kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Mart 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Karakolluk oldular, sonra iki çocuk daha yaptılar

- Üç yıl mı geçti aradan? Karı-koca karakolluk olmanız manşetlere çıkmıştı...
- D.Ö:
Medya büyüttü. Karakola gidiyor, hastaneye gidiyor, rapor alıyor. Rapor yok, yani böyle bir rapor olmaz. Böyle bir mekanizma yok!
- Z.K: O rapor var Dilaver! Günlerce program yaptığım kanalın kapısında gazeteciler nöbet tuttu. İşin o noktaya geleceğini bilmeden, saflıkla gitmiştim karakola.
- D.Ö: Sorun bu değildi. Yani evliyken karakola düşmek veya düşmemek.
- Z.K: Ama inan bir daha görmek istemediğim bir evrak ve hakkında konuşmak istemediğim bir şey.

- Sorun neydi peki? Neden gittiniz karakola Zeynep Hanım?
- Z.K:
Çocuğun ayağında terliğin olmamasından çıktı mesele. Annemle tartıştım önce, çocuk yüzünden. Sabahın erken saatinde uyanmış ağlıyordu Dila. Sonra Dilaver geldi. Ters bir tarafı var. Anadolu erkeği. Elinde ne varsa ya yere atacak, ya sana. Çocukluktan kalma bir şey herhalde... Bir daha el kaldırmaması için karakola gittim. İnan birkaç kez düşündüm, gireyim mi içeriye diye. Aklıma gazeteciler falan da gelmemişti. Bir bayram sabahıydı. İçeride az polis vardı.
- D.Ö: İlişkide biri "Yandım Allah!" diyor. Ben de gidebilirdim ama bu daha kadınca bir davranış. Bir çırpınış bu!
- Z.K: Mutsuzluk! Kötü giden bir evlilik, bağırtı, çağırtı...
- D.Ö: Kötü gidiyordu.
- Z.K: Şiddet, her şey var yani işin işinde. O zaman sadece Dila vardı. Çocuk yüzünden tartışmalar yaşadık. Mizacı farklı iki insan...
- D.Ö: İki sinirli insan. Biri ezildiğini, mağdur olduğunu söyleyen, bağıra çağıra evin içinde ağlayan bir kadın.
- Z.K: Öbür tarafta sinirli bir adam var; yani üstüme üstüme yürüyen. Bunu nasıl düzelteceksin. Boşan bitsin o zaman! Alayım mı vereyim mi çocuğu. Avukat arkadaşlarımızı eve çağırıyorduk. Konuşuyorduk. Sonra "Senin, benim avukatım," haline geliyordu olay. Ama işte "Bugün düzelir, yarın düzelir," diye diye atlattık...