Önüm-arkam sağım-solum seks!
Efendim, nasıl olsa önümüzdeki günlerde içiniz dışınız İbrahim Tatlıses olacak, ben de arada kaynarım diye düşünerekten hemen olaya gireyim. Evet, Sayın Tatlıses Neden diye bir albüm çıkardı ve bu albümde Tosuno adlı bir şarkı seslendirdi. Üzerinize afiyet, biraz paranoyak olduğum için, şimdiye kadar zaman zaman kendisine yönelik sitayişlerde bulunduğum için, acaba şahsıma bir saldırıda mı bulundu diye paniğe kapıldım. Aslında bir yandan panik yaşarken, itiraf edeyim, bir taraftan da koskoca Tatlıses'in benim için beste yapmış olma ihtimali karşısında heyecanlandım da... Neyse değerli okurlar, iş benim düşündüğüm gibi değilmiş tabii. Sayın Tatlıses, söz ve bestesi kendine ait olan şarkıda üç kadın arasında kalışını dile getirmiş. Sevgilisi Ayşegül Yıldız'ı, eski 'hayat arkadaşı' Derya Tuna'yı ve tam olarak nesi olduğu anlaşılamayan dansöz Asena'yı anlatmış. Tabii her zamanki gibi muhteşem sözleri var: "Biri der ki neredeydin / Biri der ki kiminleydin / Biri der ki gelmeseydin / Yandım üç avrat elinden / Biri der ki yalan deme / Biri der ki sakın gelme / Biri der ki sürün ama ölme / Huzurumu bozdular / Fermanımı yazdılar / Mezarımı kazdılar / Yandım üç avrat elinden..." Evet, sözler muhteşem de, arada şarkının adı olan Tosuno, ne manaya geliyor onu çözemedim. Sırf beni kıllandırmak için yapmış olabilir mi? Bakın, paranoya halim devam ediyor... Tabii halk müziği sanatçılarımızdaki post-modern dönüşüme de dikkatinizi çekmek isterim. Yıllar evvel halk müziğinden 'arabesk' tabir edilen düzleme geçiş yapan değerli üstatlarımız, bir süre sonra yarı-kentli melez bir müziğe ve en nihayetinde, kameraların burna dayandığı mekânları istila eden 'güzel para'cı magazin ezgilerine sıçradı. Aslında prensip belli: "Böyle halka böyle müzik!" Yani, mevcut atmosferdeki halk müziğinin, bir nevi magazinle bütünleşmiş olan halkımızı yansıtmasından doğal ne olabilir ki? Tabii, hazır müzikten bahsetmişken, zamanında magazinel bir çeşit çığlıklı ve inlemeli müzik eşliğinde ve tabii yuvarlak hatlarını oynatarak gündeme gelen Nez'in, bu arada evlenmiş, boşanmış, boşandıktan sonra sahnelere geri dönmüş olduğu bilgisi elime ulaştı. Evet efendim, bu 'elime ulaştı' lafının saçma bir durum oluşturduğuna katılıyorum ve Nez'in yaptığı, "Ben hâlâ seksi bir kadınım ve sonsuza kadar da seksi kalacağım," açıklamasına dikkatinizi çekmek istiyorum. 'Seks' ve 'seksilik' artık cemiyet hayatımızın vazgeçilmez bir parçası oldu. Eskiden mahrem alanların mevzusuyken, şimdi herkesin önünde yaşanan bir seks hayatından söz ediyoruz yani. Lise talebeleri, kosinüs ve sinüsün formüllerinden bihaberken, hangi klarnetçinin hangi artistle ve hatta hangi açıyla beraber olduğunu zihinden hesaplayabiliyor. Matematik toplumu diye buna denir...
DİZİLERDE MATEMATİK PROBLEMLERİ
E tabii popüler tartışmalar da, ister istemez bu minval üzerinden şekilleniyor. Misal, dizi mi yapılacak, işin içine '150 bin dolara kaç seks alınır?' gibi problemler yerleştiriliyor; film mi çekilecek, seksi bir şekilde çekilmesi icap ediyor... Ya efendim, başrollerini Ali Sunal, Bülent Polat ve Hande Kazanova'nın -ki soyadının her şekilde hastasıyım- paylaştığı Sıfır Noktası adlı bir televizyon filmi de böyle seksi bir problemin üzerine oturtulmuş. Şöyle olmuş: Ali Sunal, donmak üzere olan arkadaşını 'hayata döndürmek için' karısını onunla seviştirmek zorunda kalmış! Filmde, "En yakın arkadaşınız hiportermi (donma noktası) olmak üzere. Tek çare arkadaşınızın sevişerek kan akışını hızlandırmak. Tek kadın da sizin eşiniz. Bu durumda ne yaparsınız?" sorusuna yanıt aranıyormuş... Böyle sosyal yaralara parmak basan filmlere bayılıyorum. Yalnız, hemen belirteyim, özenerek yapmak lazım bu tür filmleri. Mesela izlemeden bile bir mantık hatası yakaladım: Bir kere, buradaki tek çare niye Bülent'in Ali'nin karısıyla sevişmesi olsun ki, Ali de Bülent'le pekala sevişebilir. Hem de ortaya daha egzotik bir durum çıkar, bir taraftan da dostluğun önemi daha çarpıcı bir biçimde vurgulanmış olur... Sözlerimi bitirmeden önce, "Aslında seksi bir erkeğim ve sonsuza kadar da seksi kalacağım," demek istiyorum...
Yayın tarihi: 22 Mart 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/22/ct/haber,AA909A3E3C074D19A0BABD85BE83DBE1.html
Tüm hakları saklıdır.