Ne zaman erkek milletinin kadınlar hakkında atıp tutmalarına şahit olsam, kendimi gülmekten alamıyorum. Çünkü; 'sevimli şeytanlara!' karşı, süzme salak hemcinslerimin aptallıkları gözümün önünden bir film şeridi gibi geçiyor. Oyuncu kadınlar karşısında maskesi düşmüş erkeklerin durumu, bana, erkeklerin ne kadar saf olduğunu düşündürüyor. Şimdi bazı kadın okuyucularım bana şu soruyu sorabilir: "Güldürme be adam bizi! Erkekler mi saf?"
HEMCİNSLERİM ÇOK SAF Vallahi de, billahi de saflar. Benim, mercimek beyinli hemcinslerim saf olmasa; "Sen benim hayatıma giren 3'üncü erkeksin!" diyen kadınların, bu yalanını hiç yerler miydi? Bence yemezlerdi. Ama gelin görün ki, ortalık bu söze kanan erkekten geçilmiyor. Serde dürüstlük olduğu için, bendenizde yalan yok! Beni de zamanında bir bayan arkadaşım gaflet uykusundan uyandırmıştı. O günden sonra da, "Sen benim hayatıma giren 3'üncü erkeksin!" diyen kadınlara, cevabım aynen şu olmuştu: "Sen onu benim külahıma anlat! Kaç 3'üncü erkek?" Peki, 3'üncü erkeğin esprisi nedir?
MASUMİYET BİR SİLAHTIR Bir akşamüstü 5 kız arkadaş iş çıkışı buluşmuş. Çaylar, kahveler içilmiş. Nihayetinde söz dönüp dolaşıp ilişkilere ve tabii ki erkeklere gelmiş. Hepsi de birlikte olduğu erkeklerin aptallıklarından ve onları nasıl parmaklarında oynattıklarından bahsediyorlarmış. Bir süre sonra masadaki kadınların ağzı bir karış açık kalmış. Çünkü, masadaki 5 kadın da birlikte oldukları erkeğe "Sen benim hayatıma giren 3'üncü erkeksin!" demiş. O akşam masada bulunan kadınlardan biri sonradan bu gerçekleri bana anlatırken, ne yalan söyleyeyim, ağzım bir karış açık kalmıştı. Hatta "Neden 3'üncü erkek?" diye de soruvermiştim. Arkadaşım da demişti ki: "Kadın birlikte olduğu erkeğe her zaman masum görünmek ister, ki erkek ona saygı duysun ve bağlansın. Unutma masumiyet, bir kadının seksten sonraki en güçlü silahıdır. Türk erkeği de birlikte olacağı kadında masumiyet arar. Bu yüzden de biz kadınların çoğu, hayatımıza giren erkeklerin sayısını hep inkar ederiz. 'Sen benim hayatıma giren 3'üncü erkeksin!' deriz." Evlilik öncesi cinsel ilişki yaşayan kadınların 'kız oğlan kız' olmadığı baştan kendini belli ettiği için, hayatımıza giren '1'inci adamın' varlığını inkar edemiyoruz. Erkek arkadaşımıza da şöyle bir yalan uyduruyoruz: 'O zamanlar üniversitede okuyordum. Daha çok toydum. Bir akşam, bir arkadaşımızın evinde toplanıp içtik. Sınıfta da benden hoşlanan bir çocuk vardı. Masumca öpüştüğümüzü hatırlıyorum. Ama sabah uyandığımda maalesef olanlar olmuştu.' Erkeklerin çoğu söylediğimiz bu yalana inanır. Ama aslında gerçekler asla anlattığımız gibi değildir.
EVLENMEK İSTEMİŞTİ '2'nci adamın' varlığını da mecbur kalıp anlatıyorsun. Çünkü o zaman da adam işkillenip, şu soruyu sorabiliyor: "Otuz küsur yaşına kadar hiç mi erkek arkadaşın olmadı senin?" O zaman da şöyle bir yalana başvurup, diyorsun ki: "Başıma gelen o kötü olaydan sonra bütün erkeklere karşı güvenimi kaybetmiştim. Sonradan adamın biri karşıma çıktı. Beni deliler gibi sevdiğini ve benimle evlenmek istediğini söyledi. O şerefsize de kandım ve sevgilisi oldum. Ama aşağılık adam beni en yakın kız arkadaşımla aldattı. O gün bugündür de kimseyle çıkmıyordum. Ta ki sen karşıma çıkana, seni tanıyana kadar. Çünkü sen farklısın!" Bu olayı bana anlatan bayan arkadaşıma sormuştum: "Şu anda birlikte olduğun adam senin kaçıncı erkeğin?" Arkadaşım bana gülmüş ve şöyle demişti: " O benim 11'inci erkeğim! Zaten diğer kız arkadaşlarımın birlikte olduğu erkeklerin sayısı, da aşağı yukarı benimkiyle aynıydı."
Yayın tarihi: 27 Kasım 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/27/gny/haber,FAE446DF22BE42A781C53A0487DADF78.html
Tüm hakları saklıdır.