kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Ekim 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

'Uyandırmak için Kazım'ı tokatlamaya başladım'

- Bir de işin maddi yönü var....
- K.K: Tedavi ve hastane masraflarım milyon doları geçmiştir. İlk ameliyatlarımda Karamehmet grubu vardı arkamda. Bin defa teşekkür ediyorum. Amerika'da ameliyat olmam için her desteği verdiler, özel uçak bile. Ama ameliyatlarımı burada oldum. Hasta olduğumu öğrendiğinde, Turgay Ciner de gelmiş. Bir saat başucumda oturmuş, gitmiş. Doktorum Doğan Sarıbeyoğlu söyledi. Şaşırdım, "Onunla kavgalıyım, nasıl geldi, beni sevmez ki," dedim. Turgay Ciner'le dostluğumuz sonra daha çok pekişti, o da İsviçre'de ameliyat olmam için ısrar etti. SABAH grubuna Karamehmet'ten izinli olarak geçtim. Bütün masraflarımı karşıladı. SABAH yönetimine gelen TMSF yöneticileri de destek oldu. Çok şey öğrendim bu dönemde. Hasta hakları olduğu gibi hastane hakları da var. Ama hastanın doktor seçme hakkı da var. Bunları ölümler atlatarak öğrendim. İki kez Sevinç'in dikkati kurtardı hayatımı.
- S.K : Ameliyattan sonra ağrısının geçmesi için hemşire Kazım'a iğneyi yapar yapmaz uyudu. Bu normal bir uyku değildi. Kazım'ı tokatlamaya başladım. Kalçadan yapacağı iğneyi, hemşire yanlışlıkla damardan yapıyor. Nabzı sıfıra düştü. Zor uyandırdık.
- K.K: Ölümü gördüm. Uçtuğumu hissettim, denizlerin, yeşilliklerin üzerinden uçuyordum. Mutluydum. Doktora "Ölüm buysa, çok güzeldi, aynı ilacı verin, tekrar gideyim," dedim.

- İyi bir savaşçı olmanız pek çok hastaya moral verdi, güç verdi. Yazılar yazdınız, ana haber bültenlerinde konuştunuz. Sağlık sisteminin aksayan yanlarını da anlattınız. Pek çok şeyin düzelmesini sağladınız. Bir misyoner gibi... Bazen bunun için seçilmiş olduğunuzu düşünüyor musunuz?
- K.K
: Tanrı tarafından cezalandırılacak hiçbir şey yapmadım. Tanrı tarafından şimdi ödüllendiriliyorum. Benimle aynı kaderi paylaşanlar yok şimdi. Demek ki bana mükâfat veriliyor. Yaşam ve mutluluk. Altı-yedi kere ameliyata gir, çık, kuyruğu dik tut... Geçen gün biri yolumu çevirdi, "Hayatımın en büyük iyiliğini yaptın bana," dedi. Oysa ne yaptığımı hatırlamıyorum. Geçen gün bir kadıncağızdan mail aldım. "Kocamın bütün hayali bir tekne sahibi olmaktı," diyor. 30 yıllık evlilermiş. Eşi kansere yakalanmış. Doktorlar "Ömrü kalmadı," demiş. Kocası "Denize gidersem, Kazım Kanat gibi iyileşirim," demiş. "Şimdi bütün birikimlerimi satıp ona tekne alacağım. Eğer alamazsam, vicdani olarak kendimi affetmem," diyor. Param olsaydı, o tekneyi gidip alırdım ama maddi gücüm yok. Hayatta öğrendiğim şey şu; yüz yıllık ömrüm varmış gibi, hayallerimi projelendiriyorum. Hepsini yapacağım. Gemici usulüyle fırtınada sağlam durabilmek için her tarafa çapa atıyorum. Bu da gayet hoşuma gidiyor.