Birileri magazini çok seviyor... Birileri de hiç sevmiyor ya da sevmiyormuş gibi görünüyor... "Aman magazinle gündeme gelmeyeyim" deyip, üç gün magazin sayfalarında adını göremeyince telaşa kapılanları da çok görüyoruz... Kendine gazete sayfalarından bakmak, yazılmak, çizilmek kimileri için çok önemli ama bir de o 'ay ben almayayım' tavrı olmasa... Magazine uzak durmaya çalıştıklarını söylüyorlar ama kendilerini magazinsel bir figüre dönüştürmekten uzak duramıyorlar. Örneğin geçenlerde Tuna Kiremitçi, gazetedeki köşesinden ayrılığını duyurdu.
TUHAF BİR ÇELİŞKİ...
İclal Aydın ile yaşadığı kısa evliliği döneminde magazincilerin ilgi alanına girmişti Kiremitçi... Yanılmıyorsam bundan da rahatsızdı. Kendini yazarak ifade eden bir insan için kağıda kaleme sarılıp iç dökmek çok doğal. Ayrıca bir edebiyatçının kaleminden kendi hayatıyla ilgili duygularını öğrenmek okur için de cazip... Ama... Yazılanlar o köşelerde kalmadı. Anında tüm internet sitelerine, ertesi gün de gazetelerin magazin köşelerine taşındı. İyi bir magazin haberiydi... Kendisine pop yıldızı muamelesi yapılmasından şikayetçi olan Kiremitçi, bakın birkaç ay önce köşesinde neler yazmıştı; "Roman yazdığımda bana pop yıldızı muamelesi yapan medya, albüm çıkardığım zaman da edebiyatçı gibi davranıyor. Muhabirler sadece sanatla ilgili sorular soruyor mesela... Haberler olması gerektiği kadar çıkıyor. Her kitabımdan sonra olanların aksine bu sefer medyayla aramda saygılı bir mesafe var. Yani edebiyatta olmayı özlediğim yere müzik yaparak varabiliyorum. Sonunda magazin sayfalarından kültürsanat sayfalarına geri dönmüş durumdayım. Evine ulaşmayı başarmış Oddyseus gibi huzurlu ve yorgun hissediyorum kendimi..." Bu satırları okuyunca "Ne oldu Oddyseus'un huzuruna?" diye soruyor insan...
Yayın tarihi: 28 Mart 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/28/gny/haber,F720855519114FBA869B04F0A24C0675.html
Tüm hakları saklıdır.