Amerika'da 2008'de yapılacak başkanlık seçimleri politik tarihin en ilginç ve de renkli seçimi olarak görülüyor. Demokratlardan tecrübeli senatör, eski First Lady Hillary Clinton ilk kadın, Oprah'nın desteklediği Illinois eyaletinin karizmatik senatörü Barack Obama ilk siyahi erkek, Birleşmiş Milletler elçiliği yapmış, dış politikada tecrübeli New Mexico valisi Bill Richardson da ilk Latin başkan olmak için yarışıyorlar. Cumhuriyetçiler'den de aktör Fred Thompson ve özel hayatındaki skandalları ile meşhur New York'un eski belediye başkanı Rudy Giuliani de seçimin renkli adaylarından...
NE BEKLİYORUZ?
Halk, 'Amerikan kabusuna' dönüşen 'Amerikan rüyasını' tekrar yaşatmayı başarabilecek bir lider arzuluyor. Özellikle genç nesil, Bush ve tecrübeli takımının berbat politikasından sonra ülkenin sosyal, kültürel ve politik yaralarını iyileştirebilecek, kuvvetli, sağduyulu ve Washington'u kirli politik oyunlardan kurtarabilecek, değişimi kökünden sağlayabilecek bir lider istiyor. Bu sebeple seçimler 'tecrübeli politikacı mı?' yoksa 'köklü değişim vaat eden politikacı mı?' ikilemine bağlandı kaldı. Bu hafta lafı getirmek istediğim konu da bu zaten... Tecrübelerimiz gerçekten değişmemize yardımcı oluyor mu? Yoksa çoğumuz fark etmeden ya da inatla aynı hataları tekrarlayıp, farklı sonuçlar bekleyerek mi yaşıyoruz? Bir kişi için 'tecrübeli' dediğimiz zaman kastettiğimiz o kişinin doğru ve yerinde karar verme yeteneğinin gelişmiş olmasıdır. Meşhur bir söz vardır: 'İyi karar verme yeteneği tecrübe ile gelişir. Tecrübe de kötü karar vermekle gelişir.' Eğer tecrübe iyi bir öğretmense, niye bu hayatta aynı dersi almaya hala devam ediyoruz?
ÖNEMLİ OLAN DERS ALMAK
'Herkes hata yapabilir, önemli olan yapılan hatalardan ders almaktır' lafını dinleyerek büyüdük. Öte yandan da okulda hata yapmadığımız, doğru cevap verdiğimiz zaman iyi not aldık. Yanlış cevap verdiğimizde sınıfta küçümsendik. Çabaladığımız zaman değil, akıllı olduğumuz zaman övgü aldık. Hata yapmak öğrenmek için gerekli ama hata yapmaktan da kaçınmalıyız. Demek istediğim karışık bir mesajla büyüdük. Stanford Üniversitesi'nde 400 kişiden oluşan 5. sınıf öğrencileriyle bir araştırma yapılmış. Öğrencilerden yarısı kendilerine verilen testte başarılı oldukları için akıllı olduklarına dair övgü almışlar. Diğer yarısı da testi başarmak için gösterdikleri gayret yüzünden övgü almışlar. Sonra öğrencilere iki ödev verilmiş. İlki kolay, fazla bir şey öğrenmeyecekleri ama başarabilecekleri bir test. İkincisi daha zor, hata yapma olasılığı olan ama daha ilginç bir ödev. Öğrencilere istedikleri testi seçebileceklerini söylemişler. Sonuç: Akıllı olduklarına dair övgü alanların çoğu kolay testi seçmiş. Uğraştıkları için takdir edilenlerin yüzde 90'ı ise zor testi seçmiş. Sonra hepsine daha üst bir sınıfın zor testi verilmiş. Çoğu testte başarısız olmuş. Ancak işin ilginci; öğrencilerden isimlerini açıklamadan bu tecrübeleri ve aldıkları skor hakkında başka sınıflara rapor yazmaları istenmiş. Akıllı olduklarına dair övgü alan öğrencilerin yüzde 37'si aldıkları skor hakkında yalan söylemiş. Çabaladıkları için övgü alan grubun ise sadece yüzde 17'si yalan söylemiş. Yani biz ne verdiğimizi düşünürsek düşünelim, çocukların büyürken aldıkları gerçek mesaj 'gayret göster' ve 'hatalarından öğren' değil! Tam tersi 'akıllı ol, hata yapma'yı öğren! Sonuç olarak; başarısızlığa ve yenilgiye tahammülsüz ve sadece doğru olmaya yatırım yapan yetişkinler haline geliyoruz.
BAŞKASINI SUÇLUYORUZ
Kişisel ve profesyonel açıdan yeterlilik hissimiz doğru olmamıza bağlı. Bazı şeyler yanlış gidince ya üstünü kapatıyoruz ya başkasını suçluyoruz ya da başkaları benden daha çok hata yapıyor mantığı ile kendimizi avutuyoruz. Hatalı olduğumuzu kabul edemediğimiz için tecrübemizden ders almak istemiyoruz. Ancak dibe vurup, 'bir daha böyle hissetmek istemiyorum' dediğimiz zaman alternatifleri düşünüyoruz. Şimdi bu yazının üstüne ben de hata yapmaktan daha az korkmak istiyorum. Ama alışkanlıklar da zor bırakılır ya, siz iyisi mi bu köşede bir hata yakalarsanız, bana yazmayın ve kendinize saklayın:)))
Yayın tarihi: 22 Aralık 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/22/gny/demirkan.html
Tüm hakları saklıdır.