ÖNCE bir hayalet piyanoyu çalmaya başladı. Tuşlar kendi kendine inip çıkıyor ve kulaklara, Stravinski'nin o emsalsiz Bahar Ayini'nin ilk notaları yansıyordu. Sonra Fazıl Say oturdu piyanonun başına.. Hayaletle birlikte çalmaya başladı. İki el hayaletin. İki el Fazıl'ın.. Müzik de dört el için zaten..
Aslında hayalet de Fazıl.. Teknoloji buralara gelmiş. Fazıl önce dört elin ikisini çalmış. Bir nevi yarı robot piyano otomatik, kendi kendine tekrar ediyor, bu çalışı aynen. Tüm nüanslarıyla.. Fazıl daha evvelki iki el çalışına, bu defa canlı eşlik edince, dört el gerektiren melodi, ayni piyanistle seslendiriliyor.
Uzun uzun seyrettim Fazıl'ı.. Bir dansçı gibiydi piyanonun başında.. Dans ediyordu tuşlarla.. Bazen romantikleşiyordu, bazen coşarken.. Fazıl'ı seyrederken de, sahnede dans eden gençlerin şovunun büyük bölümünü kaçırdım itiraf ederim..
Oysa harikaydı gençler.. İlk yarıda onları Vivaldi'nin banttan gelen müziğiyle dans ederken izlemiş, bayılmıştım. Bu kadar şirin, bu kadar cana yakın olabilir insanlar.. Ne kadar sıcaktı Zeynep Tanbay'ın koreografisi.. Nasıl bir renk zenginliği, coşkusuydu, Hakan Yıldırım'ın kostümleri..
Açıkçası ikinci yarıdaki o hepsi siyah üniform kostümler sebep oldu benim sahneden kopup, köşedeki Fazıl'a yoğunlaşmama..
Ne var ki, gece bütünüyle enfesti.. Nasıl keyifli, nasıl mutlu ayrıldım Cemal Reşit Rey'den..
Yayın tarihi: 1 Şubat 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/01//haber,4603AC64DA4B4B56BF05B713C96C781B.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.