Daha önce de birkaç kez yazdık; 2008 yılı Kosova'daki gelişmelerin tetikleyeceği bir dizi gelişmeyle karşılaşacağız. Ancak sadece bizim değil, devlet adamlarının, diplomatların, uluslararası kurumların yetkililerinin de cevabını veremedikleri soru şu: Kosova'nın emsal olarak kullanılmasının getirisi mi ağır basacak, götürüsü mü?
Türkiye gibi terazisinin iki kefesine de Kosova'nın konabileceği ülkeler için bu sorunun bilinemeyenyanıtı hayati önem taşıyor. İstikrarı, birliğidirliği, geleceği için. Çünkü örneğin, Kosova sayesinde Kuzey Kıbrıs'ın ufku alabildiğine açılacak ama bir yandan da Kuzey Irak'taki oluşumun uluslararası meşruiyeti de pekişecek Öyle bir durumda yeni politikalar oluştururken hangi seçeneklere ağırlık vereceğiz:
İkilemlerde sıkışıp kalmak - "Ne Kuzey Kıbrıs, ne Kuzey Irak; Kosova ikisine de emsal oluşturamaz" görüşünü mü savunacağız?
- "Kuzey Kıbrıs'ın Kosova gibi bağımsızlığının tanınması en doğal hakkı ama Kuzey Irak hiçbir zaman Irak'tan kopmadığı için aynı sınıfta değerlendirilemez" yaklaşımını mı sergileyeceğiz?
- Yoksa Kuzey Kıbrıs'ın bağımsızlıkta "De facto"dan "De jure" konumuna geçmesinin, yani 50 yıllık mücadelenin mutlu sona ulaşmasının mutluluğu ve heyecanıyla Kuzey Irak'ın ilerde, "De jure" olarak değerlendirebileceği "De facto" bağımsızlığını Türkiye'nin tek başına değiştiremeyeceği "Uluslararası gerçek" olarak sineye mi çekeceğiz? Yani "Allah kerim" deyip geçiştirecek miyiz?
Hiç kuşkunuz olmasın, bu sorular sadece Türkiye'nin açmazı değil. Başta Kıbrıs Rum yönetimi olmak üzere, Yunanistan'dan AB'ye, Rusya'dan ABD'ye ve elbette BM'ye kadar, bu çetrefil sorunların tarafı olan tüm adresler benzer ikilemin kıskacında çırpınıp duruyorlar. Brüksel'deki arayışlar Ama Kuzey Irak'ı ve şimdilik telaffuz etmek istemediğimiz diğer emsalleri bir yana bırakırsak, sürpriz mesajlar da gelmiyor değil. Örneğin AB'nin Kosova aspirinini Kıbrıs baş ağrısına karşı kullanmak için de bir reçete hazırlamaya başladığına ilişkin işaretler var.
"Kıbrıs, BM'nin sorumluluğunda; AB'nin ne işi var" demeyin; Kosova için de aynı durum söz konusuydu ama artık değil. Tam da Kurban Bayramı arefesinde BM Güvenlik Konseyi'nde Kosova'yla ilgili "Son" müzakerelerde tarafların hiçbirinin geri adım atmaya niyetli olmadığı, dolayısıyla sorunun müzakerelerle çözülemeyeceği kesinleşti ve dosya AB ile NATO'ya havale edildi. Yani BM devreden çıktı. Tabii, Rusya'nın veto tehdidi de geçerliliğini yitirdi. Şimdi
Kosova'da son sözü AB söyleyecek. Onun çözüm planı belli: "Nasıl olsa Kosova ve Sırbistan yarınöbür gün AB kurumlarında aynı masada oturacaklar; kavgayı sürdürmeye değer mi? Ayrılsınlar, sonra AB çatısı altında birleşsinler." Anlaşılan öyle de olacak. Çünkü AB gerçekten çekim merkezi, hatta çağımızın en güçlü manyetik alanı.
Tabuları aşarak çözüm Kosova'daki bu çözümle "Uluslararası sınırlar değiştirilemez" ve "Devletlerin toprak bütünlüğü tek taraflı bozulamaz" tabuları bir kez delinince, anlaşılan sıra Kıbrıs'ta da benzer formülü uygulamaya gelecek.
Yine arefe günü KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer, Brüksel'de temaslarını bitirdikten sonra ilginç açıklamalar yaptı. Şöyle:
"Bize, bağımsızlıkları ve AB tarafından tanınmaları söz konusu olan Kosova ve Karadağ örnekleri verildi. Ayrıca Çek Cumhuriyeti ile Slovakya ayrılığı hatırlatıldı. Gerçi söylemediler ama KKTC'yi önce tanıyıp ardından AB'ye ayrı bir üye yapacaklarsa, elbette buna itiraz edecek halimiz yok!" Soyer'in bu açıklaması, AB'nin artık Kosova ile Kıbrıs'ı bir pakette birleştirme noktasına vardığı anlamına geliyor. Zaten Soyer de demecinin satır aralarına yerleştirdiği "Bomba" ile bunu doğruladı: "AB bize toplam 35 başlık olan müktesebatın 12 başlıkta birleştirilip hızlı bir müzakereyle sonuçlandırılmasını önerdi!"
Yani? Kıbrıs önümüzdeki yıl "Son şans" görüşmeleriyle birleşemezse veya birleştirilemezse KKTC herhalde 20102014 arasındaki bir tarihte AB'ye katılacak. Kim bilir belki de Hırvatistan, Karadağ, Kosova, Sırbistan, Makedonya, Arnavutluk'la birlikte. Fena mı?
Yayın tarihi: 21 Aralık 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/21//haber,A7D3A5FB98F544E9A9D2CFEB25128262.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.