletimiz benimsemiştir' diyordu, laikliği benimsemişse, bu tartışma nereden çıkıyor? Laikliği benimsemiş de benimsememiş de birileri var, o birileri de maalesef en tehlikeli yerlerde bulunuyorlar, sorun da oradan kaynaklı'' diye konuştu.
''RUH GİBİ YAKINI''
Cumhurbaşkanı seçiminden önce bir CHP milletvekiline, oyunu etkilemek üzere rüşvet teklif edildiğinin geçen hafta mahkeme kararıyla kesinlik
kazandığını belirten Baykal, ''Rüşvetin belgesi mi olunur deniliyordu, rüşvetin ilamı çıkmıştır'' dedi.
Böyle bir olayın başka bir ülkede yaşanması halinde, o ülkenin parlamentosunun allak-bullak olacağını, hükümetin istifa edeceğini belirten Baykal, ''Rüşvet verdiği için mahkum olan bu kişi, bu girişimi, kendi aldığı kararla mı yaptı? Girişim, AKP Grup Başkanvekilinin odasından yapıldı. Yapılırken AKP Grup Başkanvekili olaya tanık. Onun bilgisi altında yapılıyor. Peki, AKP Grup Başkanı bu işten habersiz mi? AKP Grup Başkanvekili, Grup Başkanına haber vermiyor mu, bilgisi dışında mı oluyor?'' diye sordu.Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''ruh'' gibi yakını, en yakın dostu, çocuklarının eğitimini emanet ettiği, ailece yanında tatil yapmayı uygun gördüğü bir insanın, bu teklifi yaptığını ve mahkum olduğunu söyledi.
AA
Yayın tarihi: 3 Haziran 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/03//haber,A3C2B77F549A49B59ECE43CA298A2042.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.