kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 2 Ocak 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Fadik Sevin Atasoy: En çok sokaktan ve insanımızdan malzeme alıyorum. Oyuncu olarak birçok şeyden beslenebilirsiniz ama oynamaya başlayınca hiçbir şey bilmeyen bir çocuk saflığında olmanız lazım.

Tek dileğim sinema sinema ve sinema!

Tiyatroda doğup, sinema aşkıyla büyüyen Fadik Sevin Atasoy, yeni yıldan tek beklentisinin sinema olduğunu söyledi: En güzel rol oynanmamış roldür. Henüz benim de o rolüm gelmedi, hâlâ açım!..
Geçtiğimiz haftalarda vizyona giren 'Zeynep'in Sekiz Günü' adlı filmle ilk kez başrole yükselen; 'Beyaz Melek', 'Döngel Kârhanesi', 'Geçerken Uğradım', 'O Şimdi Mahkum' filmlerindeki rolleriyle adından söz ettiren Fadik Sevin Atasoy, hayatındaki en büyük aşkın oyunculuk olduğunu söyledi. "Sahnede açtım gözlerimi ben, kulislerde piyano üzerinde altım değiştirilirdi" diyen Fadik Sevin; Hülya dergisinden Seval Ü. Atanur'a meslek aşkını anlattı.

İNSANLAR BENİ BESLİYOR
* Kısa dönem içinde pek çok filmde yer aldınız. Bu kadar çok rolü bir arada oynamayı, rollere adapte olmayı nasıl başardınız?
Bir yere giderken hâlâ metroya biniyorum, insanların içindeyim. Orson Welles'in "Saçlarınızın güzel olmasını istiyorsanız, onları her gün bir çocuğa dokundurun" diye bir sözü vardır. Sokakta insanların boynuma sarılıp sevgilerini göstermeleri beni adeta besliyor. Her sabah "Bir dahaki sefere onlar için daha iyi ne yapabilirim" diye düşünüyorum. Tüm bu düşüncelerle birlikte bildiğim şeyi ortaya koyup, içine de yüreğimi ekliyorum. Ne kadar iyi olduğuna onlar karar veriyorlar.

* Mahsun Kırmızıgül'ün yönettiği 'Beyaz Melek' iyi bir gişe hasılatı elde etti. Bu film için size teklif geldiğinde, hiçbir yönetmenlik deneyimi olmayan birisiyle çalışacak olmak tedirginlik yaratmadı mı?
Benim kimseye karşı bir önyargım yoktur. Söz konusu eğitimse; Mahsun da konservatuvar mezunudur. Bu projede Türk Sineması'nın duayenleriyle birlikte rol alacak olmak bile teklifi kabul etmem için büyük bir etkendir. Ama Mahsun ile tanıştıktan, onun iyi niyetini, heyecanını ve çalışma azmini gördükten sonra ne kadar doğru bir karar verdiğimi bir kez daha anladım.

* Rol aldığınız ilk dizi olan 'Sev Kardeşim'de de hiçbir oyunculuk tecrübesi olmayan türkücü Davut Güloğlu ile başrolleri paylaştınız. Bu da mı rahatsız etmedi sizi?
Hayatta kimseye karşı önyargım yoktur. Önemli olan karşımdakinin iyi bir karaktere sahip olmasıdır. Oyuncu iyi niyetli olsun yeter, kötü oynasa da affedilir. Ama o projeyi kabul etmemin asıl nedeni kiramı ödeyebilmekti. Devlet Tiyatroları'ndan istifa etmiştim ve hiçbir gelir kaynağım yoktu.

SAHNEDE DOĞDUM
* Sizi sezon başında 'Dudaktan Kalbe' isimli dizide Leyla karakterinde izledik. Ama daha sezon arası olmadan öldünüz ve rolünüz son buldu. Neden?
Benim yapımcı firma ile anlaşmam zaten 13 bölümlüktü. Çünkü önümüzdeki ay babamla Amerika'ya gidiyorum. 'Dudaktan Kalbe'de bir nevi konuk oyuncuydum...

* Biraz geçmişe dönecek olursak, görünüşte oldukça eğlenceli bir çocukluk geçirmişe benziyorsunuz. Gerçekten de bu kadar renkli mi geçti çocukluğunuz?
Sahnede açtım gözlerimi ben, kulislerde piyano üzerinde altım değiştirilir, üzerime kostümler örtülerek uyutulurdum. Kimsenin izlemesine izin verilmeyen provalarda başköşede oturup anne ve babamın oynadığı oyunları ezberlerdim. Annemin rujlarını sürer, babamın bıyıklarını takardım kimi zaman. Temsil biterdi, bu kez ben sahneye çıkar oynardım. Orası hayallerimin gerçekleştiği dünyaydı. Bu yüzden dört yaşında kendimi sahnelerde gerçek seyirci önünde buldum.

ARADIĞIM ROL GELMEDİ
* Yer aldığınız projelerde kendinizi en yakın hissettiğiniz, etkilendiğiniz ve bütünleştiğiniz karakter hangisi?
Hepsi çok içime sindi ve çok severek oynadım. Ama bence en güzel rol oynanmamış roldür. Henüz benim o rolüm de gelmedi, hâlâ açım. Her rol geldiğinde "İşte aradığım rol bu" diyorum ama rol bittiğinde de "Yoo bu o değilmiş" diyorum.

* 2007 yılı sizin için oldukça uğurluydu. 2008'e dair projeleriniz neler?
Tek dileğim sinema, sinema ve sinema! Yeni yılda 'Usta' filmi ile sinemaseverlerin karşısında olacağım. Yetkin Dikinciler ile kamera karşısına geçeceğiz. Bu kez bir evlilik hikayesini beyazperdede izleyecek seyirci. Film Eskişehir'de geçiyor. Tutkuları içinde kaybolmuş bir adamla, çocuk özlemiyle yanan karısının hikayesi anlatılıyor filmde. Bu kez de bambaşka bir karakter olarak çıkacağım sinemaseverlerin karşısına. Bu da beni heyecanlandırıyor. Yönetmenimiz ise Bahadır Karataş olacak.
Haberin fotoğrafları