Siyasette "racon" meselesi

3 büyük" olmak kolay değildir. 3 büyüğün "forması" daha havalıdır, "maçta giydiği ayakkabı" daha fiyakalı. 3 büyük, deplasmanda "5 yıldızlı otelde" kalır.
3 büyük, maç günü stada "son model ve en lüks otobüsle" gider.

Futbolda böyle de siyasette farklı mı? "Büyük parti olmak", kongreyi Ankara'nın "en büyük salonunda" yapmayı gerektirir. Binlerce kişi
"salonun içinde, alt alta üst üste." Binlerce kişi "salonun dışında."

1964'te, Demirel'in Adalet Parti Genel Başkanlığı'na seçildiği "büyük kongre", Ankara'nın "en büyük salonunda" toplanmıştı:
"Büyük Sinema'da."

Daha sonra Selim Sırrı Tarcan Spor Salonu yapıldı.
1972'de "İnönü'nün çekilip, Bülent Ecevit'in CHP Genel Başkanlığı'na seçildiği" kongre "Ankara'nın en büyük salonunda" oldu:
"Selim Sırrı Tarcan'da."

Sonra Atatürk Spor Salonu yapıldı. "Büyük partiler" artık orada kongre yapmaya başladılar.
Demirel, Ecevit, Erbakan, Türkeş, Atatürk Spor Salonu'nda fırtınalar estirdiler.
Ve Turgut Özal da. Hani Özal'a ateş edilen bir kongre vardı ya, aynı salondaydı.

Sonraları Ankara'ya "Atatürk Spor Salonu'ndan büyük" 2 salon daha yapıldı:
1. Esenboğa'daki, TürkMetal Sendikası'nın salonu.
2. ASKİ'nin spor salonu.
"Büyük partiler" artık "büyük kongrelerini" bu iki "büyük salonda" yapmaya başladılar. Zira "moda artık bu salonlar."

CHP, CHP olalı hiç "en büyük salon" varken, daha küçüğüne gitmemişti.
Ama "son kurultay" hariç.
CHP'nin BaykalSarıgül çekişmesine sahne olan kurultayı "Ahmet Taner Kışlalı Kapalı Spor Salonu" nda yapıldı.
Salon ne "Türk-Metal'inkiyle" kıyaslanır, ne de "ASKİ'ninkiyle." İkisinden de çok ama çok küçük.
Ya D(Y)P'nin pazar günü yaptığı kongre "hangi" salondaydı? 1970'lerde parti kongrelerinin yapıldığı" Selim Sırrı Tarcan'da.

Eğer büyüksen "karizmayı" çizdirmeyeceksin, "en büyük salona" gideceksin.
Ve o salonu da dolduracaksın.
Yeri göğü inleteceksin.
Belki "çevre biraz kirlenecek, millet biraz rahatsız olacak" ama...
Bu işlerin "raconu" böyle.