Şuraya geldik, efendi efendi çalışıyoruz, kendi işimize bakıyoruz, ille fiştekleyecekler...
Peki. Aldım, kabul ettim. Futbolda
"iç transfer" oluyor da, gazetede "
iç polemik" neden olmasın? Ama buna içerik de katalım ki okuyucu yararlansın.
Sevgili Hıncal ağabey beni ve Emre'yi
"Atatürk düşmanı" olmakla suçlamış, hani "
darbe marbe yaparsanız bu herifleri de içeri almayı unutmayın" demeye getirmişti... (Unutmadan, sevgili Emre, Meliha, Mahmut, Yavuz ağabey, hoşbulduk!)
Şimdi de
"söv" diyor,
"durmadan söv, ondan zevk alıyorsun" ... Daha dün bir bugün iki, ağzımızı açmadan, selamünaleyküm demeden...
Hıncal ağabey kendini hâlâ yirmi yıl öncesinin dergi yöneticisi sandığından, oturduğu yerden diğer gazetecileri ve gazeteleri idare etmeye bayılır.
"Ertuğrul'a müdürlük vermeyin, yalnızca yazı yazsın" diyerek Hürriyet'i yönlendirmeye kalkmıştı, bana da tutturdu
"gez gör ve yaz" diye... Bu yaştan sonra bize muhabirlik ettirecek. Polise ve adliyeye de bakayım mı? Atyarışları da ilginçtir.
Sanki hiç gezmedik, hiç görmedik ve hiç yazmadık da... Ama gezmekten
"geceyarıları barlarda sazanlık etmeyi" anlıyorsan, ben o işleri bıraktım. Yaşım geçti. Senin de çoktan geçti ama farkında değilsin.
Bunlar işin hoşluk yanları. Gülüp geçerim. Çünkü bana haksızlık etse de onu severim.
Fakat sergilediği ciddi bir saçmalık var, altının çizilmesi gerekiyor:
Mehmet Barlas ve bendenizden sözederken
"onlar demokrat, ben cumhuriyetçiyim" demiş!
Bu saçmalık, geçen yıl, özellikle seçim öncesi, birçok budala tarafından papağan gibi yinelenmekteydi... (Söv dedin, aha sövdüm.) Sen bu budalalar kervanına katılacak adam değilsin ağabey, ayıp oluyor!
Soruyorlardı, eee, söyle bakalım, demokrat mısın cumhuriyetçi mi? Yani, oyunu AKP'ye mi vereceksin, yoksa CHP-MHP koalisyonu mu istiyorsun?
Elmalarla armutları karıştırmayalım ve de karşılaştırmayalım. Hem demokrat hem cumhuriyetçi bal gibi olunur, ki biz onlardanız.
Demokrat olmadan cumhuriyetçi, haa, bak o daha da bal gibi olunur: Adolf Hitler de cumhuriyetçiydi, seçimle geldi, intihar ederek gitti. Stalin hiçbir zaman çarı tahta geçirmeye kalkmadı. Beri yandan... Bir Churchill... Asla cumhuriyetçi olmadı! 1945 seçimlerinde yenilince istifasını "krala" verdi bıraktı.
Devlet başkanlığının
"veraset yoluyla intikal etmediği" her rejim bir cumhuriyettir, Saddam Hüseyin de cumhuriyetçiydi.
Bugün İspanya, Hollanda, İsveç, Norveç, Danimarka, cumhuriyet olmayan demokrasilerdir. İran, demokrat olmayan cumhuriyettir. Suudi Arabistan ne demokrasidir ne de cumhuriyet. Amerika Birleşik Devletleri, hem demokrasidir hem cumhuriyet.
Bunları bilmek için de ille Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirmek gerekmez ama, sen kız peşinde koşmaktan herhalde o derse de girmemişsin!
"Ben demokrat değilim" diyorsan, keyfin bilir. Kazık kadar adamsın, karışacak değiliz.
Ama bizim cumhuriyetçi olmadığımız çamurunu sakın üzerimize yapıştırma. Bu ülkede, kalıyor, çünkü.
Şimdi ben de sana
"faşist" desem... Ki, diyen de çok...
Yok canım, öyle çocukları sabun yapan cinsinden değil,
"light" faşist, yağsız yoğurt ya da şekersiz gazoz gibi... Faşistin laga luga cinsi...
Aaah ah, keşke her faşist de senin gibi olsaydı Hıncal ağabey...
Not: Geyiği uzatma, işim gücüm var, senin gibi yarım sayfa yerim de yok. Bak bugünkü yazı piç oldu gitti.
Yayın tarihi: 27 Şubat 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/27//ardic.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.