Öğretmenleri ödev vermiş. İki lise öğrencisi ile sohbet ettik geçen gün. Sorularından bazıları "kent yaşamı" hakkındaydı.
Onlara önce 'Güncel Hukuk' dergisinin mart sayısında yer alan bir tartışmada sosyolog Neslihan Akbulut'un İsveç'ten verdiği örneği anlattım. Şöyle:
"Stockholm'de bir Türk mahallesine gittik. Orada İsveç hayat tarzına uygun bir park inşa edilmiş. Ama harap olmuş. Çünkü insanlar orada et pişiriyor. Fıskiyelerin içine çocuklar giriyor. 'Biz öyle bir park inşa etmek istiyoruz ki bu insanlar kullansınlar bu parkı' dediler.
'Et pişireceklerse, et pişirebilecekleri bir park yapalım buraya' dediler ve öyle bir park inşa ettiler.
Ben bu mantaliteyi Türkiye'de bulamadım. Çünkü burada önce park yapılır, sonra öğretilmeye çalışılır."
"
Teknik" konularda '
işin doğrusu' diye bir ölçüt vardır: Deprem bölgesinde nasıl inşaat yapılır?.. Şu böbrek hastasını nasıl tedavi etmeli?.. Sürücülerin emniyet şeridine girmemesi için hangi tedbirleri almalı?..
Teknik konular, genellikle bilime ve teknolojiye dayalı uzmanlık alanlarıdır. O alanlarda sorunların cevabını mühendisler, doktorlar filan verir. Deprem bölgesinde ne tür demir ve çimento kullanılacağı, daha sonra o apartmanda oturacak insanlara sorulmaz.
"Kültürel" meselelerde ise 'işin doğrusu' diye baştan belirlenmiş bir cevap bulunmaz.
Toplumsal alanların nasıl inşa edileceği, nasıl kurulacağı ondan yararlanacak insanlara sorulur. Önce ihtiyaçlar belirlenir sonra ne yapılacaksa yapılır.
Genellikle ihtiyarların yaşadığı bir semtteki parkın tasarımı ile çocuklu ya da köpekli ailelerin yaşadığı semtteki parkın tasarımı aynı olmaz.
Söyleyin: Jakoben parklardan mı, yoksa
demokrat parklardan mı yanasınız? (Cevabınız samimi olsun, daha sonra
çapraz sorgulama yapacağım.)
Yayın tarihi: 12 Nisan 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/12//haber,44BDF11632DD476D9743542728D769C2.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.