Onun adı: Ayakkabı Veren Şef

- Öncelikle sizi bu projenizden dolayı kutlarım. Kendinize neden 'Ayakkabı Veren Şef' diyorsunuz?
- TOMS markası altında ayakkabı tasarlarken, işin benim için en önemli ve adeta tutkulu olduğum tarafı, bu ayakkabıları onlara ihtiyacı olan çocuklara hediye etme kısmı. 'Ayakkabı Veren Şef' lakabı, bana her zaman bu dünyadaki misyonumu ve bu işe neden başladığımı hatırlatıyor.

- Proje nasıl ortaya çıktı?
- 2006 yılında yeni kurulmuş bir teknoloji şirketini yönetiyordum ve yaptığım işten çok bunalmıştım. İki ay iş hayatına ara verip, Güney Amerika'da dolaşmak istedim. Arjantin'de yüzyıllardır çiftçilerin giydiği Alpargata denilen ayakkabıları keşfettim. Çok hafif ve çok rahattılar. O seyahat boyunca hiç ayağımdan çıkarmadım Alpargatalarımı. Arjantin akıl almaz bir yer. Hem çok güzel, hem de çok fakir bir ülke. Ortalıkta ayakları çıplak dolaşan yüzlerce çocuk gördüm. Bu çocuklar sırf okula gitmek için ya da sadece su almak için çıplak ayaklarıyla kilometrelerce yol kat etmek zorunda kalıyorlardı. Doğal olarak ayakları kesikler ve yara bere içindeydi. Onlara nasıl yardım edebileceğimi düşünürken ortaya TOMS markası çıktı. TOMS'un çok basit bir formülü var: Satın aldığınız her çift ayakkabının aynısından bir tane de ona ihtiyacı olan bir çocuğa hediye ediliyor. Yüzdeler ya da karışık oran hesaplarıyla uğraşmıyoruz. Tek bir oran var, o da bire bir...

HASTALIĞI YOK ETTİ
- Ayakkabı dağıtımı yapacağınız noktaları neye göre şeçiyorsunuz?
- İlk ayakkabı dağıtmını, TOMS'un doğduğu yer olan Arjantin'de yapmak istedik. Sonrasında da Güney Afrika'da... Çünkü tıpkı Arjantin gibi Güney Afrika da ilk gördüğümde kendimi evimde gibi hissettiğim bir yerdi. Bir sonraki dağıtımı Etiyopya'da gerçekleştireceğiz. Burada kısa adıyla 'Podo' denilen ve 600 binden fazla insanı etkisi altına almış korkunç bir hastalık var. Bir şekilde topraktan bulaşan ve ayak ya da alt bacaklarda korkunç şişliklere sebep olan Podo'nun uygun ayakkabı ile yüzde 100 oranında önlenebileceğini öğrendik. TOMS bu hastalığa son noktayı koyacak.

- Ayakkabı dağıtımı yaparken, çocukların reaksiyonları nasıl oluyor?
- Hayatım boyunca beni çok etkileyen bir sürü olayla karşılaştım. Ancak hiçbiri bir çocuğun ayağına o ayakkabıyı giydirmek kadar iz bırakmadı bende. Bu çocukların pek çoğunun ilk kez yeni bir ayakkabısı oluyor. Yüzlerindeki minnetle karışık sevinç ifadesini size tarif etmeme imkân yok. Gülüyorlar, ağlıyorlar ve yeni ayakkabıları ile top oynamaya başlıyorlar... Bu unutulmaz deneyimi mümkün olduğunca çok TOMS müşterisi ile paylaşmak istiyorum. Hayatı değiştirebildiğinizin ispatı o anlar. Hayatım boyunca TOMS'u sürdürmek ve dünyanın her yerindeki fakir çocuklara ayakkabı dağıtmak istiyorum.

60 BİN AYAKKABI
- TOMS'la bir ayakkabının neler yapabileceğini kanıtladınız. Tek bir kişinin bir şeyleri değiştirebileceğine artık inanalım mı?
- Yoksulluk gibi büyük bir sorunu kafanıza taktığınızda, işin içinden çıkamaz hale gelmeniz ve tek başınıza hiçbir şeyi değiştiremeyeceğinizi düşünmeniz doğaldır. TOMS'un başarısı, bunun hiç de öyle olmadığını göstermesinde yatıyor. Hepimiz bir birey olarak dünyayı değiştirme gücüne sahibiz. Bugüne kadar fakir çocuklara 60 binin üzerinde ayakkabı dağıttık. Bunu binlerce bireyin V2K designers ya da Vakkorama ve Vakkorama H20 gibi mağazalardan satın aldığı ayakkabılar sayesinde başardık. Birlikte çalışırsak, herkesin büyük işler başaracağını tüm dünyaya göstermiş olduk.

- Yeni projeleriniz var mı?
- İleride TOMS'un bu hediye felsefesini başka ürün çeşitlerine de yaymayı planlıyoruz. Yaratıcı düşündüğünüzde, bu insanlara pek çok şekilde yardım edebileceğinizi görüyorsunuz. Bir yandan da TOMS ayakkabı koleksiyonunu genişletmek istiyoruz. Yakın gelecekte milyonlarca çocuğa ayakkabı götürebilecek kadar büyüyeceğimize inanıyorum.