kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 29 Mart 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Mike Newell, Marquez'in büyüsünü sinemaya yansıtamamış.

Marquez'in yıldızı sinemayla hiç barışmıyor!..

ATİLLA DORSAY
ATİLLA DORSAY
08.03.2008
Bu Latin yazarlarının eserlerini, soğuk kuzey ülkesi insanları niye sinemaya aktarır, bilmem!... Beş yıl önce İsabel Allende'nin Ruhlar Evi romanı Danimarkalı Bille August'un elinde harcanmıştı. Şimdi de Gabriel Garcia Marquez'in ünlü romanı, İngiliz Mike Newell tarafından katledilmiş. Newell'in aslında yetenekli bir yönetmen olması hiçbir şeyi değiştirmiyor. Marquez'in 'büyülü gerçekçilik' diye adlandırılabilecek üslubu, perdede kesinlikle yok!.. 19. yüzyıl sonlarında başlayıp 1930'larda sonuçlanan bir 'uzatmalı aşk hikâyesi' bu. Gerçekten de, filmin kahramanları Kolombiyalı Fermina ile Florentino'nun birbirlerine kavuşmaları, hatta ilk kez yatmaları, ancak 51 yıl sonra mümkün oluyor!.. Ara yerde evlilikler, ilişkiler (hele erkek kahramanımız, 600'ü aşkın fetihle, rekorlara oynuyor!), toplumu altüst eden savaşlar, ölümcül kolera salgınları... Ancak, aşkın yaşı yoktur ve kavuşmak, 70'lik insanlar için bile mümkündür... Ne yazık ki bu yaşlılar senfonisi hiç yürümüyor. Hatta bizim Beyaz Melek kadar bile yürümüyor. Öncelikle, sağlam bir dramaturji çalışması yapılamamış. Perdede gördüğümüz kişiler asla birer karaktere dönüşemiyor, yaşadıkları bizi heyecanlandırmıyor. Tüm o savaş, kıyım, salgın sahneleri, tüm o ölümler, üzerimizden çabucak ve nerdeyse ıslatmadan geçen bir yaz yağmuru gibi kayıp gidiveriyor. Çok ciddi 'casting' (oyuncu seçimi) hataları da cabası. Tüm erkeklerin güzelliğine övgüler düzüp âşık olduğu, yarım yüzyıl beklenen kadında, İtalyan oyuncusu Mezzogiorno, en azından gençlik yıllarında hiç mi hiç inandırmıyor: Sıradan güzelliğiyle, göz altlarındaki belirgin torbalarla... Birçok karakter çok yavaş yaşlanırken, Florentino'ya reva görülen yaşlanma şaşırtıcı. O önce dal gibi bir genç adamken, birden Javier Bardem oluyor, sonra o da çabucak iyice yaşlanıveriyor. Benjamin Bratt'dan Hector Elizondo'ya oyuncu seçimi ve yönetimi hiç inandırıcı değil. Belki de büyük, klasikleşmiş romanların kaderi bu. Ama ayrıca Marquez'in sinemada hayli şanssız olduğu söylenebilir. Yıllar önce Bilinen Bir Ölümün Öyküsü de Francesco Rosi gibi bir ustaya rağmen, o yılın Cannes şenliğini ayağa kaldıran bir fiyasko sayılmıştı. Benzer bir şey, özellikle İnce Memed başyapıtı yine bir İngiliz yapımında katledilen Yaşar Kemal'in de başına gelmedi mi?

KOLERA GÜNLERİNDE AŞK *
(Love in the Time of Cholera)/ Yönetmen: Mike Newell, Senaryo: Ronald Harwood, Görüntü: Affonso Beato, Müzik: Antonio Pinto, Oyuncular: Javier Bardem, Giovanna Mezzogiorno, Benjamin Bratt, Catalina Botero, Hector Elizondo, Liev Schreiber, Fernanda Montenegro, Laura Harring / Amerikan filmi.
Haberin fotoğrafları