Büyüyorum, giderek büyüyorum... Demişlerdi de pek ciddiye almamıştım ama asıl olay altıncı aydan sonra başlıyormuş meğer. Bir hafta içinde karnım öyle büyüdü ki... İki hafta öncesine kadar insanlar fark etmiyordu bile hamile olduğumu. Hatta otobüste bana yer vermiyorlar diye öyle bozuluyordum ki, özellikle montumun fermuarını açıp karnımı göstermeye çalışıyordum ama kimse kıpırdamıyordu! "Duyarsızlar," diye de kızıyordum içimden, "Siz yer vermeseniz de ben taş gibiyim, yerinize ihtiyacım yok!" Ama geçen gün nüfus dairesindeki memure, "Doğum ne zaman? Bebeğinizin nüfus cüzdanını da çıkarmak için bana gelin, tamam mı?" diye tatlı tatlı konuşunca mutlu oldum. Yaşasın, artık farkımızdalar! Kendim için bir şey istiyorsam ne olayım, ama bebeğime özen göstersinler istiyorum. Tabii yavaş yavaş değişiyor bu durum ve gördüğüm o ki biz hamileleri seviyoruz, yani millet olarak... Son bir haftadır nasıl da ilgi görüyorum etrafımdaki insanlardan, sokakta bile. Dün akşam elimde birkaç koli (ev taşıyoruz da) taksi bekliyorum, yanımda bekleyen genç bir kadın sırasını bana verdiği gibi, bir de taksinin kapısını açıp binmeme yardım etmez mi! Gözlerim doldu, nasıl teşekkür edeceğimi bilemedim. Bu arada, bendeki değişiklik sadece karın büyümesiyle sınırlı değil tabii. İyiden iyiye hassaslaşmaya başladığımı da itiraf edeyim. Mutlu bir çift, genç bir anne ve bebeği ya da restoranda işini gözleri parlayarak yapan bir garson, hiç fark etmiyor. Gördüğüm her iyi manzara, içimde bir şeyleri kabartıyor ve anında bir göz dolması... Tuhaf tabii, inanması bana da güç geliyor ama oluyor işte! Bir de artık kendini iyice belli eden, sabah akşam içinizde balık gibi oradan oraya kıvrılan bebeğinizin varlığını hissettikçe kimyanız değişiyor. Artık kendinizden çok, onu dinlemeye başlıyorsunuz. Geçenlerde başıma ne geldi, inanmayacaksınız... Kendimi fazla yorduğum ve doğru dürüst bir şeyler yiyemediğim bir günün sonunda, yatmaya hazırlanıyorum... O sırada epeydir içimde bir kıpırtı hissetmediğimi fark ettim. Yatağa uzandım ve beklemeye başladım. Ne gelen var, ne giden... Sağa dönüyorum olmuyor, sola dönüyorum olmuyor... "İşte," dedim "Kendine dikkat etmezsen olacağı buydu!" Birden nasıl ağlamaya başladım, anlatamam. Eşim içerden koştu, ben "Hiç sesi çıkmıyor, ya bir şey olduysa!" diye hıçkırıyorum... O, yüzünde hiç beklemediğim bir gülümseme, "Sen artık gerçekten hamilesin!" dedi sadece ve sonra beni kötü bir şey olmadığına ikna etti. Tabii aslında o ikna etmedi, içerden bana tekmelerle haber geldi!
BEDENİM ELDEN GİDİYOR
Neyse ki bunlar gelip geçici evhamlar ama bu aralar sizi bekleyen başka gerçekler var. Mesela yürürken kasılabilen bacağınız, yatakta şöyle bir gerineyim derken baldırınıza giren kramplar ve de en vahimi karnınızda beliren çatlaklar... Bunların hepsi de ufaklığın hızla büyümesi ve işgal ettiği alanı genişlitmesiyle ilgili aslında. E, artık bedeninizin hükümdarı o. İstediği gibi dolaşır, istediği gibi yayılır, siz de biraz sıkışıverin! Sıkışmasına sıkışıyorsunuz da sonradan sizi yine başbaşa bırakacağı vücudunuza da pek zarar gelmesin istiyorsunuz... Hani karnınız fazla gerilmese, hiç çatlağınız olmasa fena mı? Maalesef çatlaklar hamile kadınların yüzde 50'sinin kaderi. Ama yeni çıkan ürünler sayesinde bunları en aza indirgemek mümkün. İlk birkaç aydan sonra kendinize bir görev edinin ve her sabah, özellikle duş aldıktan sonra karın, bel, kalça ve göğüslerinize yağlı bir şey sürün. Bu eczanelerde satılan kapsül şeklindeki E vitamini veya badem yağı bile olabilir. Zaten uzmanlar bol E vitamini içeren, derinizi uzun süre nemli tutup besleyecek ürünler öneriyor. Piyasada çeşitli kozmetik markalarına ait yağ ve jeller de var. Ben daha önce bu ürünleri kullanan arkadaşlarımın tavsiyesiyle hareket ettim ve şimdi satın aldığım bir yağı her sabah üşenmeden vücuduma sürüyorum. Bu arada bacak ve kolları da ihmal etmemek lazım. Çünkü hamilelikte daha çok sıvıya ihtiyacınız olduğundan, cildiniz çabuk kuruyor. O bölgelere de en azından yağlı bir vücut kremi sürebilirsiniz. Eh ne de olsa kadınız, vücudumuzu elbette düşüneceğiz. Ama hepsinden öte, ben ne diyorum biliyor musunuz? Güzellik bahane, hamilelik şahane!
Yayın tarihi: 16 Şubat 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/16/ct/haber,31D5575626834CC49BABFE3415E18063.html
Tüm hakları saklıdır.