Türkiye'nin yakın tarihine ışık tutan iki gazeteci-belgeselciyi kutluyorum.
İki belgeselcinin ortak bir özelliği var. İkisi de yazdıkları dönemin olaylarını insan öyküleriyle anlatıyor. Her ikisi de çok duyarlı ve naif. İkisi de meslektaşım...
Gazetecilere güvenilmediği, medyanın her geçen gün güven yitirdiği bir dönemde onlar üretmeye devam ediyor. Umutsuz olan genç kuşak gazetecilere bu duruşlarıyla farklı bir model sunuyor ve
"İşleyen demir pas tutmaz!" mesajını gönderiyorlar.
Pek çok yazarın, 'popüler' olma, siyasetçilere yakın durma adına objektif olmayı beceremediği ve kamuoyu tarafından 'bukalemun' diye yorumlandığı bir dönemde bu iki belgeselcinin duruşunu önemsiyorum.
İşte
Can Dündar . Ölümünün 12. yılında yaşadığı her günü yazıya döken rahmetli Vehbi Koç'un yazılmamış anılarından oluşan bir kitap hazırlamış.
Kitabın adı,
"Özel Arşivinden Belgeler ve Anılarıyla Vehbi Koç." Hatırlatalım.
Kitabın ilk cildi 2006'da
Doğan Yayınları'ndan çıktı.
Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkacak ikinci ciltte ise,
1961-1976 dönemine ilişkin yazışma notları yer alıyor. 1970'ler ABD'nin Vietnam Savaşı nedeniyle içe kapandığı, ABD ekonomisinin büzüştüğü ve dünyada dengelerin değiştiği ilginç bir dönem.
Vehbi Koç'un o döneme ilişkin kanaat önderi dediğimiz asker, siyasetçi, devlet ricali ve diplomatlarla yaptığı görüşmelerin yakın siyasi tarihimize ışık tutacağını biliyorum.
Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Semahat Arsel ve Koç ailesi, aynı döneme ilişkin notlardan ve fotoğraflardan oluşan bir sergi hazırlatmış.
Vehbi Koç, "Bir Yüzyılın Hikâyesi" adıyla Rahmi M. Koç Müzesi'nde açılan sergiyi
Can Dündar,
Doç. Dr. Ayşen Savaş ve
Doç. Dr. Güven Sargın ile birlikte hazırlamış.
Bugünkü Tüm Yazıları
'Bir yüzyılın hikâyesi...'
Yayın tarihi: 26 Şubat 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/26//okur.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.