Yorucu bir haftaydı benim için, hem de fazlasıyla... Geçen cumartesi parantez içinde söylemiştim 'taşınıyoruz' diye, bu taşınma işi bana epey pahalıya mal oldu, yani bedensel olarak. İkinci günün sonunda yattığım yerden kalkamadım, her yerim tutulmuştu! Bu arada insanın istediği gibi hareket edebilmesinin, rahatça eğilip kalkmasının ne büyük bir lüks olduğunun farkına vardım. Seri bir şekilde çömelip 'pıt' diye ayağa kalkıvermek bu kadar zor olabilir miymiş bir insan için? Ben ki, tanıyan herkes bilir, hızlı hareket etmek konusunda çok başarılıyımdır, yavaş bile yürüyemem... Neyse ki hâlâ hızlı yürüyebiliyorum ama şu eğilip kalkma meselesi canımı sıktı son günlerde. Alt tarafı çekmecelerden bir şeyleri toparlayıp bavula yerleştireceğim ya da yerde duran çantadan bir şey alacağım... Ama onları yüksek bir yere kaldırmadan olmadı, zorlandım işte! Şimdi, birine hamileyken diğer iki çocuğuna bakıp evinin her işini yapan kadınları düşünüyorum. Hatta o kadar uzağa gitmeye bile gerek yok annelerimizi, teyzelerimizi düşünmek yeter. Onlar ne yaptılar, her birinin bir yardımcısı, evde çalışan kadını var mıydı? Kimse onlara "Aman kızım sen hamilesin yorulma, elini hiçbir işe sürme," dedi mi acaba? Hiç sanmıyorum... Açıkcası elini sıcak sudan soğuk suya dokundurmayan bazı günümüz annelerinin kazancının ne olduğunu merak ediyorum. Tamam, hamileliğin basit bir durum olmadığı ve bu sürede kendimizi birçok şeyden sakınmamız gerektiği bir gerçek ama bunun yalnızca bizim başımıza gelmediğini de hatırlamak gerekiyor galiba. Yani diyeceğim o ki, öyle iki eğilip bükülmeyle kimseye bir şey olmuyor. Bebeğiniz içerde öyle sağlam ve güzel bir yerde duruyor ki, kendi kendini çok iyi koruyor. Nitekim bunu hafta içinde gittiğim muayenede gördüm. Ben "Oram buram tutuldu," diye yakınırken, bizimki keyfi yerinde oturuyordu minik odasında... Olan bir tek bana olmuştu, o ise büyümüş, akciğerlerinde hava kesecikleri oluşmuş, beyni hızla gelişmeye devam ediyordu. Hatta öyle ki 26 haftalık bebekler dokunmaya beyin dalgaları ile cevap bile veriyormuş. Ayrıca karnınıza kuvvetli bir ışık kaynağı dayadığınızda, bebeğiniz kafasını o yöne çeviriyormuş... Artık pek çok şeye duyarlı, neredeyse küçük bir insan yani. Bugünden itibaren 27. hafta için gün sayacağız. "Eğer rahim içine bir kamera yerleştirmek ya da direkt olarak gözlemek mümkün olabilseydi, bebeğinizin gözlerini görebilirdiniz. Çünkü göz rengi artık belli ve size göz bile kırpabilir," diyor uzmanlar. Sese verdiği tepkiler de iyice artıyormuş. Bu arada anne adaylarına da bu haftadan itibaren daha rahat edebilmek için yatarken yastık sayısını artırmasını öneriyorlar. Hatta kolayca uykuya dalabilmek için yarım saatlik gece yürüyüşlerinin de çok faydası varmış. E, bu tür tavsiyeler başladığına göre hamileliğin kaçınılmaz gerçeği; 'uykusuz geceler'e de az kaldı demektir... Hepimize kolay gelsin!
Yayın tarihi: 1 Mart 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/01/ct/haber,D687A231E8D84516961F338AADBC45C3.html
Tüm hakları saklıdır.