Ertuğrul Özkök'ün geçen günkü (13 Ocak 2008) köşesinde 'Bir kadından ötekine' başlıklı yazısını okuyunca; aklıma geçen sene aynı tarihte çıkan 'Cameron Diaz'ı terk edebilir misiniz?' başlıklı yazısı geldi. Özkök, yazısında süperstar popçu Justin Timberlake'in geçtiğimiz yıl Cameron Diaz'dan ayrılmasından bahsederek "Bazı erkekler her bakımdan şanslıdır, bazıları da her bakımdan şanssızdır. Hayatlarında bir kere bile Cameron Diaz'ı terk etme fırsatına sahip olamazlar. Tabii Cameron Diaz'la birlikte olma şansına sahip olabilmişlerse" diyor. Bu yazıyı okuyunca şunu düşünmeden edemedim: Eğer Cameron Diaz gibi bir kadınla beraber olmak şanssa, neden bu şansa sahip erkekler uzun vadeli mutluluğu yakalayamıyorlar ve şanslarını(!) ellerinin tersi ile itiyorlar? Mesela Owen Wilson; Hollywood'un yakışıklı, ince yüzlü, centilmen ve en popüler erkeklerinden biri. Playboy Mansion'un müdavimi olup da; Kate Hudson dahil, dünyanın en güzel kadınları ile beraber olabiliyorken neden hayatın anlamsız olduğunu söyleyerek intihara teşebbüs etti?
GARİP BİR PARADOKS!
Örnekleri çoğaltabiliriz... Hugh Grant, dünya güzeli Elizabeth Hurley'i
(hoş fotoşopsuz halini, geçen yaz Alaçatı'da görenlerden duyduk) sokakta bulduğu bir fahişe ile aldattı. Jude Law; evlerindeki bakıcı ile yattığı için dünyanın en güzel kadınlarından biri ve stil ikonu Sienna Miller ile ilişkisi bitti. Bizim memlekete gelince; Kaya Çilingiroğlu'nun Türkiye'nin en güzel kadınlarından Hülya Avşar'ı aldatması ve ondan çok daha silik birisi ile beraberliği tercih etmesi de bir örnek. Demek istediğim, garip bir paradoks! Bazı erkeklerin kedinin ciğere bakar gibi hayalini kurduğu ve ulaşmayı imkansız bulduğu kadınlar, bu kadınlara sahip erkekler için fazla önem taşımıyor.
ŞAHIS DEĞİL EŞYA GİBİ
Aslında Hollywood çiftlerinin 'yüksek profil' ilişkilerinin, bazı sıradan ilişkilerden pek farkı yok. Mesela Brad ve Angelina... Her ne kadar amaçları birleşmiş bir çift bile olsalar, ilişkileri en başta çoğunluk tarafından şöyle yorumlandı: Erkek güzel bir kadınla evlidir. Sonra başka güzel bir kadınla birlikte çalışmaya başlar ve ikinci güzel kadının tuzağına düşer. İlk kadın da çaresizlikten Vincent Vaughn'a yapışır. Yani bazı erkekler evli bile olsalar ayartılmaya müsaittirler. Keşfedilmeye hazır gözlere, ellere ve dudaklara fırsat verirler. Aynen sıradan hayatlarda olduğu gibi... Cameron Diaz gibi aslında günlük halleriyle averaj görüntüleri olan ünlü kadınlar; bazı erkeklerin gözünde bir şahıs olarak değil, şöhret ve gücün temsilcisi bir mal ya da eşya olarak algılanıyor. Güzel ve de ünlü bir kadın tarafından arzulanacak kadar güçlü olduklarını göstermek isteyen erkekler.... Hollywood romantizmi aslında hayal edilen mükemmel ilişkiden çok farklı. Bu tip aşk hikayelerinin başlangıcı çok sıradan. İkili bir partide veya film çekiminde karşılaşıyor. Erkek kadının erkekler üzerindeki, kadın da erkeğin kadınlar üzerindeki cazibesinden etkileniyor. Beraber oluyorlar, ilişkilerini deklare ediyorlar, aradan biraz zaman geçince 'nanny'nin
(dadı) ortaya çıkması ile ayrılıyorlar. Yani bu tip ilişkiler çabuk eskiyor.
HOLLYWOOD DEĞİL Mİ?
Bazıları ise uzun süreli ve sadakatin olduğu ilişkilerini, karşılıklı çaba ile ve de başarıyla, magazinden uzak sürdürebiliyor.
(Bakınız: Tom Hanks ve Rita Wilson) Yine sıradan hayatlardaki pek çok çiftin, ilişkilerini beslemek için gösterdiği çaba gibi! Bu arada Justin Timberlake'e gelince; her konserinde iç çamaşırlarını sahneye atan genç kızlara rağmen, gerçekten ne yaptığı ile kim olduğunu ayırabilen sayılı süperstardan biri. Kendi deyimiyle de sıradan bir günlük hayatı var. Bildiğim kadarıyla Cameron Diaz'dan sonra Scarlett Johannson'a değil, Jessica Biel'e geçti. Johannson ile sadece dedikodulara yol açan bir klip çekmişti. Ama ne fark eder ki? Sonuçta Hollywood değil mi bu? Bugün biri, yarın öteki!
Yayın tarihi: 19 Ocak 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/19/gny/haber,A5867244CB42420C900A6785588883E8.html
Tüm hakları saklıdır.