Clinton ailesi 'Oval Ofis'e dönerse, eski anılar canlanır mı? Canlanırsa, Bill Clinton'ı zaptetmek mümkün olur mu? ABD seçimlerini bir de ilişki guguğu olarak yorumlayalım ve ufkumuz genişlesin..
Clinton ailesinin ikinci Oval Ofis dönemi başlayacak mı? Şimdi dünya kamuoyunda olduğu kadar Türkiye kamuoyunda da bu konuda heyecanlı bir bekleyiş yaşanıyor. Tabii dünyadaki bekleyiş, bizim cevval milletimizin bekleyişine ne kadar benziyor olabilir, bu konuda kesin bir tahminim yok. Ama bizim esas olarak işin 'siyasi' tarafından ziyade 'cinsi' yönünü merak ederekten bir sabırsızlanma yaşadığımızdan eminim. Evet efendim, malumunuz, eski sempatik ABD başkanı, halka sempatik görünmek için kolları sıvayıp saksofon bile çalan Bill Clinton'ın kıymetli eşi ve Demokrat Parti New York senatörü Hillary Clinton, ABD'de ilk kadın başkan olarak koltuğa oturacak mı, şimdi bu konuşuluyor. Cumhuriyetçi Parti adayını kesinleştirdi, Arizona senatörü John McCain başkanlık yarışına Bush'un varisi olarak giriyor. Ha Texas, ha Arizona diyorum. Neyse... Ama Demokrat Parti içinde işler karışık. Bayan Clinton ile kıyasıya bir rekabet içindeki Illinois senatörü Barack Obama da ilk siyah başkan olmaya niyetli. ABD'de '"Kadın mı, siyah mı?" ikilemi etrafında dönen bu tartışma, bizde, "Hillary seçilirse Bill baba ne yapar, rahat durur mu, ortamlara akar mı?" kıvamına girdi bile... Malum, Bill Clinton'ın başkanlık döneminde bir Monica olayımız vardı ki dünya üzerinde Amerika'dan daha fazla geyiği Türkiye'de dönmüştü; Bill Clinton şimdi bir 'first-lord' olarak 'Oval Ofis'e geri döndüğü takdirde, efsane canlanır mı diye merak ediyoruz hepimiz. Bakın buraya yazıyorum; eğer Bayan Clinton'ın başkan adayı olması kesinleşirse, eski defterler açılacak, ayıptır söylemesi her yanımız Bill Clinton olacak, bizi Adli Tıp bile temizleyemeyecektir. Televizyon kanalları arşiv görüntülerini şimdiden çıkarmaya ve geyik serüvenine başlamaya hazırlanmıyorsa, ben de bir şey bilmiyorum değerli okurlar. Yani kasım ayında yapılacak ABD seçimlerinin bizim hayatımızda renkli bir süreç haline gelmesi, Hillary'nin seçimlere Demokrat Parti adayı olarak katılmasına bağlıdır. Hele bir de seçilirse, tadından yenmez!
MESUT AİLE TABLOSU
Tabii şimdi ben bir İlhan Uçkan gibi ilişki gurusu ya da bir ilişki guguğu ya da bir ilişki tavuğu değilim. Vizyonum sınırlı. Ne var ki, bu seçim müsameresinde tuhaf giden bazı şeyler olduğunu anlayacak kadar da bir guguk sezgim var. Clinton ailesi topluca "Biz mesut bir aileyiz," tablosu çizmek zorunda ya, Amerikan toplumunun ve dolayısıyla seçmeninin sağlıklı aile görüntüsü talebine binaen, ben hem Hillary Clinton'ın hem de tabii Bill üstadın bu süreçte müthiş bir azap yaşamakta olduğuna eminim. Hillary Hanım'ın yaklaşık 15 yıllık kariyer planı önceden detayıyla belirlendiği için, Monica skandalıyla ayyuka çıkan acayip vaziyetlerin aile bütünlüğünü bozmasına izin verilemezdi. Neticede ABD, Fransa'ya benzemiyordu. (Clinton'ın, manken sevgilisiyle plajlarda turlayan Sarkozy'ye imrenerek baktığına, adım gibi eminim.) Clinton çifti, birbirlerine nefretle baktıklarını anlayan az sayıda göze rağmen, her seçim müsameresinde ya da ne bileyim işte konuşmasında, toplantısında, mitinginde, yine birbirlerini nefretle öpmek zorunda kalıyordu. Ya, ne acı bir durum değil mi? Ve bu nasıl bir ihtirastır? Sırf ilk kadın ABD başkanı olup, tarihe geçeceğim diye, oval ve hatta dikdörtgen, kare, üçgen, artık hangi geometrik şekli bulduysa o ofislerde giriştiği purolu fantazilerle tüm galaksiye reklam olmuş kocana, sevgi dolu bakışlar fırlatıp, mutlu beraberlik tablosu çizmek zorundasın. Bu türden manzaralar karşısında, pire için yorgan yakan ve zampara kocalarından acayip intikamlar alan kadınlara bile takdirle yaklaşıyorum, ne yalan söyleyeyim. Hillary Clinton, bir kadının formalite icabı bir hayat geçirebileceğini mükemmelen kanıtlıyor. İtiraz edip Bill ustanın da bu formalite icabı hayata ortak olduğunu, dolayısıyla karşılıklı bir durumdan bahsedilmesi gerektiğini öne süreceksiniz. Fakat burada 'maestro' Bill'in ancak dolaylı bir mağdurluk yaşadığını, 'Başkan' devlet meselelerine daldığı ölçüde sıkı bir sondaj çalışmasına başlayarak, ofislerden ofis beğeneceğini söyleyebilirim. Hatta şu seçim kampanyası sürecinde bir hadise patlar mı diye, içim içime sığmadan bekleşmekteyim. Hani seçim kampanyasına katılan genç gönüllülerden birini sıkıştırırken yakalansa falan, müthiş olmaz mı? Esas tarihe geçecek başkanlık seçimi vakası bu olurdu bence... Galiba deliyim ve eski efsanelere inanıyorum, ama kendisine seçim süreci boyunca şap yediriliyor olabileceği ihtimalini bile ciddi ciddi düşünüyorum. Tabii gönül isterdi ki, Bill Clinton hiç böyle tatsız şeylere maruz kalmadan mutlu olsun, saksofonundan seçim kampanyalarına değil, ruhlara hitap eden nağmeler yükselsin... Hillary Hanım da daha fazla çekmesin... Ama hayat başka türlü akıyor...
Yayın tarihi: 16 Şubat 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/16/ct/haber,3EFC48B8514B4997ABAFCDFAE2D00B70.html
Tüm hakları saklıdır.