İyi 'seyir'ler!

'Ne güzel bir yolculuktur' derdi sevgili annem sinema için. Yolculuktan kastettiği; sadece 'büyülü' sinema perdesine dalıp gitmek değil de, 'sinemaya gidelim' kararının verilmesiyle başlayan tatlı heyecandan itibaren yaşananlar yani. Gişe önü bekleyişleri, fuaye sohbetleri, antraklardaki 'kutsal beyaz gazoz' ritüelleri işte. Ağabeyim, ablam ve daha yürümeyi ancak becerdiğim yaşlarımda ben de dahil ailemizin evden sinemaya gidiş macerasıyla 'yolculukta' önemli olanın sadece varılacak yer olmadığının manasını erkenden anladık nitekim. Sinema sevgisinin sanatın her dalıyla ilgili olduğunu, dolayısıyla yaşam kadrajımızı geniş tutmamız gerektiğini, beyazperdedeki resimlerin de tıpkı hayal gücümüzü coşturan kitap satırları arasındaki sınırsız gezintilerimiz gibi olasılıklar zinciriyle çoğalan bir 'seyir' macerası yarattığını sevgili annemizden duyarak büyüdük. Bunları masal gibi anlatırdı. Her filmin kendi içinde ve her bir seyirciye göre çoğalan ayrı ayrı seyr-ü sefer macerası olduğundan benim film festivallerine gidişlerim onu pek sevindirirdi. Her iki anlamda da 'seyir' yani... Yarın başlayacak 58. Berlin Film Festivali 'yolcuları'nı da, 11 günlük, uzun-kısa, yaklaşık 400 filmlik maceralar silsilesi bekliyor.