Maria Kasparyan, kimsenin hayatıyla ilgili yorum yapma hakkına sahip olmadığını söylüyor ve ekliyor: "Belli olmaz, belki 60 yaşımda da bir kız çocuğu doğururum."
Yaşadıklarım çok normal asıl beni ayıplayanlar garip
İLİŞKİLİ HABERLER
Yaşadıklarım çok normal asıl beni ayıplayanlar garip
Anne olma arzusunun peşini hiç bırakmadı. Parasını biriktirdi, hayatını düzenledi, eşini ikna etti ve hayatlarında ilk kez gittikleri Kıbrıs'ta tüp bebek yöntemiyle hamile kaldı. Şen kahkahalar atan bir hamile olarak tanıştım onunla... 50 yaş anneleri ile yeni tanışan Türkiye'de, kimseden gizlenmeden, saklanmadan bir hamile olarak yaşadıklarını o günlerde SABAH'a anlattı. Onunla görüşmeyi daha sonraki yıllarda da sürdürdüm. Doğrusu 'Maria'nın kahkahalarını çocukların peşinde koşturmak susturur mu?' diye merak ediyordum. Ne mutlu ki Maria'nın geçen iki yıl içinde kahkahaları daha da arttı. İkizlerini sezaryenle dünyaya getirdi ve ertesi gün ayağa kalktı. "Geç yaşta doğum zordur," diyenlere inat, lohusa yatağını kullanmadı. Bebeklerini emzirdi, minik ikizleri avaz avaz ağlarken başlarından hiç ayrılmadı. Aradan iki yıl geçti. Arda ve Serdar iki yaşına, Maria Kasparyan 54 yaşına girdi. Şimdi iki yaşındaki çocukları "Anne, anne," diye hiç durmadan Maria'nın peşinde koşturuyorlar. İşte Maria Kasparyan'ın gözünden merak edenlere, 50 yaşında annelik...
- Anne olmak için ne kadar zaman beklediniz?
- 40 yaşımda eşim Antranik Kasparyan'la evlendim. Daha sözlüyken, onunla aile olma hayalleri kurmaya başladık. Çocuğumuz olsun istiyorduk ama geç kaldığımız aklımıza bile gelmiyordu. Bizim için hayat şartları yeni yerine oturmuştu. Sonra doktora gitmeye başladık. Anne olana kadar kaç doktor değiştirdim, kaç doktorun kapısını çaldım inanın şimdi hesap edemem. Ama tek istediğimiz buydu, 10 yıl boyunca istedik, hayal ettik... 51 yaşında hamile olduğumu öğrendim, 52'me girdiğimde doğurdum. Şimdi oğullarım iki yaşında, ben ise 54!
- Geç yaşta hamile olanların en büyük korkusu ayıplanmaktır, "Bu yaşta hiç hamile kalınır mı?" diye. Sizin de başınıza böyle bir şey geldi mi?
- Ben umursamam, benim istediğim olsun gerisi boştur. Kim ne derse desin, çok önemli olmuyor. Tereddüt bile etmedim; ayıplanmak, anne olacağım diye kınanmak benim umurumda değildi. Neden insanların hamileliği 20 yaşında yaşanacak bir durum gibi düşündüğünü hiç anlamıyorum. Bence bu tam bir sabit fikirlilik. İsteyen 20'li yaşlarında anneliği yaşasın, isteyen 50'li yaşlarında, isteyen 60'larında... Üstelik bu çok garip bir durum değil ki... Bakın eskiden de gelin kaynana birlikte doğururlardı, 'normal' kavramı herkese göre değişiyor. Bence benim yaşadıklarım çok normal ve asıl beni ayıplama eğiliminde olanlar garip.
YEŞİL ERİK DİYE TUTTURDUM
- Hamileliğiniz nasıl geçti, yaşınız ileri olduğu için sorunlar yaşadınız mı? - Hamileliğim çok rahat geçti. Yaşımla ilgili hiçbir sorun yaşamadım. Geç yaşta hamileliğin en büyük sorunlarından biri tansiyonmuş. Bunu bildiğim için sürekli ölçtürüyordum, nitekim doğuma doğru tansiyonum yükseldiği için hastaneye yattım ama orada kontrol altına alındı. Zaten birkaç gün sonra da doğum yaptım. Ve bebeklerim, 2 Mart 2006'da doğdu.
- Hamileliğiniz süresince hiç aşerdiniz mi?
- Evet aşerdim, yılbaşına doğru canım yaz meyvesi çekti ama öyle böyle değil... Nasıl istiyorum, sanki yemezsem öleceğim. 'Yeşil erik' diye tutturdum, aradık aradık bulamadık. Eşim kiraz buldu ben de onu yedim. Ama fiyatı çok yüksekti, 45 YTL filandı sanırım. Doğum süresince toplam 15 kilo aldım, doğumdan sonra da zaten ekstra bir şey yapmadan kilolarımı verdim. Kadın vücudu hangi yaşta olursa olsun, doğum yapmak üzerine programlanmış gibi sonradan kendi düzenini buluyor.
- Normal doğum yapmayı hiç düşündünüz mü?
- Ben Allah'tan bir tane istedim, o bana iki tane verdi. İkiz oldukları için de sezaryen oldular. Ertesi gün ayaktaydım. Doğumum gayet kolay geçti. Ama öyle genç kızlar gibi lohusa yatağında kafama kırmızı kurdele falan bağlamadım. Bebeklerimden biri 1 kilo 600, diğeri 2 kilo 100 gramdı. Çok küçük oldukları için kuvöze aldılar. Bu nedenle birkaç gün onları kucağıma alamadım. Sütü pompa ile çekip onlara içirdim. Ama sonra her şey normale döndü. Anne sütünü de doya doya içtiler.
- Geç yaşta anne olanlar hep bencillikle suçlanır, çocuklar büyüdüğünde artık yaşlı biri olacaklar diye. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Bebeklerim iki yaşında, mutlular ve sağlıklılar bence bu tip kuruntusu olanlara en iyi yanıtı konuşunca verecekler. Kimse benim hayatımla ilgili yorumda bulunma hakkına sahip değil. Ben istersem iki çocuk daha yaparım. Belli olmaz, belki hayat öyle gelişecek ki 60 yaşımda da kız çocuk yapacağım. Bakın bu bir aşktır, bir mutluluktur. Benim çocuk aşkımın önüne ne ayıplanmak, ne bu tür garip yorumları ciddiye almak geçemez. Tanrı bana onları verdi, kim ne diyebilir ki?
- İkiz bebeklerin peşinden koşturmak zor olmuyor mu? İkisi aynı zamanda ağlıyor, ikisi aynı zamanda acıkıyor, biri bir yere diğeri öbür tarafa çekiştiriyor, yorulmuyor musunuz?
- Doğumdan sonra gençleştiğimi hissettim ben. Birden enerjiyle yüklendim sanki, belki bana bu enerjiyi onların sevgisi verdi... Bakın her sabah 05.30'da kalkıyorum, hemen onların kahvaltılarını hazırlıyorum, 06.30 gibi kahvaltı yapıyorlar. Kahvaltımız bittikten sonra ikinci uykuya geçiyorlar. Bir saat bana kalıyor. Ben o saatte mutfağa, banyoya koşuyorum. Onlar uyanınca biraz dolaşırlar... Meyvelerini yerler. Oynarız birlikte. Sonra saat 19.30'a kadar koşturmaca ile geçiyor. Sonra 21.30 gibi artık ben de yığılıyorum... Ama sonra onları yataklarında uyurken seyrediyorum, bütün yorgunluğum anında uçup gidiyor.
ÇOCUKLARIN NESİ OLUYORSUNUZ?
- Genç olsaydınız onların bakımı daha mı kolay olurdu?
- Hayır, hiç fark etmezdi çünkü sevgi lazım, güç lazım, aşk lazım. Bende hepsi var. Bazen yetişemiyorum, arkadaşlarım geliyor yardıma ama bunun yaşla ilgisi yok. 20 yaşında olsaydım da isyan ettiğim zamanlar olurdu.
- Sokakta çocukları gezdirirken "Nesi oluyorsunuz?" diye soranlar oluyor mu?
- Türkiye burası, bizim halkımız meraklıdır sorarlar tabii... "Neyiniz oluyor, anneanne misiniz?" diye soranlara "Evet," diyorum. "Sizin çocuklarınız mı?" diye soranlar da oluyor, onlara da "Evet," diyorum. Yolunu böyle buldum. Ben sevinçliyim, mutluyum, başkasının ne dediği sadece ayrıntı.
- Çocuklarınız nasıl, mutlu mu?
- Mutlular... Tek istediğim de bu zaten. İkisi de büyüdükçe kişilikleri oturuyor. Arda; son derece uysal, güleç, sevecen ve mutlu bir bebek... Serdar; biraz ağlamayı seviyor, bıraksam devamlı ağlayacak ama mutlu ve güçlü bir çocuk. Çok yorulduğum anlar oluyor, gelip boynuma sarılıyorlar, bir de öpücük verdiler mi hayat duruyor!
GELECEKLERİ İÇİN HIRS YAPMAM
- Onların gelecekleriyle ilgili planlarınız var mı?
- Var ama meslek hayali değil benimki. Onların sağlıklı olmalarını isterim. Her şey bir yana, sağlıklı olduktan sonra tercih onların. İster okusunlar, ister okumasınlar ama mutlu olsunlar. Biz onlara anne babaları olarak destek olacağız, yardım edeceğiz o kadar. Sonra fikrim değişir mi, okula başlayınca ben de diğer anne babalar gibi hırs yapar mıyım bilemem ama şu anda "Yapmam," diyorum.
- Sizce genç bir annenin yapamayacağı neleri yapabilirsiniz?
-Ben genç anneler gibi "Aman vücudum bozulmasın. Kivi yiyeyim, çok kilo almayayım," kaygıları yaşamadım. Kendi güzelliğimi değil, bebeklerimin sağlığını düşündüm hamileyken. Ne kadar geç anne olunursa, insan o kadar olgun olur. Daha kendi hayatlarını kuramadan insanların çocukları için bir hayat kurmaları zor. Bakın geç yaşta anne olanların en son çocuklarına 'tekne kazıntısı' dendiğini biliyorum ve bu cümle beni üzüyor. Hatta öyle ağırıma gidiyor ki... Ama benim çocuklarıma vereceğim koca bir hayat tecrübem var, lütfen bunu unutmasınlar.
İLİŞKİLİ HABERLER
Yaşadıklarım çok normal asıl beni ayıplayanlar garip
Yayın tarihi: 30 Aralık 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/30/pz/haber,BE179FA3766F4474B7CACD881FAB020C.html
Tüm hakları saklıdır.