İLİŞKİLİ HABERLER
Bu oyunu izleyen ya öfkelenir ya ağlar ya da kaskatı kesilir!
Bu oyunu izleyen ya öfkelenir ya ağlar ya da kaskatı kesilir!
İki hafta önce garajistanbul'da galasını yapan 'Oyunu Bozuyorum', izleyiciyi sarsıyor! Övül ve Mustafa Avkıran çiftinin sahnelediği oyunda kadın ve sistem sorgulanıyor. Oyunun yazarı Meltem Arıkan aldığı tepkileri şöyle özetliyor: Şoke oluyorlar..
garajistanbul'da bir oyun gösterilmeye başlandı. Ve bu oyunu izleyenler sahnedeki kadının performansı yüzünden ya ağlıyor, ya öfkeden çıkıp gidiyor ya da kasılıp kalıyor. Çünkü oyun duymak istemediklerini veya yüksek sesle dile getirilmeyenleri, yüzlerine olanca gücüyle haykırıyor! Övül Avkıran, karşısındaki kadın-erkek 130 izleyiciyi neredeyse bir saat soluksuz bırakıyor. Her hareketiyle, her mimiğiyle, her tonlamasıyla ezber bozuyor! Mustafa Avkıran ise sahnenin yanında 'erkek' tokluğundaki sesiyle varoluyor... Karı-koca tam anlamıyla döktürüyor... Mustafa Avkıran ve Övül Avkıran'ın tasarladığı bir oyun bu. Sahnede kanlı canlı duran bir kişi var ama aslında tek kişilik bir oyun değil. Müzik, ağızdan çıkan hemen her kelimenin sahneye projektörlerle yansıması, kısa filmler ne ararsanız var. O kısa filmlerde yer alan oyuncuları da unutmayalım; Memet Ali Alabora, Pınar Öğün, Kaan Çakır, Korhan Başaran mesela... Oyunun metni ise yazar Meltem Arıkan'a ait. Peki oyunda ne anlatılıyor? Şöyle özetlemek mümkün; kadının varolması... Tabii kadının varolması için erkeğe, erkeğin varolabilmesi için de kadına ihtiyacı var. Ama bunun için sistemin değişmesi şart! Yani kadının değişmesi şart!
* Bu oyun ne kadar sürede hazırlandı?
Mustafa Avkıran: İki ay.
* Bu sürede Övül'de bir değişiklik, cozutma, bulanma gibi bir şey oldu mu?
Meltem Arıkan: Hiç!
M.A.: Biz çok idealize bir şey yaptık.
Meltem A.: Biz inanılmaz bir sinerji yarattık. Büyük bir rahatlığıyla söylüyorum; ben bu oyunu Övül için yazdım diye... Çünkü Övül kendini hem dışarıda tuttu, hem hiç dışarıda tutmadı. Kendini oyunun içine de bıraktı, kendi varoluşundan yola çıkarak bize sahnede bir şey sundu. O yüzden de çok gerçek! O yüzden de, hayır hiç sözüne ettiğin gibi bir şey olmadı...
M.A.: Bir tek şunu söylüyor Övül, bu süreçte kadın olarak dünyadaki duruşu çok değişti gelişti. Bu çok mühim. Bu söylediğim bir cozutma değil, tam tersine bilinçlenme süreciydi, erginlenme gibi...
* Nedir o?
M.A.: Mesela bir yıl önce ifade sorunu, konumlandırma sorunu çektiği bir konuda şimdi çok daha cesur, kendini çok daha doğru konumlandırıyor. Doğru konumlanmak şu; erkeklerin dünyasına eklemlenmiyor artık. Bu çok mühim.
Meltem A.: Kendini bütün o bilgilere, gerçeklere açıp, kendini acıtan şeylerle de yüzleşmeyi seçti. O yüzden varoluşuyla oynuyor ve seyrettiğinde 'Bu nasıl bir oyunculuk!' diyorsun, çünkü çok zor bir şey...
M.A.: Ayrıca gerçek bir şey yapıyor bir yandan da... Orada söylediği bütün sözleri bir oyun sözü olarak da söylemiyor.
* Peki siz bir erkek olarak oyunu sert buluyor musunuz?
M.A.: Bir erkek olarak ben bu süreçte değiştiğimi düşünüyorum. Çünkü bu oyunu beraber oynadığım ve bu süreci beraber paylaştığım kadın da benim karım. Bir yandan da biz sanatçı ikili olarak kendimizi ve ilişkimizi de aslında bir oyun malzemesi yaptık... Kendi içimde bir hareket oluyor tabii. Hangi sistemin içinde, bugüne kadar ne yaptığımı kendi kendime soruyorum. O yüzden oyunda erkek dünyasına ait lafları söylemekten, o lafların çoğunu kendi hayatımda yaşamış biri olarak orada oturmaktan çok keyif alıyorum.
* Sahnede tek kişi görünüyor ama aslında çok kişili bir oyun bu...
M.A.: Evet dediğiniz gibi çoklu bir oyun. 20'ye yakın insan var. Bir yandan baktığında monolog ama bir yandan baktığında çok kişili bir oyun bu...
Meltem A.: Benzersiz...
M.A.: Evet bunun bir yerinde okuma var, ders vermek var, bir yandan politik, bir yandan performans, bir yandan müzikle ilişkisi var, bir yandan video gösterimi var. Mesela tipografi bizim için çok önemli. Yazılan metnin görünmesini sağlamak çok mühim. Bu oyunda kadının üstüne bir baskı unsuru gibi, kadının hayatının sürekli altında, üstünde o yazılar akıyor...
* Bu çok sık kullanılan bir şey değil...
M.A.: Yok değil.
* İlk gelen tepkiler nasıl?
Meltem A.: 'Şok olduk' tepkisini çok alıyorum. 'Sert bulduk' diyenler var. Ama herkes çok etkilendiğini, şu veya bu şekilde ifade ediyor. Ki bence o zaman oyun başarılı olmuştur. Oyunun sonunda kasılıp kalan seyirciler oldu. Çok ağlayanlar oldu. Çok öfkeyle çıkıp giden seyirciler oldu.
* Kadın, erkek?
Meltem A.: Çıkıp giden kadın da oldu, erkek de... Ama çok kadın ağladı.
M.A.: Ağlayan erkek yoktu.
İLİŞKİLİ HABERLER
Bu oyunu izleyen ya öfkelenir ya ağlar ya da kaskatı kesilir!
Yayın tarihi: 10 Kasım 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/10/gny/haber,FF2C185D46E0410AA94B5A1BA8807A5B.html
Tüm hakları saklıdır.