"Beyler, bari gölge etmeyin"
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Siz hem iş yapacaksınız, gece gündüz durmadan koşacak, Türkiye'yi Atatürk'ün koyduğu çağdaş uygarlık seviyesine yaklaştıracaksınız, hem de kriz ve gerilim erbabının engellemeleriyle uğraşacaksınız. Hayırlı bir iş yapmak gibi bir derdiniz yok. Beyler, bari gölge etmeyin'' dedi.
Erdoğan, partisinin Şanlıurfa Kadın Kolları 2. Olağan Kongresine katıldı. Atatürk Spor Salonu'nda yapılan kongrede konuşan Erdoğan, kongrenin hayırlı uğurlu olmasını diledi.
Kongreler nedeniyle şehirleri gezdiğini belirten Erdoğan, Allah'ın bu birlik ve beraberliği sürekli kılmasını diledi. Gittiği yerlerde milletin coşkusuna tanık olduğunu ifade eden Erdoğan, AK Parti'nin adaleti ve kalkınmayı sağlamak için çaba sarf ettiğini anlattı. AK Parti'nin başlattığı bu hamlenin büyük bir hızla devam ettiğini, Türkiye'nin pek çok farklı sorununa el atıldığını vurgulayan Erdoğan,
''ne aldatan ne de aldanan'' olacaklarını söyledi. Yüreklerini ortaya koyarak bu yola çıktıklarını ifade eden Erdoğan, milletin yüreğine güvendiklerini, milletin de kendilerinin yüreğine güvendiğini belirtti.
Mahcup olmadıklarını kaydeden Erdoğan, sözlerinin eri olduklarını, milletin verdiği emanete ihanet etmediklerini, Türkiye'nin 40-50 yıl önce çözmesi gereken sorunlarını çözdüklerini, Ferhat gibi yola çıktıklarını söyledi. Erdoğan, ''Girdikleri bu uzun ince yolun çoğunun gittiğini, az kaldığını'' ifade etti.
Başbakan Erdoğan, hukuk reformları gerçekleştirdiklerini, eğitimde, sağlıkta, adaleti yaygınlaştırmada, konut edindirmede hep milletin yanında olduklarını dile getirerek, batmakta olan ekonomiyi ayağa kaldırdıklarını, enflasyonu düşürdüklerini, ihracatı artırdıklarını, kamu yönetiminde, ticaret ve sanayide önemli adımlar attıklarını belirtti.
''DEMOKRASİYE SAHİP ÇIKMAYA DEVAM EDECEĞİZ''
Sadece geçmişinden değil, bugününden ve yarınından da gurur duyulacak bir Türkiye yaratmak için çalıştıklarına işaret eden Erdoğan, ''Bu ülkede yaşayan herkesin ülkesine karşı, milletine karşı görevleri var, sorumlulukları vardır'' dedi. Erdoğan, şöyle devam etti:
''Önemli görevlere gelmiş kişilerin sorumlulukları daha çoktur. Bu ülkenin bugününü, geleceğini düşünmek sadece iktidar partisinin görevi değildir. Soruyorum sizlere, Türkiye'nin uluslararası itibarını, saygınlığını düşünmek sadece AK Parti'nin görevi midir? Türkiye'nin güven ve istikrarını düşünmek sadece AK Parti'nin görevi midir? Türkiye'nin demokratik ve ekonomik kazanımlarını düşünmek sadece AK Parti iktidarının görevi midir? Elbette biz tek başımıza da kalsak Türkiye'yi düşünmeye, milletimizin çıkarlarını korumaya, demokrasiye
sahip çıkmaya devam edeceğiz.''
Salondakilerin, ''Sizlere uzanan eller kırılsın'' şeklinde slogan atmalarını engelleyen Başbakan Erdoğan, ''Şunu özellikle bileceğiz. Biz, öyle bir medeniyetin mensuplarıyız ki, biz öyle bir kültürün, öyle bir anlayışın mensuplarıyız ki orada Yunus var, orada Mevlana var, orada Hacı Bektaş-ı Veli'ler var. Onlar, Yunus'un diliyle ne diyor, (Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için, sevgi için. Dostun eli gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim.)'' dedi.
''Onun için biz bize uzanan ellerin kırılmasını değil, bize uzanan ellerin bize şefkat eli olmasını temenni ediyoruz'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''İstiyoruz ki herkes sorumluluk duygusuyla hareket etsin, bu ülkenin ve milletin menfaatlerine zarar verecek davranışlardan kaçınsın. Bugüne kadar yapılan yanlışlıklar, yapılan haksızlıklar, sebep olunan krizler hep yapanın yanına kar kalmıştır. Ekonomik krizlerin müsebbipleri, bir gecede bu milleti fakirleştirdi. Ama hiçbir şey yokmuş gibi yoluna devam etti. Demokrasimiz, nice yanlışlıklara maruz kaldı. Milletimiz nice sıkıntılar yaşadı, bedeller ödedi. Yapılan hataların, keyfi davranışların faturasını hep milletimiz, benim Şanlıurfalı kardeşlerim ödedi.
Bu ülkenin iktidarını zedelemeye, bu ülkenin demokratik ve ekonomik istikrarını bozmaya, bu milletin ifadesini ve iradesini yok farz etmeye, hiçe saymaya, bu ülkenin hukuk sistemini tartışmalı hale getirmeye kimin hakkı olabilir, soruyorum size? Gerilimler ve krizler üreterek, bu ülkenin kaynaklarını feda etmeye, enerjisini boşa çıkarmaya kimin hakkı var? Kimse, böyle ağır bir vebalı taşıyamaz. Bu milletin vicdanını yaralayanlar, bu milletin huzurunu kaçıranlar, bu milletin değerini bilmeyenler, bu milletin iradesini hiçe sayanlar, onu değersiz ilan edenler, milletin ahını almaktan kurtulamazlar.''
''ZİL TAKIP OYNAMADIKLARI KALANLAR...''
Başbakan Erdoğan, antidemokratik eğilimleri alkışlama hastalığından kurtulamayanların, üçüncü sınıf bir demokrasiyi Türkiye'ye layık görebileceklerini, ancak bunun beyhude bir çaba olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
''Türkiye, birinci sınıf bir demokrasi yolunda önemli mesafeler almıştır. Türkiye zamanın gerisinde kalanların, toplumun gerisinde kalanların dar kalıplarını çoktan aşmıştır. Türkiye'yi çağdaş dünyadan koparmaya, Türkiye'yi evrensel değer ve normlardan uzaklaştırmaya çalışan bu bağnaz anlayış, bu milletin gündeminden tasfiye olmuştur. Kimse Türkiye'yi geri götüremez, kimse Türkiye'yi üçüncü sınıf bir ülke gibi gösteremez. Bu ülke, bu millet, bu dar görüşlü anlayışların ürettiği kalıplara uymayacak kadar büyüktür. Eğer Türkiye bu dar görüşlülerin eline kalsa, ne AB ile müzakerelere başlayabilirdi, ne de yıllık 22 milyar dolar küresel yatırım Türkiye'ye gelirdi, ne de 107 milyar dolar ihracat yapabilirdi, ne de enflasyonu tek haneli rakamlara çekebilirdi.
Düşünebiliyor musunuz, siz hem iş yapacaksınız, gece gündüz durmadan koşacak, Türkiye'yi Atatürk'ün koyduğu çağdaş uygarlık seviyesine yaklaştıracaksınız, hem de kriz ve gerilim erbabının engellemeleriyle uğraşacaksınız. Hayırlı bir iş yapmak gibi bir derdiniz yok. Beyler, bari gölge etmeyin. Bir gün yastığa başınızı koyduğunuzda 'milletim için ülkem için bugün ne yaptım' diye kendinize bir sorun Allah aşkına. Bu son gelişmeden sonra, bir tek zil takıp oynamadıkları kalanlara
söylüyorum: Arzu ederseniz, Şanlıurfa'nın meydanları müsaittir, ama yer bulamazsınız. İşte millet burada, işte millet meydanlarda, millet caddelerde, demokrasi bu. Kararı burası verecek. Demokrasiyi sahiplenmek bu, cumhuriyet bu, cumhur bu. Buna sahip çıkmaya mecbur kalacaksınız. Ülkemizde nasıl bir demokrasi, nasıl bir özgürlük, nasıl bir istikrar istiyorsunuz? Ben size söyleyeyim; onların sadece eskimiş, modası geçmiş, yasaklı fikirleri vardır. Onlar, milletin iradesine saygı göstermek yerine onu nasıl yok sayacaklarını düşünür. Onlar, daha güçlü demokrasi inşa etmek yerine, daha çok yasakçı yönetimler kurmayı düşler.
Onlar, hukuk devletini geliştirmek yerine, zorlamalardan medet umarak hukukla millet iradesini karşı karşıya nasıl getireceklerini düşünür. Onlar, çağdaş dünyayla bütünleşen demokratik bir ülke değil, kendi içine kapanık, otoriter bir ülke peşinde koşar. Gece gündüz bunun hesabını yaparlar. Bizim, hayallerimiz var. Bizim bu ülke için, bu millet için daha iyi bir gelecek hayalimiz var. Biz gecesini gündüzüne katarak, milletine, ülkesine, bayrağına kendisini adamış bir kadroyuz, onun için
yola çıkarken şunu söyledik; 'tek millet, tek vatan, tek bayrak' dedik, 'tek devlet' dedik, yola böyle koyulduk.''
''MİLLET SANDIKTA BUNU ANLATTI, YİNE ANLATACAK''
Erdoğan, bunu anlamak istemeyenlere seslenmek istediğini ifade ederek, kendilerinin millete hizmet etmekten başka bir dertlerinin olmadığını söyledi. Milletle başka derdi olanların kendilerini ilgilendirmediğini belirten Erdoğan, hiçbir zaman Türkiye'de ayrımcı politikaların yanında olmadıklarını dile getirdi. Bunun hep karşısında olduklarını belirten Erdoğan, ''Fakat son gelişmeler... İnanıyorum ki bizim bu yürüyüşümüzü hala anlamayanlar var, ama er veya geç anlayacaklar. Çünkü benim milletim geçmişten bu yana bunu anlamayanlara hep sandıkta bunu anlattı, yine anlatacak'' diye konuştu.
Erdoğan, milletin kendisine hizmet edeni de kendi yoluna taş koyanı da çok iyi bildiğini, millete hizmetten başka dertlerinin, hedeflerinin ve gayelerinin olmadığını ve bunu herkesin böyle bilmesi gerektiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bunların rahatsız olduğu AK Parti değil, millet iradesidir. Korktukları AK Parti değil, millet egemenliğidir. Açıkça söylüyorum. Bunların zarar verdikleri AK Parti değil, demokrasidir, hukuk devletidir, bunu da açıkça söylüyorum. Büyük bir ülke, güçlü bir millet, istikrarlı bir Türkiye'den rahatsız mısınız? Ne bunların cevabını verebilirsiniz, ne bunların vebalını ödeyebilirsiniz.''
Yayın tarihi: 16 Mart 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/16//haber,F73909192139439299646A2D08116491.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.