Zeytinyağı nasıl kurtulur?
Bu yıl Ayvalık'ta üçüncüsü düzenlenen 'Zeytin Hasat Günleri'nde yerel üreticilerin birbirinden güzel zeytinyağları tadıldı. Devletimiz de AB üyelerinin kendi zeytincilerine yaptığı desteğin yarısını üreticilerimize sağlarsa, kimse bizim zeytinlerimizi ve zeytinyağlarımızı tutamaz..
Efsaneye göre Havva ile birlikte yasak meyveyi yiyerek cennetten kovulan Adem, 930 yaşındayken öleceğini hisseder ve Tanrı'dan kendisini ve tüm insanlığı bağışlamasını dilemeye karar verir. Bu konuda oğlu Şit'i görevlendirir ve onu Cennet Bahçesi'ne gönderir. Bahçenin bekçiliğini yapan melek, Şit'in duası üzerine İyi-Kötü Ağacı'ndan aldığı üç tohumu ona verir ve babasını gömmeden önce tohumları onun ağzına koyması gerektiğini söyler. Adem kısa süre sonra ölür ve Tabor Dağı yakınlarındaki Hebron Vadisi'ne gömülür. Adem'in gömüldüğü yerde yeşeren üç ağaç; zeytin, sedir ve servidir. Tanrı ve insan arasındaki barış sağlanmıştır. Efsanenin devamında Nuh Peygamber, Tufan'ın şiddeti azalınca dünyada hayatın başlayıp başlamadığını öğrenmek için beyaz bir güvercin gönderir. Konmak için bir ağaç ya da kara parçası bulamayan güvercin gemiye geri döner. Nuh'un bir süre daha bekledikten sonra yeniden gönderdiği güvercin bu kez gemiye taze koparılmış bir zeytin dalıyla dönünce, Tufan'ın bitmiş olduğu anlaşılır. Bu nedenle zeytin dalı barışın simgesidir.
CUNDA'DA BİR GÜN
Bu ay içinde piyasaya çıkan Önde Zeytin Ağaçları... adlı kitaptan bu bölümleri okurken, otobüsümüz yaklaşık bir saat boyunca bir zeytin ağacı denizi içinden yol alıyordu. Yol boyu sağlı sollu, yüzlerce yıllık gövdeleri zamanın ve doğanın etkisiyle yamru yumru olmuş, yaşlı ama ürünleri her zaman genç ağaçlarıyla zeytinlikler ortasındaki Babam ve Oğlum filminin çekildiği Salih-Ali Sural Çiftliği'ne ulaştık... Ayvalık Ticaret Odası'nın bu yıl üçüncüsü düzenlenen 'Zeytin Hasat Günleri'nde kalabalık bir medya grubuyla birlikteydik. İlk kez düzenlenen Zeytinyağı ve Tarım Sergisi'nde yöre üreticilerinin birbirinden nefis zeytinyağlarını tattık, eski tarihi Vakıflar Zeytinyağı Fabrikası'nda 'Zeytinyağının Tanıtımı ve Pazarlanması' içerikli panele katıldık. Geçtiğimiz aylarda hizmete giren, Cunda'nın en yüksek tepelerinden birinde bulunan ve manzarası insanın nefesini kesen Rahmi Koç'un sponsorluğu ile eski büyükelçilerden Necdet Kent'in adına yaptırılmış kitaplığı gezdik.
SLOW FOOD'UN KATKISI
Sural Çiftliği'nde bir piknik ortamında yenen yemeği, aynı akşam Cunda'da Bay Nihat'ta yerel spesiyaliteler şöleni izledi. Ertesi gün deniz kıyısındaki Denizkestanesi Restoran'da Slow Food örgütünün Ayvalık kolu üyeleri tarafından hazırlanan, Ayvalık mutfağının örneklerinin sunulduğu sofrada da, önceki günlerde olduğu gibi, başlıca sohbet konusu zeytin ve zeytinyağı idi. Ayvalık zeytinyağı, bundan birkaç ay önce coğrafi işaret tescili almıştı. Bu düzenleme kapsamına giren ürünlerin üzerine yakında yapıştırılmaya başlanacak halogramlı etiketlerle, bu ürünlerin haksız rekabetten korunacağına aklımız kesti. Ülke çapında üreticilerin yeni kurulan Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi etrafında örgütlenmeye başladıklarını, Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Grubu adlı bir başka örgütün de hayata geçirildiğini gördük. Ayvalık Ticaret Odası ile en büyük üretici kooperatifler grubu TARİŞ arasında coğrafi işaret konusunda süre gelen anlaşmazlığın sona erdiğini, bundan böyle TARİŞ mağazalarında Ayvalık coğrafi işaret halogramı taşıyan ürünlerin de satılacağını öğrendik.
GÜVENLE YİYEBİLECEĞİZ
Bütün bu bilgiler ilk bakışta sıradan zeytinyağı tüketicisi için bir anlam taşımıyor gibi görünebilir. Ancak bu olumlu gelişmeler hepimizi ilgilendiriyor. Çok zaman yitirilmeden devlet tarafından kurulmasını umduğum Apelasyon Enstitüsü de hayata geçerse, Ayvalık ve onu yakında izleyecek diğer yörelerin coğrafi işaretleriyle ülkemizin bütün özellikli tarım ürünlerinin haksız rekabetten korunması için en önemli adım atılmış olacak. Biz tüketiciler de aldığımız ürünün kaynağına ve kalitesine güvenebileceğiz. Ayrıca bu ürünlerin yurt dışına yapılacak ihracatında da bugün karşılaşılan kalite sorunları büyük ölçüde ortadan kalkacak; hatalı ve niteliği yetersiz ürünlerimizin geri gönderilmesi ayıbından kurtulacağız.
AYVALIK LEZZETLERİ
Bundan tam bir yıl önce Slow Food dünya başkanı Carlo Petrini ülkemize gelmiş, daha önce Bodrum'da mevcut şubenin yanı sıra, başta İstanbul olmak üzere birçok kentte 'convivium' olarak adlandırılan yeni şubelerin kurulması için ilk adımı atmıştı. Ne yazık ki, bir takım idari belirsizlikler yüzünden bu bir yıl boşa geçti. Ancak Ayvalık şubesi, geçtiğimiz pazar günü Türkiye Slow Food'unun resmi örgütlenmesini daha fazla beklemeden, ilk etkinliklerini bize sundukları 'Ayvalık Lezzetleri' başlıklı yemekle gerçekleştirdi. Üzerine olağanüstü aromalı sızma zeytinyağı gezdirilmiş ot salataları ve yerel peynirlerle başlayan yemek, üye hanımların bizzat yaptıkları yavru kalamar dolması, ada köftesi, lor tatlısı ve kalbura basma ile noktalandı. Bu yemeklerin yanında tümüyle doğal malzemelerle yaptırılmış, büyük kentlerde lezzetini çoktan unuttuğumuz nefis bir köy ekmeği de sunuldu. Komili'nin bundan 10 yılı aşkın süre önce başlattığı zeytinyağı hamlesi zaman içinde tanıtım bayrağını TARİŞ'in üstlenmesiyle gelişti. Şimdiyse yerel üreticiler bu topraklarda doğmuş o kutsal ağacın en güzel ürününe, bir meyve suyu kadar saf, anne sütü kadar değerli zeytinyağına sahip çıkıyorlar. Bir de devletimiz, AB üyelerinin kendi zeytincilerine yaptığı desteğin yarısı kadarını üreticilerimize sağlarsa, kimse bizim zeytinlerimizi ve zeytinyağlarımızı tutamaz...
Yayın tarihi: 30 Aralık 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/30/pz/haber,70ECEF080A82444CB811E0C7076E66F4.html
Tüm hakları saklıdır.