"İçki yasaklanıyor" korkusu,
"laiklik elden gidiyor" endişesine eşlik etmek üzere geliştiriliyor. İyi niyet varsa, gitgide içkili lokantaların yaygınlaştığı semtlerden de söz edilmeli. Meselâ Beyoğlu. Bakıyorsunuz, Cezayir Sokağı, Nevizade, Asmalı Mescit, Çiçek Pasajı... Buralarda, Kadir Topbaş'ın Beyoğlu Belediye Başkanlığı'ndan başlayarak, içkili mekân sayısı hızla arttı.
İçki ruhsatı bulunmadığı için, zaten içki servisi yapması yasak olan Sultanahmet'teki Golden Horn Otel, sadece turiste içki veriyorsa, buna,
"Dubai modeli" adını takıp, kusuru iktidara yamamak ne kadar dürüst bir davranış? Söz konusu lokalde,
"Müslümanlara içki verilmiyor" denilebilir mi? Aksine,
"içki yasak" olan bir mekânda,
"Bu yasak turistler için deliniyor" tesbiti daha doğru değil mi?
"İçki ruhsatları yenilenmiyor" iddiasını da, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a sordum. Meğer, içki ruhsatı, belirli bir süreyi kapsayacak şekilde zamanla sınırlanmazmış. Bu durumda,
"Ruhsatın süresi uzatılmıyor" iddiaları gerçeğe uymuyor. Hem sonra, diyelim ki AK Parti iktidarının içkiye karşı bir hassasiyeti var. Demokrasilerde, gün gelir bir başka parti iktidar olur; o da
, "camiye, okula, otoyola mesafe" gibi kuralları dinlemez, tam aksi istikamette gelişmelere imza atar. Ama Türkiye'nin sıkıntısı tam da bu noktada. Maalesef alternatif yok; bu yüzden sandık dışı çözüm arayışları gündemden düşmüyor. Ve bu yüzden birileri,
"laiklik elden gitti" korkusunu hep canlı tutuyor. 13 Mayıs 2008'de, Hürriyet
"Bir kadeh rakı artık yasak" manşetini boşuna atmadı!
O manşet, bu manşet derken... İnsanlar gerçekten laik cumhuriyetin tehdit altında olduğuna inanıyor.
ŞEREFE Laikliği korumak için rakı kadehinde balık olsak mı!
Yayın tarihi: 29 Mayıs 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/29//ilicak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.