Binbir Gece'nin sansasyonel ilk iki bölümünün ardından "sıradan" bir diziye dönüştüğünü yazmıştım. Ama bizim televizyon izleyicimiz "alışkanlıklarından" kolay kurtulamadığı için diziden kopamamıştı. Ama özellikle son bölümlerde bir "çözülme" dikkatimi çekiyor. Çünkü dizi bir türlü ilerlemiyor. Senaristleri "çalışmayan" bir otomobili yokuş aşağı "vurdurmaya" çalışıyorlar ama ı-ıh, olmuyor. Dizi bir türlü yerinden kımıldamıyor. Tıkanıklığı açmak için mafya hikayeleri türetiliyor. (Önce arazi mafyası şimdi de Rus mafyası) Yan öykü oluşturma çabaları ise çıkmaz sokaklardan geri dönüyor. Örneğin Bennu'nun kız kardeşi Melek, evli bir erkek olan Zafer Bey ile ilişki kurmuştu. Hikaye açmaza girince, Zafer Bey uçak kazasında öldürüldü. Melek, son gününde Zafer Bey ile şirketin koridorunda çarpışmıştı. Bu kez de Kerem'in erkek kardeşine çarptı. Belli ki bu çarpışmadan da yeni bir aşk hikayesi çıkacak. İster misiniz şimdi büyük şirketlerde çalışan genç kızlar, patronlarına çarpıp, kısmetlerini açmak için koridorlarda pusuya yatsınlar... Peki ya Onur'a ne demeli? Süpermen, bu arkadaşın çantasını bile taşıyamaz. Kızlar evden kaçıyor, hoop bizimki pelerinine sarınıp, onları mola yerinde bularak eve getiriyor. Burhan Bey'in başı arazi mafyasıyla derde giriyor, Onur şip-şak çözüyor. Rus mafyası Mihriban Hanım'ı kaçırıyor. Onur devreye girip, uydudan cep telefonu takibi yoluyla kadıncağızı kurtarıyor. (Bu arada söz konusu uydu takibi için Emniyet Müdürlüğü ya da hakim kararı yetmiyor. Mutlaka MİT'in onayı ve özel takibi gerekiyor. Ne Onur Bey'miş yahu! Rica etsek, terör örgütünün başı Karayılan'ı da bulup, teslim edemez mi acaba?) Bir de mücevher olayı var. Malum, dizinin ana sponsoru bir mücevher firması. Yaman, Cansel'e yüzük alacak. Cansel alyansa razı ama Yaman bastırıyor: "Ben sevdiğim kadına bir tek taş pırlanta alamayacak mıyım yani?" Ve alıyor... Mücevher firması sponsorluğunda alyans "out", tek taş "in" oluveriyor. Evlerde de kavga başlıyor tabii, "Senin sevgin kaç karat?" diye... Bir de saat karmaşası var. Dizi bu hafta New York görüntüleriyle açılırken köşede "New York 10.00" yazıyor. Daha sonra paralel anlatımla, aynı anda İstanbul görüntüleri ekrana geliyor. Altta "İstanbul 20.00" yazıyor. İyi de Türkiye ile ABD arasında 7 saat fark yok mu? New York'ta saat 10.00 ise İstanbul'da 17.00 olması gerekmez mi? Yoksa Süpermen Onur, dünyanın dönüş hızını da mı değiştirdi?
Bugünkü Tüm Yazıları
Süpermen Binbir Gece'ye transfer oldu (!)
Yayın tarihi: 16 Kasım 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/16/gny/aytug.html
Tüm hakları saklıdır.