kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Nisan 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Multi Turkmall Ceo'su Levent Eyüboğlu

Yeni dönem yeni fırsatlar...

LEVENT EYÜBOĞLU
Gayrimenkul ve perakende sektörü önemli bir dönüm noktasında. Bunun yanı sıra önünde önemli fırsatlar bulunuyor..
Son 5 yıldır Türkiye'nin önemli lokomotiflerinden biri haline gelen gayrimenkul sektörü, sıfırdan yatırımlarla Türkiye'ye doğrudan yabancı yatırımı çekmede başarılı olurken; inşaat sektörünü ve bağlı olduğu sektörleri de ayağa kaldırdı ve Türkiye'deki birçok üretim sektörünün gelişmesine önemli katkılar sağladı. Gayrimenkuller içinde AVM sektörü yatırımcı ve kullanıcıların medyatik olması nedeni ile daha fazla tartışıldı. Malumunuz perakendeciler her zaman ön planda olmak ve markalarının bilinirliği için medya ile daha fazla iç içe olmak zorundalar. Hal böyle olunca kiralar, açılışlar, ziyaretçi sayıları her geçen gün kurumsallaşan ve şeffaflaşan pazarda, daha fazla konuşulmaya, daha fazla paylaşılmaya başlandı. Büyüyen bir pazar, artan rekabet ve oynak ekonomik ortam için normal gelişmeler ve tartışmalar...

Önemli fırsat!
Halbuki gayrimenkul ve perakende sektörü önemli bir dönüm noktasında ve önünde önemli fırsatlar var. Yeter ki, ekonomik olarak kendimizi Türkiye'nin politik çalkantılarından soyutlayabilelim. Çoğunuz bunun mümkün olmadığını söylemek üzeresiniz. Belki de şöyle söylemek lazım. Bizler sektörün oyuncuları olarak,Türkiye'nin geçmiş ekonomik dönemlerinden aldığımız dersleri hatırlayarak ve dünyanın içinde bulunduğu ekonomik çalkantılardan az yarayla çıkarak "fırsatları değerlendiren ülke" olabilmek için kendimizi siyasetin çalkantılarından uzaklaştırıp işimize odaklanalım. Bilgi birikimimizi ve girişimci ruhumuzu yeni fırsatlar yaratmak, Türkiye'yi dünya yatırım haritasının en önemli ülkeleri arasında tutmak ve geliştirmek için kullanalım. Hepimizin gördüğü gibi iyi giden ekonomi, elimizdeki varlıklarımızın değerinin dünya standartlarına gelebilmesi için yegane şansımızdır. Türkiye gelişmiş ülkelerin şu an yaşadığı krizi yaşamıştır. Farklı temeller ve kaynaklardan bahsedilebilir ama kısaca finans sisteminin çöküşü, oldukça likit bir ekonomik ortamda fizibilite ve nakit akışı analizi yapılmadan girilen yatırımların getirdiği öz kaynak sorunu vs. darda kalan bankaların ve şirketlerin kısa vadeli finansman kullanıp daha da kötü durumlara düşmesi. Evet tam bir "deja vu". Kredibilitenin ve sağlam bilançonun altın dönemi. Ama en önemlisi kanlı rekabet yerine, pozitif işbirliğinin altın dönemi. Dünyada hçok önemli miktarda nakit var. Büyük ve küçük fonlar kayıplarını en aza indirip büyüme potansiyeli olan şirketlere, ülkelere ve pazarlara yatırım yapmak için her zamankinden daha istekli. Son dönemlerde Amerika, Kanada, Avrupa ve Orta Doğu'da yaptığım görüşmelerde bir çok firma Türkiye'de yatırım yapma isteklerini ilettiler. Bu firmalar siyasetle ilgili endişelerini iletseler de Türkiye hlistenin üst sıralarında.

Ne yapalım?

* Şirketlerimizi hem yapısal hem de ruhen ortaklık yapabilecek duruma getirelim.
* Bilanço ve dokümantasyonun başlı başına bir değer olduğu, ön sözleşmelerin, yazılı olarak alınmış pozisyonların bile değer sayıldığı sektörümüzde elimizdeki değerleri doğru dokümante edelim.
* Ortaklıklara hazır olalım ve yeni ortaklarla yaratılacak değerleri paylaşmaya hazır olduğumuzu gösterelim.
* Finansal veya stratejik ortakları büyüme için kullanalım. Türk firmaları marka yaratma savaşında özellikle bu dönemlerde Amerikalı ve Avrupalı markaları satın almaya hazır olmalı.
* Türk markaları ve şirketleri "küçük olsun benim olsun" ruhunu bir kenara bırakıp dönemi birleşmeler, sinerjiler için kullanmalı. Bir çok Türk firmasının ortaklığa gidip güçlenmesi için en doğru dönem.
* Kısa dönemli krizleri acı kararları vermek için doğru kullanın.
* Kısa dönemli krizlerde büyüme fırsatlarını iyi değerlendirin. Türkiye ve Türk girişimcileri krizleri yaşadı, ders aldı. Şimdi bu derslerden ne anladığını imtihan etme zamanı. Hepimiz biliyoruz ki, kısa dönemli krizler dışında Türkiye yatırımlar için ideal ülke. O zaman tüm dünyaya bunu gösterelim hep beraber. Unutmayın, bu dönem pozitif işbirliği dönemi. Kanlı rekabet dönemi değil!