kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 26 Ocak 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

İlişki gurultusu

Sami TOSUN
05.01.2008
Efendim, eskiden siyasi partiler bölünür, onlar arasındaki tartışmalar ilgi çekerdi, şimdi magazin âlemi bölünüyor, bizzat magazin üretenler arasındaki -tartışma diyemeyeceğim- kapışmalar müptelalık yaratıyor. Misal, meşhur magazin yapımcısı Can Tanrıyar'ın yıllardır evlenme vaadini daim tuttuğu fakat muhtemelen yaş haddinden evlenemez hale gelip yırtmaya çalıştığı münasebeti Petek Dinçöz, artık her bakımdan Seda Sayan'a saldırırken, Sayın Sayan da bu salvolara gerek aleni, gerek imalı cevaplar vermekten geri durmuyor. Tabii bu işler, aynı zamanda bilmem kaç milyon dolarlık sabah pastasının kreması. Açıklamalar, o kremalar burunlarına falan bulaşmış vaziyette yapılacak neredeyse... Can Tanrıyar'ın Uçankuş ekibi ayrı bir vaka olarak incelenmek zorunda. Yani, Seren Serengil, İlhan Uçkan, Erol Köse ve maneviyat insanı Bekir Hazar'dan oluşan bu geri dörtlü mü desem, döper mi desem -iki papaz, iki dam- bilemediğim ekip, her hafta insanları ekran başında inletiyor. Aralarında bir tek bizim kupa kızı Sevim yok. Tabiri caiz ise, tam manasıyla Sevim'siz bir ekip. Şu İlhan Uçkan, Allah sizi inandırsın, rüyalarıma tavuk kılığında giriyor. "Ne tavuğu?!" diye soracaksınız haklı olarak, ben de bilemiyorum cinsini. Fakat, boynuna her daim taktığı o tüyler ve yanaklarının sıkıştırdığı ağız-burun kombinasyonunun aldığı gagasal şekil, düş âleminin sürreal doğasıyla da birleşip, benim son yıllarda gördüğüm en acayip rüya tavuğunu oluşturuyor. Malumunuz, bu hanım her programda kendisini 'ilişki gurusu' olarak ilan ediyor. Özellikle de Hülya Avşar ilişki denizine ciddi bir takıntısı olduğu görülüyor. Yani, Hülya Hanım'a hiçbir özel sempati beslemeyen, tersine hakkında yeteri kadar antipati sahibi olan ben bile, rüyalarımı kümese çeviren bu hanım karşısında, Hülya Avşar'a ayrı bir muhabbet duymaya başladım. Geçen hafta laf arasında Hülya Avşar'ı kıskandığı yönünde gelen bir dokundurmaya, "Nesini kıskanayım ayol?!" diye, hiç düşünmeden laf yetiştirmeye çalışıyordu ki, Allah'tan bir çeşit ilişki gurultusu gibi arada kaynadı gitti. Objektif düşünebilen her zihin, İlhan Hanım'ın, tarihsel misyonunu tamamlamış olan mevcut Hülya Avşar'ı bile, her bakımdan kıskanması gerektiğine kolayca hükmedebilir.

AHLAK ÇELİŞKİSİ
Aslına bakarsanız, ben İlhan Uçkan'ın bir 'ilişki gurusu' olduğuna sadece tek koşulla inanabilirim. O da, gelecek yılbaşı gecesinde, bir yılbaşı hindisi kılığına girerek, Taksim Meydanı'ndaki ilişki girişimlerini engelleyebilmesi koşuludur. Bu durumda kendisine takdirlerimi iletmeyi seve seve kabul edeceğimi, hatta talep ederse, boynuna taktığı o tüylü şeyi, tavuk suyunda pişirilmek kaydıyla, yiyebileceğimi de söyleyebilirim. Bu arada, hazır konu açılmışken size sevinçli bir haber vereyim, AB mevzuatına uyumlu olarak hazırlanan Türk Vatandaşlığı Kanun Tasarısı'nda, Türk vatandaşı olmak isteyen yabancılarda 'iyi ahlak' şartı aranıyormuş. Taksim'den yılbaşı görüntüleri eşliğinde, vatandaşlarımızdan uygulamalı 'iyi ahlak' dersleri verilmesinin gayet yerinde olacağı kanaatindeyim... Konu da dağıldı tabii, diyeceksiniz ki, "Magazin cephesinin karşı kanadı nerede?" Efendim, şimdi bu iş kanallar ve kanaletler üzerinden yürüdüğü için, geniş bir cepheden söz etmek mümkündür. Seda Sayan-İbrahim Tatlıses ittifakı, malum, Seda Hanım'ın eski münasebeti Nihat Doğan'ın İbrahim Bey'e ruhsal diz çöktürme girişimlerine yol açmış; Seda-İbo ikilisi birlikte yeni projelere yelken basarken, Nihat Doğan'ın da Can Tanrıyar tarafından hazırlanan Pazar Keyfi'ni, mümkün olan en acayip hallere girerek sunmasını beraberinde getirmişti. Aslında Nihat Doğan, iyi incelendiği takdirde, başlı başına bir fenomendir. Babasının mezarı başına kameralar eşliğinde giderek, mezarlıktan albüm tanıtımı yapan ilk Türk büyüğü olmuştur. Gelecek kuşakların kendisini daha iyi anlayacağından emin olduğumu belirtmek isterim. Bu arada, daha neler belirtmek isterim de, 'yeni gelin sendromu' denen bir hastalığa kapıldım. Biliyorum, biraz tuhaf bir durum...