kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 30 Kasım 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ERGUN BABAHAN

Gizli af

"Adaletten söz edebilmek için öncelikle mağdurun kırılan onuru, yaralanan ruhu onarılmalıdır. Onarma bir tür katharsis sayabileceğimiz yas tutma yoluyla gerçekleşir. Ancak, burada söz konusu olan kolektif bir katharsistir. Tutulan yas, toplum mağdurun duygularını anladığında, acısını paylaştığında onarıcı işlevini yerine getirebilir. Toplum onun yasına ortak olmalıdır. Mağdur intikam duygularını ancak böylesi bir yas sürecinin sonunda yenebilir. Ruhu iyileşmiş, onarılmıştır, artık adil davranabilir, bağışlayabilir."
Halil Turhanlı, zamanaşımı üzerine yazdığı bir makalede adalet üzerine bu düşüncelerini dile getirmiş.
Adalet, insanların toplu olarak, barış içinde yaşamalarını sağlamanın en önemli yoludur.
Adaletin nihai amacı, toplumsal barıştır.
Ancak, Türkiye'de adaletin bu işlevini yerine getirdiğini söylemek çok zor.
Devlet, kendisine yönelik suçlarda adaleti hızla yerine getiriyor.
Özellikle devletin güvenliğine yönelik suçlarla, düşünce suçları hiçbir zaman, "zamanaşımı"na uğrayıp düşmüyor.
Ancak devleti mali yönden zarara uğratmışsanız bu kurumdan yararlanmanız mümkün oluyor.
Bireye yönelik suçlarda ise en çok karşımıza çıkan kavram, zamanaşımı.
Türkiye'de yılda 480 bin dava zamanaşımına uğrayıp düşüyor.
Yani, adalet sistemi her yıl en az 480 bin kişiye gizli bir af uyguluyor.
Dosyalar mahkemelerle Yargıtay arasında gidip geliyor, sanıkların ifadesi alınamıyor, tanıklar kayboluyor, araya birileri giriyor ve dava dosyaları düşüyor.
Kadıköy'de Selin Uras'ın ölümüne yol açan trafik kazası davası bunun tipik bir örneği.
Baran Balcıoğlu dört kez altı yıl hapis cezasına çarptırılmasına rağmen adalet bir türlü tecelli edemedi.
Çünkü sistem adaletin tecelli etmesine izin vermiyor, veremiyor ve dava zamanaşımına doğru gidiyor.
Yani adalet sistemi bir zanlıyı ağır işlemesi nedeniyle affediyor.
Yargının böyle bir yetkisi olmamasına rağmen, sonuç böyle tecelli ediyor ne yazık ki.
İşkencede ölen Birtan Altunbaş davası bir başka örnek.
İşkenceci polislerin dosyası mahkemeler arasında gidip gelirken zamanaşımına uğradı ve yargı sistemi, polisleri affetmiş oldu.
Bireyin ve hakkının giderek güçlendiği ülkemizde adalet sistemi, bu hıza ayak uyduramıyor.
Adaletin ağırlığı, toplumsal barışı zedeliyor, toplum düzenine olan güveni sarsıyor.
Adaletin toplumsal barışı sağlaması için adilliği kadar hızı da önem taşıyor.
Türkiye ise bürokratik bir mekanizmaya dönüşen yargı sistemiyle adalet duygusunu tatmin etmekten uzaklaşan bir yargı sistemiyle yaşamaya devam ediyor.
Türkiye'nin 301 kadar önemli bir sorunu adaletin hızı.
Eğer
bu iktidar Meclis'teki bu gücüyle adalette reformu yapamazsa, kim yapar merak ediyorum.