Helal size çocuklar
Özge AYDIN /SABAH İNTERNET
Şampiyonlar Ligi çeyrek final rövanş maçında Chelsea ile Fenerbahçe arasında oynanan karşılaşmayı ev sahibi ekip 2 - 0 kazanarak adını yarı finale yazdırdı.
LEVENT TÜZEMEN: TÜRKİYE'NİN SESİ (SABAH)
Avrupa'da Türkiye'yi mükemmel temsil eden ve önemli puanlar kazandıran Fenerbahçe'ye teşekkür etmek gerek. Zico, "Chelsea karşısında oyun felsefemizden vazgeçmeyeceğiz, hücum edeceğiz" demişti. Bütün Türkiye nefesleri tutmuş, Fenerbahçe'nin yarı finale çıkması için duacıydı.
Ancak Avrupa maçlarının iki büyük yıldızı Deivid ve Alex fizik güç yetersizliğinden olacak, oyuna katkıda bulunamayınca Fenerbahçe hücumda yeterince çoğalamadı.
Buraya gelmek büyük başarı. Fenerbahçe, Türkiye'nin Avrupa'daki sesi oldu. Yarı finali hak edecek maçlar oynadı ama Chelsea önünde şansı yardım etmedi.
Sağlık olsun, hepsinin ayağına sağlık.
KAZIM KANAT: SEMİH'İ OYNAT DİYE ZİCO'YU KİM KANDIRDI? (SABAH)
Fenerbahçe'nin iki büyük hatası dünkü maça damgasını vurdu. Bu iki hata Chelsea'ye inanılmaz prim verdi. Şöyle ki;
A-Kim kandırdıysa Zico'yu Fenerbahçe'ye ihanet etti. Semih Şentürk'le maça başlamak demek, "En büyük ihtiyat kuvvetini" savaşın başında cepheye sürüp yok etmek demek. Dahası; Chelsea savunması Kezman'ı nasıl durdururum derken karşılarında Şentürk'ü buldular, rahatladılar. Şentürk'ün oynaması doğru ama zamanlaması yanlış. Ayrıca Türkiye Ligi başka, Şampiyonlar Ligi bir başka. Adama top göstermezler, top.
(Oysa; Kezman bu sahada oynadı. Yani Chelsea'yi bilen biri. Üstelik eski takımına karşı daha iyi motive olurdu..)
B-Bu Fenerli futbolcular bilmiyorlar mı ki, maçın başında bir dikkatsizlik maçın kaderini değiştirir. Maçın başında bir frikikte Ballack'a vurdurulan kafa ve son dakikada bir dikkatsizlik affedilmez.
Medyanın dolduruşuna gelip ligde sıradan takımlara bile yapmadığını Chelsea maçında yaptı. Çift santrfora geçip KezmanŞentürk ikilisini aynı anda oynattı. (Oysa Boral oyuna girse ve tek santrfora dönülse çok şey olurdu, çoook!)
GÜRCAN BİLGİÇ: AVRUPA'NIN IŞIĞI (SABAH)
Fenerbahçe. Avrupa'nın 8 büyüğünden biri gibi oynamaya başladı ve Chelsea takımı bu güce saygı duyup, skoru korumanın peşine düştü. Net pozisyonlar, büyük fırsatlar geldi ama Hilario'nun şansıyla, Fenerbahçe'nin şanssızlığı kol kola Chelsea ceza alanını mesken tuttu.
Bu rüyanın sonunu Lampard'ın attığı ikinci gol getirdi. Ama Fenerbahçe için yolun sonu değil başıydı, hakeminin çaldığı bitiş düdüğü... Vakit geçirmek için yerde yatan Drogba, Fenerbahçe'nin paslaşmasına seyirci kaldığı için seyircisi tarafından ıslıklanan Chelsea ve tüm Avrupa'ya ışığını yerleştiren Fenerbahçe...
Nazım Hikmet'in tribünlere güç veren dizeleri gibi; İnanın çocuklar, güzel günler göreceğiz, güneşli günler...
ÖMER ÜRÜNDÜL: BU KEZ ÇEVİREMEDİ (SABAH)
F.Bahçe iyi mücadele ettiği, kora kor oynadığı, 90 dakika ayakta kaldığı maçta erken gol dezavantajına düşmesi ve Chelsea'nin güçlü takım savunmasını arızaya uğratamaması nedeniyle yarı finale çıkma şansını kaybetti.
F.Bahçe bir duran top golüyle maça adeta yenik başladı. Bu hem moral açısından hem de rakibin riski çok erken terk etmesinden önemli bir dezavantaj. Kısa süre bir şok yaşandı ancak 10. dakikadan sonra oyun dengelendi. F.Bahçe yapısına uygun kontrollü anlayışa sadık kalarak devre sonuna kadar rakibiyle başa baş bir mücadele sergiledi.
Gökhan ve Kazım'ın heyecan yaratan şutları sonuçsuz kaldı. Alınan riskler karşısında Chelsea son dakikalarda kendini rahatlatan golü bulunca maç orada bitti. F.Bahçe, kritik G.Saray kupa rövanşı, Sevilla deplasmanı ve Kadıköy'deki Chelsea maçlarında oyuna kötü başladı, skorda geriye düştü, maçları sonradan çevirmeyi başarmıştı. Ama bu defa savunması Chelsea'den erken gol yiyince skoru değiştiremedi. F.Bahçe Avrupa kulvarında bu sene sergilediği başarılı futbol ve iyi neticelerle görevini fazlasıyla yaptı.
SELÇUK YULA: HELAL SİZE ÇOCUKLAR (FOTOMAÇ)
İlk önce Fenerbahçeli bütün futbolculara, buraya kadar geldikleri ve bizlere bu gururu yaşattıkları için teşekkür etmemiz gerekir. Son dakikada Gökhan gole giderken Drogba'nın kendini yere atıp oyunu durdurması, oyun durduktan sonra Chelsea taraftarının topu saklaması, top geldikten sonra sahaya ikinci topu atmaları, sonra oyunu bizim başlatmamız gerekirken Drogba'nın kendi kendine oyunu başlatması koskoca Chelsea'nin düştüğü durumu gösteriyordu.
Dünkü maçta takımın değil sahanın yıldızı Lugano'ydu. Mükemmel oynadı. Hem Drogba'yı tuttu, hem de akınlara katıldı. En büyük şanssızlığımız golü erken yememizdi. Böyle Chelsea kendisi için gerekli skoru elde etmiş oldu ve savunmada hiç risk almadan oynadı. Bu da bizim pozisyon bulmamızı zorlaştırdı.
Sonuçta artık Fenerbahçe'nin önünde bir tek lig kaldı. Şampiyonlar Ligi'ni artık düşünmeyecek. O zaman kim düşünecek? Elbette Fenerbahçe'nin Türkiye'deki rakipleri.
BARIŞ ERTÜL: TEŞEKKÜRLER FENER (FOTOMAÇ)
Chelsea rakibinin üzerine gittiğinde öldürücü bir takımdır. Rakip Real Madrid de olsa bu böyledir, İnter de, hatta Manchester United da. Kadıköy'deki ilk maçın ilk yarım saati, gerçek Chelsea'yi gösteren bir tabloydu. Ancak Chelsea o karşılaşmada büyük bir hata yaptı. Fenerbahçe'yi küçümsedi ve öne geçtikten sonra geri çekildi. "Fenerbahçe üzerime gelsin, yorulsun, nasılsa ileri çıkar atarım" dedi. Ne kadar büyük bir takım olursan ol, Fenerbahçe'yi üzerine çağırırsan sorun yaşarsın. Chelsea, Stamford Bridge'e bu dersi almış bir takım olarak çıktı.
82. dakikada önce Gökhan Gönül'ün, sonra Kazım'ın mutlak gol pozisyonlarında Chelsea'nin üçüncü kalecisi Hilario'nun inanılmaz kurtarışları da maçın hüzün verici kırılma anlarıydı. Hepsi bir tarafa da, bırakın Şampiyonlar Ligi'nde yarı finalin köşesinden dönmeyi, sadece dün akşamki futbol takımı profilinin verdiği gurur için bile teşekkürler Fenerbahçe!
ERMAN TOROĞLU: AVRUPA İÇİN DAHA İYİSİ LAZIM (HÜRRİYET)
Bu çıkan kadroyu anlamak mümkün değil. Sebebi derseniz, Maldonado maça gelmeden ateşler içinde kıvranıyor. Kadroda bile yok ama bir bakıyorsunuz ilk 11'de... Maldonado-Marco ikilisi maç 0-0 devam ettiği sürece belki iyi işler yapabilirlerdi. Ama İngilizlerin attığı klasik ilk 20 dakika golünden sonra hükmü kalmadı. Eğer Maldonado buysa verilen paraya yazık. 1 metre geriye oynuyor, 2 metre yana, yarım metre de ileriye. Öyle oynayınca Marco'yu da bozuyor.
Bu kadroyla Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'nde buralara gelmesi başarıdır. Ama İstanbul'daki maçtan sonra sanki her şey bitmiş gibi tur atlandı havası yaratıldı. Bundan da Fenerli futbolcular etkilenmişler. Maçta bir ara 1-0'dan sonra Chelsea'li oyuncular da panikledi. Ama F.Bahçe'nin bu hücum gücü ve santrforları Türkiye'de iş yaparlar. Avrupa'da daha iyilerini bulmaya mecbursun. Zico'nun da kendisini sorgulaması lazım.
CAN BARTU: KİMSENİN LAFI OLAMAZ (HÜRRİYET)
Avrupa arenasında güçlü takımlara karşı mücadele edeceksen güçlü bir ekibin olacak. Yedek kulübende aynı kaliteye sahip olacak. Bu kadrosuyla Fenerbahçe Avrupa için çok eksikti. Ama yapabileceğinin en iyisini yaptı.
Lugano ve Edu'yu kutluyorum. İki maçta da çok iyiydiler. Özellikle Lugano, Drogba gibi büyük bir stara ve fizik gücünü kullanan bir futbolcuya nefes aldırmadı.
Fenerbahçe, şahsiyetli oynadı. Elenmeyi haketmedi ama elendi. Bu oynanan futbola kimse bir şey diyemez. Sarı lacivertliler, Türkiye'yi Avrupa'da en iyi şekilde temsil etti.
MUSTAFA DENİZLİ: YAZIK (X) MİLYON KERE (MİLLİYET)
Bu kuradan önce Chelsea'yi istememin Fenerbahçe açısından ne kadar doğru olabileceğini iki maçta gördük, yaşadık.
Fakat şunu söylemek önemli; Oyun başlıyor, bir yan atış ve Fenerbahçe gibi bir takım kale sahası içinde adam paylaşamıyor. Bu gerçekten hem kötü, hem de yazık... Bir Chelsea düşünün ki, 90 dakikada iki gol pozisyonu var ve maçı 2-0 kazanıyor. Ballack'ın attığı gol, bir gol pozisyonu, üretim değil. Bir defa Drogba pozisyona girdi o da Volkan'ın üzerine vurdu. İkincisi Lampard ile gol oldu.
Fenerbahçe'den oyunun yıldızları diye ismini verebileceğim birkaç futbolcu yok. Chelsea'de var mı? Orada da yok. Fenerbahçe kötü bir Chelsea'ye elenince bu eşleşmeden biraz korkanlar, bu Chelsea'yi gördükten sonra gayet doğaldır ki, maçın sonunda gözyaşlarını tutamıyorlar.
Bu yazının başlığı milyon kere yazık... Acaba milyonla bu yazıklık ifade edilebilir mi? Düşünün, bu sabah Türkiye uyandığında Fenerbahçe, yarı finalde adı olan, ama futbolu olmayan bir Chelsea'yi saf dışı bırakmış, Avrupa'nın dört büyüğünden biri olarak karşımıza çıkacaktı.
Türkiye'nin büyüğü, Avrupa'nın ve Dünya'nın büyükleri arasında isminin yazılacağı yarı final şansını yitirdi. Bu geceye tekrar yazık derken, bugüne kadar ortaya koydukları performans için onlar, alkışlarımızı fazlasıyla hak ettiler. Ve yolun sonunda şu mesajı verdiler: Seneye bu arena bensiz olmaz!
RIDVAN DİLMEN: GÖREVİNİ YAPTI (MİLLİYET)
Chelsea erken bulduğu golle oyun stratejisini değiştirmek zorunda kaldı. Doğal olarak kontrollü oyunu tercih etti. Kuralar çekildiğinden bu yana ısrarla altını çiziyorum iki takım arasında sistem açısından bir fark yok. İkisi de ayağa pas yaparak, rakibin gücünü azaltan, yoran bir oyun anlayışına sahip. Ayrıca Fenerbahçe rakip kim olursa olsun asla mahkum oynamıyor. Dün gece yine böyle oldu.
Aslında iki takım arasındaki en önemli fark ileri uç elemanları. Yoksa savunma ve orta sahaları hemen hemen kalite olarak eşit düzeyde. Fenerbahçe böyle elenirdi. Ahlarla, vahlarla. Ama gerçekten görevlerini iyi yaptılar. Oyunun son bölümünde rakibini kendi alanında hapsetmesi kendine güvenini gösteriyordu. Bu bir deneyimdir. Fenerbahçe bu sezon önemli yol kat etti.
Yayın tarihi: 9 Nisan 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/09//haber,4309451B64F44470AF751101857904E9.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.