kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Ocak 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Tecelli'den Abuzittin'e mektuplar

Abuzittincim,
Bu haftaki mektubuma, 1968'de yeniden yayınlanmış bir kitabın 62'nci sayfasını nakletmekle başlıyorum. Sıkılmaz, sonuna kadar okursan sevinirim.
Kitabın adı: Çankaya, yazarı: Falih Rıfkı Atay .. Sayfa 62 ;
"... Mustafa Kemal 1910'da bir ara Fransa'da Picardi manevralarına gitti.
Topçu Rıza Paşa ve Ali Fethi ile beraberdi. Her akşam harita üzerinde ertesi günkü hareketler üzerine tahminlerde bulunulurmuş. Mustafa Kemal sıkılgan mizaçlı idi. İyice açılıp konuşabilmesi için bu sıkılganlığı giderecek kadar sinirlenmeli, ya bir görev heyecanı doğmalı yahut içki ile silkinmeli idi. Fransızcası da serbestçe konuşabilecek kadar kuvvetli olmamıştı. Mustafa Kemal, kalpaklı Osmanlı subaylarını kendilerinden bile saymayan, parlak üniformalı, iddialı ve gururlu yabancılara biraz ürkerek yaklaşmış, yavaş yavaş farkına varmış ki birçokları hayli basittir. İtici ve uzaklaştırıcı dekorun altındaki zaafı sezince kendine cesaret geldi. Bir defasında arka arkaya iki üç konyak içerek haritaya yaklaştı. Biraz kendi biraz arkadaş yardımı ile ertesi günkü hareketler üzerine tahminlerini söyledi ve hareketleri takip etmek için en iyi yerin onlar tarafından seçilen yer olmadığını ileri sürdü. Yukardan şöyle bakıştılar ve dağıldılar. Ertesi gün Mustafa Kemal hak kazandı. Sofrada yanına bir miralay düştü. Bir aralık ona dedi ki:
- Dün akşam sizin dediğiniz herkesinkinden doğru idi fakat...
Bir şey söylemekle söylememek arasında duraklama geçirdikten sonra Mustafa Kemal'in başını göstererek:
"Ne diye bu tuhaf başlığı giyersiniz, başınızda bu oldukça kafanıza kimse itibar etmez. der."
Evet, Falih Rıfkı Çankaya'da böyle yazmış.
Bu gerçek bi olay ve bana göre yabancı miralayın söyledikleri çok düşündürücü.. Hele bugünkü ortamda!
Şimdi üniversiteli kızlarımıza türban yasağı kalkacak.. Sonra liseliler daha sonra ilkokuldakiler, hatta hatta anaokullarında bile türbanlılar olacak.. Bu halka halka daha da yayılacak. 80 yılda, başı fesli, pala bıyıklı, belindeki kuşakta bıçak Türk imajını güç bela silebilmişken, bunun yerini tesettürlü, türbanlı hanımlar alacak. Türkiye'nin imajını uygar dünyanın gözünde sıfırlayacağız. Zaten Batı basınında first leydilerin kıyafetleriyle ilgili iğneleyici yazılar çıkmaya başladı. "Örtünüp kendini göstermek istemiyorsan orada (Cafe Milano) işin ne?" Adam, "Bu kafayla, Urfalı Hakkı Baba neyine yetmez ki?" demek istiyor anlaşılan.
Bu türban faciasına Cüneyt abimizin ani vefatının burukluğu da eklenince anlaşıldı ki 2008 ve ondan sonrakiler çok tatsız yıllar olacak.
Gene de münasip yerlerinden öpim Abuzittincim.
Kardeşin Güneş.