"Baykal kapatma davasını önceden biliyordu" iması
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın AKP hakkında açılan kapatma davasını önceden bildiği imasında bulunarak, "Baykal'a şunu sormak gerekiyor. 29 Ocak 2008 tarihindeki grup konuşmasında önemli bir kehanette bulunuyordu. Diyordu ki, "Türban düzenlemesi önemli siyasi gelişmelere yol açacaktır.' Soruyorum, Baykal'ın o günden bir bildiği mi vardı? Sayın Baykal, siyaset arenasında bileğini bükemediği Ak Parti'nin bu tür yollarla devre dışı kalmasından mı medet umuyor?" dedi.
AKP 44'üncü Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı Başbakan Recep Tayip Erdoğan başkanlığında AKP Genel Merkezi'nde başladı.
"DEMOKRASİNİN NEFESİ" ANONSU YAPILDI
Erdoğan salona girerken partililer tarafından ayakta alkışlarla karşılanırken kürsüye davet edilirken de "milletin ve bu toprağın gür sesi, demokrasinin nefesi" diye anons edildi. Konuşmasına sadece millete hizmet için yola çıkmış, gönlünde millete hizmet dışında bir gayet taşımayan memleket sevdalıları olarak sabırla, sağduyuyla ve metanetle yollarına devam ettiklerini belirten Erdoğan, "Çünkü biz bütün zorlukların sonunda kolaylık, darlıkların sonunda bir genişliğin olduğuna inanıyoruz" dedi. Erdoğan, AKP'nin bugüne kadar hiçbir aşırılığın ve gerilimin tarafı olmadığını bundan sonra da olmayacağını söyleyerek, "Ak Parti kurulduğu günden beri toplumsal merkezin partisidir. 70 milyon insanımıza aynı samimiyetle kucaklayan bir Türkiye partisidir" diye konuştu.
"BİRİLERİ ÇETELERDEN ARINMAYI ÖNEMSEMEYEBİLİR"
Demokrasiye ve halka mesafeli olanlar kendilerini anlamakta güçlük çekebileceklerini belirten Başbakan Erdoğan şöyle konuştu:
"Onlar hesaplarını yaparken Türkiye'nin kazanımlarını, birikimlerini hesaba katmayabilirler. Onlar hesap yaparken Türkiye'nin dününü, bugünün yarınlarını düşünmeyebilirler, değiştiremeyeceğimiz kadar kemikleşmiş önyargılara sahip olabilirler ama biz ülkemize bu millete bu topluma hizmete adamış bir siyasi partiyiz. Birileri ülkenin itibarının yükselmesini, Türkiye'nin AB'ye girmesini, hukuk reformlarıyla hem vatandaşın hem devletin güçlenmesini, siyasetin normalleşmesini, krizlerin bitmesini, milli gelirin ve ihracatın artmasını, enflasyon ve yüksek faiz ateşinin sönmesini önemsiz bulabilir. Birileri bölgesel adaletin sağlanmasını, şehirlerimizin mamur hale gelmesini, Cumhuriyetimizin muassır medeniyet seviyesine yaklaşmasını, dünyadaki rekabet gücümüzün artmasını, Türk lirasının değer kazanmasını, Türk milletinin saygınlığını, toplumsal dayanışmasının güçlenmesini, hukuk devletinin çetelerden arınmasını önemsemeyebilir. Bazılarının Cumhuriyetimizin 100. yılına güçlü bir demokrasi ve ekonomiyle hazırlanmak gibi derdi olmayabilir. Ama biz Türk milletinin hukukunu korumak için bu hedeflerimizden geriye doğru bir tek adım atmayacağız." Erdoğan'ın bu sözleri partililer tarafından uzun süre alkışlandı.
"MEŞRUİYETİN KAYNAĞI MİLLETTİR"
AKP'nin kurulduğu günden bu yana siyasi ve hukuki meşruiyeti her şeyin üzerinde tuttuğunu söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Demokrasilerde meşruiyetin kaynağı millettir. Temel erkler millet adına yetki kullanır. Siyasi partiler milleti, doğrudan milletten aldığı yetkiyle temsil ederler. Ak Parti olarak biz milletimiz adına siyaset yapıyoruz. Her konuşmamızın özü, özeti 70 milyona hizmettir. Bu yola böyle çıktık. 5 yılı aşkın iktidarımızın tüm icraatları göstermiştir ki bizim siyasi anlayışımızda öteki yoktur. Hiç kimse Ak Parti'nin zümre, bölge, mezhep, meşrep siyaseti yaptığını söyleyemez. Keza siyasetimizin temel belirleyeni hiçbir zaman sayısal gücümüz olmadı, olmayacaktır. Ancak dün "yüzde 34'ün siyasal meşruiyeti nedir?' diye soranlar, yüzde 47'yi görünce şimdi de "Çoğunluğun dediği mi olacak?' diyorlar. Tek bir ferdin bile iradesi, tercihi, kanaati, bizim için önemlidir. Onun için Türkiye'nin 81 vilayeti bizi kucaklamıştır. Sivas'tan öteye geçemeyenler şimdi kalkıp bunu iddia ediyorlar. Önce siz 780 bin kilometrekarelik Türkiye'nin bir partisi olun, ondan sonra konuşun. 70 milyonun çeşitli toplum katmanlarının partisi olun ondan sonra konuşun. Bizim demokrasi anlayışımızda bu var, bütünü kucaklamak var. 780 bin kilometrekarenin her birine hizmet götürmek anlayışıyla yola çıktık. Ne batı dedik, ne doğu dedik, ne kuzey ne güney dedik."
ÇOĞUNLUĞUN İSTİBDADI, AZINLIĞIN TAHAKKÜMÜ
Başbakan Erdoğan, demokrasi anlayışlarının her bir ferdin hukukunu, hak ve özgürlüklerini korumak ve onların iradelerine saygı duymak olduğunu kaydederek, "Azınlığın hukukunu korumak çoğunluğun hukukunu korumak kadar önemlidir ama bunu yaparken çoğunluğu da bir kenara itme hakkına kimse sahip değildir. Biz hor görmek değil hor görülenlere sahip çıkmak için, dışlamak değil dışlananlara kucak açmak için yola çıktık. Demokrasi çoğunluk istibdadı değildir. Bunu böyle bilenler sakın azınlık tahakkümünü de savunuyor olmasınlar lütfen. Çünkü bazıları kendilerine layık gördüklerini adamına göre bazen azınlık, bazen ise çoğunluktan esirgeyebiliyor. Bunların hepsini gördük, gördük. Bu ülkede azınlık derken gayrimüslimleri kastetmiyorum. Demokrasilerde oyu itibariyle azınlık noktasında olan seçkinci bir ekip var ya, onları kastediyorum. Onlar "bu ülkenin rotasını biz çizeriz, bu irade bizimdir' diyerek halkı ötelemişler, halkı yok farz etmişlerdir. Cumhuriyetçiyiz derken, cumhuru yok farz etmişlerdir, halkçıyız derken halkı yok farz etmişlerdir. Demokrasinin temelinde halk yok mu, halk var. Halkın iradesi yok mu, o var. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ifade ettiği "egemenlik kayıtsız şartsız milletin' değil mi? Milletindir. Bunu nasıl olur da görmezlikten gelirsiniz. İşte bunu görmemezlikten gelenler var. Böyleleri için belirleyici olan kendilerinin ne tarafta olduğudur. Sayısal olarak azınlıktaysalar çoğunluk haksızdır, yok eğer çoğunluktaysalar zaten azınlık olan haksızdır. H er hal ve karda onlar haklıdır" diye konuştu.
"CHP'NİN İMTİYAZI MI VAR?"
Aslolanın ilkeli siyaset olduğunu söyleyen Erdoğan, CHP'yi ve Genel Başkanı Deniz Baykal'ı da şu sözlerle eleştirdi:
"Doğru olan her yerde, herkes için doğrudur. Sayın Baykal söyleyince doğrudur, CHP yapınca doğrudur ama başkaları yaparsa yanlıştır. Bir şey ya doğru ya yanlıştır. Aynı anda ikisi birden mümkün olmayacağına göre "Sayın Baykal ve CHP'nin yanlış yapma imtiyazı mı var?' diye sormak lazım. Eğer başkası yapınca yanlış olan CHP yaptığında doğru oluyorsa bu özel himayeyi, bu ayrıcalık hakkını nereden kendinde buluyor. Bunu ne hukuka, ne de millet vicdanına sığdırmak mümkün değildir. Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyetimizi yükseltmenin, istisnasız tüm vatandaşlarımızın aidiyet bağlarını güçlendirmenin tek yolu herkes için eşit hak ve hukuktur."
Özgürlük anlayışlarının başkalarının özgürlüğünü de güvenceye almak olduğunu söyleyen Erdoğan, "Benim özgürlüğüm iyi,senin özgürlüğün kötü' anlayışının da daima karşısında olduklarını söyledi. Adalet ve özgürlüğün ancak herkes için olduğunda gerçekleştiğini de belirterek, "Meclis'in çatısı altında milletin iradesini temsil eden hiçbir kuruma, hiçbir partiye haksızlık yapılmasını kabul edemeyiz. Demokrasinin kurumlarını, organlarını korumadan, her şeyin üzerinde tutmadan demokrasiyi yaşatamayız. Siyaset dışı müdahalelerle siyasi alan tanzim edilemez. Siyasetin rotasını da millet belirler. Siyasi alanı da ancak millet tanzim eder" dedi.
"FIKRA BU HERHALDE LAİKLİĞE AYKIRI DEĞİLDİR"
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın "Başbakan DTP'ye kapatma davası açılırken, "yargıya intikal edilen konular üzerinde konuşmak doğru olmaz' demiştir" sözlerini anımsatarak buna da şöyle yanıt verdi:
"Ben bu ifadeyi Çek Cumhuriyeti gezisi sırasında gerekçeyi görmeden bir değerlendirme yapmanın mümkün olamayacağını ifade ettikten sonra söyledim. Bunların hepsi kayıtlarda var. Bir fıkra var ya, "namaza yaklaşmayınız'. Başını söylemiyor. Sadece orasını cımbızlayıp alıyor. Başında ne var? "sefir halindeyken, sarhoşken, alkollüyken oraya yaklaşmayın.' Herhalde bu da laikliğe aykırı değildir. Fıkra bu. 61'de, 62'de bu oldu. Nasıl olsa yola çıkıldı."
Erdoğan'ın bu sözleri salonda gülüşmelere neden oldu.
"PARLAMENTO DIŞINA İTİLİRLERSE DAĞA ÇIKARLAR"
Havaalanında gazetecilerin soruları üzerine konuştuğunu söyleyen Erdoğan, "Sen de bunların rahle-i tedrisinde bulundun da böyle konuşuyorsun. "Demokratik mücadele yolları açık tutulmalı, katı defans uygulanırsa parlamento dışına itilirlerse, onları da dağa gönderirsiniz. Parlamentoya seçimle gelmiş olan milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırmak, parlamento dışına atmak doğru olmaz' bunu ifade ettim. Hatta "Sayın Baykal'la birlikte aynı çatı altında siyaset yapıp sonra dağa çıkanlar da yok mu?' diye sormuştum hatırlayın bunları. Demokratik siyaseti tercih edenlere kapıları kapatmamamız gerektiğini de özellikle vurgulamıştım" diye konuştu.
BAYKAL'IN KEHANETİ
20 Kasım 2007 tarihindeki AKP Grup toplantısında da yaklaşımlarının, anayasal düzende hareket eden herkesin demokratik sistem içinde tutulması olduğunu açıkladığını söyleyen Erdoğan ilginç bir imada da bulunarak şöyle dedi:
"Şimdi asıl demokrasi ve siyaset kurumunu savunmak gerektiğinde, hep suskunluğu tercih eden Sayın Baykal'a şunu sormak gerekiyor. 29 Ocak 2008 tarihindeki grup konuşmasında Baykal önemli bir kehanette bulunuyordu. Diyordu ki, "Türban düzenlemesi önemli siyasi gelişmelere yol açacaktır.' Soruyorum, Baykal'ın o günden bir bildiği mi vardı? Sayın Baykal, siyaset arenasında bileğini bükemediği Ak Parti'nin bu tür yollarla devre dışı kalmasından mı medet umuyor? Sayın Baykal bunu daha önce de denediniz. Böyle özlemlerin içinde olmak yerine siz de çalışın, siz de milletin gönlünü kazanın, bu ülkeye hizmet ederseniz, siz de teveccüh görürsünüz. Milletimiz sizin durumunuzu çok basit bir dille anlatıyor zaten; kıskanma ne olur, çalış senin de olur" dedi.
İŞ FAKÜLTE DEKANLARINA DA DÜŞTÜ
Erdoğan'ın eleştirilerine bildiri yayınlayan fakülte dekanlarını da katarak, şöyle konuştu:
"Bakıyorum fakülte dekanları da bildiri yayınlıyor. Ne kadar güzel. Demek ki iş size de düştü. Şimdi içinizdekileri ortaya koyuyorsunuz. Ak Parti, hukukun üstünlüğünü kabullenmiş bir partidir ve bugüne kadar da böyle gelmiştir. 2003'ten buyana bu mücadelesini iktidarda bu şekilde sürdürmüştür ve bu şekilde sürdürmeye de devam edecektir. Bunda kimsenin tereddüdü olmasın."
(ANKA)
Yayın tarihi: 21 Mart 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/21//haber,0A4FB06C7CC34DCC9451553E8C8BBE37.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.