Klasik müzikte dünyaya açılma yolunda yeni bir gururumuz var... Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası'nda yetişen öğrencilerden Rabia Aydın, Avrupa'nın en prestijli okullarından Münih Müzik Yüksek Okulu Viyolonsel Bölümü'ne kabul edildi..
Şefliğini ve sanat direktörlüğünü Rengim Gökmen'in yaptığı Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası, bu yıl üçüncü yaşını kutluyor. Türkiye'deki konservatuar öğrencilerinden oluşan orkestra; klasik müzik alanında yeni sanatçılar yetişmesine ve yetenekli çocukların yurtiçi ve yurtdışında tanınmasına olanak sunuyor. Orkestranın ilk mezunlarından Rabia Aydın'ın başarısı da, bu yolda emin adımlarla ilerlendiğinin bir göstergesi. Nazilli'de doğup büyüyen 18 yaşındaki Rabia, viyolonsel çalıyor. İlkokuldan itibaren hayatı bir anlamda müzik olmuş. Ortaokulda başlayan müzik eğitimi, Antalya Devlet Konservatuvarı Viyolonsel Bölümü ile devam etmiş. Aynı zamanda Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası ile beraber konserlere de çıkan Rabia; 12 kişilik viyolonsel grubunun da şefliğini yapmış. Nazilli'den Münih'e uzanan süreci Rabia şöyle anlatıyor: "Müzik eğitimi alabilmem için, 11 yaşındayken ailemle beraber Antalya'ya taşındık. Babam doktordu ve tayini hemen çıkmadı. Bu yüzden iki yıl annemle yalnız yaşadık. Antalya Devlet Konservatuvarı'nda Prof. Engin Sansa'nın viyolonsel öğrencisi oldum. Tam da bu dönemde Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası benim için bir dönüm noktası oldu. Gülsin Onay, Alexander Markov, Fazıl Say gibi dünyaca ünlü solistlerle ve Rengim Gökmen gibi bir şefle çalışma fırsatı buldum. Orkestra ile çıktığım bir konserde beni dinleyen bir Alman arkadaşım, yurtdışında da şansımı denemem gerektiğini söyledi. Biz de bundan sonra ciddi ciddi yurtdışını düşünmeye başladık." Rabia, Münih Müzik Yüksek Okulu'na (Hochschule für Musik) gönderdiği konser kayıtlarının beğenilmesi üzerine, hızlandırılmış Almanca kursuna başlamış. Ardından Münih'e gidip beş gün boyunca sınavlara girmiş ve sınavlar neticesinde de okulun viyolonsel bölümüne girmeye hak kazanan üç kişiden biri olmuş. Rabia okulu hakkında şunları söylüyor: "Münih klasik müziğin başkenti gibi, okulları özverili hocalarla dolu ve kaliteli eğitim veriyorlar. Münih Müzik Yüksek Okulu'ndaki en küçük öğrenci benim. Münih turistik bir şehir olduğundan, okulda yabancı öğrenciler de var. Özellikle Kore ve Japonya'dan gelen öğrenciler, müzikte, okuldaki Alman öğrencilerden bile daha iddialı. Aslında sınavlar sonunda benim ikinci sınıftan başlayabileceğimi söylediler, ama Almancam henüz yeterli olmadığından birinci sınıftan başladım."
BİR BİLET DE VİYOLONSELE
Almanya'da dört yıl sürecek öğrenim; başlarda Rabia'nın ailesini maddi anlamda zorlamış; viyolonsel büyük ve hassas bir müzik aleti olduğundan, yolculuklarda her zaman bir bilet fazladan almaları gerekmiş. Rabia, bu sorunu bir turizm firmasının sponsor olmasıyla aştıklarını söylüyor. Münih'te bir ailenin yanında yaşayan Rabia, okuldaki öğretmenleri tarafından çalışkan, yetenekli ve geleceği parlak bir öğrenci olarak değerlendirildiğini, ünlü Alman Müzesi'nde de (Deutsches Museum) solo konserler vermeye başladığını anlatıyor. Gelecek planlarını sorduğumuzda ise şöyle cevaplıyor: "Şu an tek istediğim ileride çok iyi bir solist olmak. Okulum bitince mastır yapmayı ve burada kalmayı düşünüyorum, çünkü Almanya klasik müziğin merkezi gibi. Türkiye'de biraz daha pop ve arabesk yoğunlukta. Bu yüzden klasik müzikte bizim işimiz biraz daha zor. Ama tabii ki bu, yurtdışındaki müzisyenlerle yarışamayacağımız anlamına gelmiyor."
Yayın tarihi: 5 Nisan 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/05/ct/haber,7F5D729A3D8D48C9931328B797545A1D.html
Tüm hakları saklıdır.