- Eş Başkan sıfatıyla politikasını yürüttüğünüz Yeşiller / EFA Partisi olarak, Türkiye'deki nükleer enerji politikasının durumu hakkındaki fikriniz ve Avrupa Birliği'nin bu konudaki pozisyonu hakkındaki yorumlarınız nelerdir? Bu soruyu küresel ısınma sorunu üzerinden cevaplayabilir misiniz?
- Yanıtı açık. Bir nükleer santral fikri, tamamen yanlış. Çünkü ilk olarak İran gibi bir tehdit var ve farkında değilsiniz; ikincisi, kimse nükleer atık meselesinin öneminden haberdar değil. Nükleer atıklar, bin yıllar boyu giderilemeyecek tahribata yol açıyor. Kimse bu atıkları nereye koyacağını bilemiyor. Bu anlamda nükleer enerji, bana göre geçmişte kalmış bir enerji teknolojisi modeli. Bu anlamda geri dönüşümlü enerji sistemleri üzerine yatırım yapabilirsiniz. Türkiye'nin güneş enerjisi potansiyeli bu bakımdan çok yüksek; ayrıca, 20 yıl içinde, geleceğin enerjisi olarak da görülen şey bu; keza biz de Avrupa olarak bu sorunu henüz çözebilmiş değiliz!
- Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) kapatılmasına yaklaşımınız nedir?
- Bana göre bu açık bir hata olacaktır. Türkiye bu yolu daha önce dört kez denedi sanırım. Bu, çalışmayan bir yaklaşım. Bakın, önünüzde Kuzey İrlanda gibi bir örnek var; başında İrlanda, IRA (İrlanda Cumhuriyet Ordusu) ile gizli görüşmeler yapmıştı, biliyorsunuz. Daha sonra Sinn Fein lideri Gerry Adams'ın ne kadar öne çıktığı görüldü. IRA silahlarını toprağa gömdü; bu anlamda bence DTP'ye bir şans tanınmalı. DTP'ye, Kürtlerin çıkarlarına uygun bir temsilci sağlanabilmeli; tıpkı Adams gibi. Ayrıca, şu anda DTP'nin kapatılmasını adeta dört gözle bekleyen kim? Tabii ki PKK. Onlar için böyle bir şey harika olacak. Bana göre kapatılma, trajik bir hata olur.
301 KALDIRILMALI
- 2004 yılında İstanbul'da, Yeşiller Partisi olarak düzenlediğiniz konferansın masasında, bugünkü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı sıfatıyla oturuyordu. Türkiye'nin bu anlamda son üç yılda aldığı yolu nasıl buluyorsunuz?
- Ben neyin iyi veya kötü olduğunu beyan veya tayin edecek durumda değilim; bu benim üzerime vazife değil elbette ama onlar şu anda çoğunluğu oluşturuyorlar. Yaptığım konuşmada da altını çizdim; umarım ki Gül bütün Türkiye'nin cumhurbaşkanıdır. Sadece AK Parti yandaşlarının değil! Olaya bu yönde bakmalıyız.
- Cinayete kurban verdiğimiz gazeteci Hrant Dink'in oğlu, yakın zaman önce aldığı tehditler nedeniyle Belçika'ya gitmek durumunda kaldı. Bu anlamda Türkiye'deki azınlıkların ifade ve yaşam özgürlüğüne, son dönemdeki 301. madde tartışmaları üzerinden nasıl bakıyorsunuz?
- Bana kalırsa şu andaki hükümet, acilen 301. maddeyi yürürlükten kaldırmalı. Çünkü bu son derece saçma bir madde. Yani düşünün, sırf Kürtçe harfler kullandıkları için insanlar hakkında soruşturma başlatılıyor. Bu delilik. Bu anlamda Türkiye mutlaka normal bir demokratik ülke konumunun gereğini yerine getirmeli; insanların söyledikleri sözlere katılmasanız da konuşmalarına izin vermelisiniz, tüm bu sorgulamalar ve Türklüğe dair çıkışlar, dünya dışı. Demokratik bir dünyanın dışında kalmış durumda.
- Boğaziçi Üniversitesi'ndeki konuşmanızda ayrıca, otoriter bir düzen olarak tarif ettiğiniz Kemalizmi eskimişlikle eleştirdiniz...
- Eski Kemalist zihniyetin getirdiği, Türklüğün ne olduğuna dair bariz bir tabir var. Bu anlamda, ne Kürt sorunu, ne Ermeni meselesi masa üzerine taşınmıyor. Bu istenmiyor. Kaldı ki din sorunu için de böyle bir durum var ve bence bu böyle devam etmemeli. Her özgür ve şeffaf toplumda, açık olunması gerekmez mi? Katılın veya katılmayın, Ermeni meselesini tartışmalı ve toplumda bir Kürt sorunu olduğunu kabul etmek durumundasınız. Ayrıca eski tip Kemalist pozisyon adına 'Hepimiz birimiz için,' diyerek, 'Yaşa Kemal,' diyerek, sadece eski tip bir modern toplumda olduğunuzu ima ediyorsunuz. Konuşmamda da kastettiğim buydu. Ama diğer yandan, laik bir Türkiye toplumunun ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Bunu savunma anlayışınızı biliyor ve kabul de ediyorum.
Yayın tarihi: 9 Aralık 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/09/pz/haber,E237BCEB28A3413EBF5350A095E47351.html
Tüm hakları saklıdır.