kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Ekim 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Roman(Kırklareli)

Ebru sergisi Anadolu turnesine çıktı

Kaya GENÇ
20.10.2007
Atilla Durak'ın yapımı altı yıl süren Ebru: Kültürel Çeşitlilik Üzerine Yansımalar projesi, Türkiye'yi ebru metaforuyla anlayabileceğimizi söylüyor. Sergi fotoğrafları haftaya TÜYAP kitap fuarında yer alacak..
Ebru: Kültürel Çeşitlilik Üzerine Yansımalar projesi, aynı anda hem kitap hem de sergi olarak tasarlandı ve yıllar süren bir çalışmadan sonra temmuz ayında Binbirdirek Sarnıcı'nda düzenlenen bir sergi ve Metis Yayınları tarafından basılan bir kitapla seyirci önüne çıktı. Safi estetik sebeplerle çekilmiş fotoğraflar değildi bu sergide bir araya gelen: Kitaptan da, 'Ebru' sergisinin tanıtım yazılarından da anlaşıldığı kadarıyla, çok daha kapsamlı bir önermeyle, Türk toplumunu anlamak için bize sunulan yeni bir metaforla karşı karşıyaydık. Daha önce milliyetçiler Türkiye'yi bir 'mermer' olarak tanımlamış, solcular da buna karşı kültürümüzün bir 'mozaik' gibi farklı bileşenlerden oluştuğunu söylemişlerdi. Fotoğrafçı Atilla Durak ve bu sergiyi düzenleyen ekipse, daha post-modern bir metaforla, Türk toplumunu anlamak için aklımıza 'ebru' sanatını getirmemiz gerektiğini söylüyor. Aralarında Murat Belge ve Elif Şafak gibi Türk yazarların yanı sıra Booker ödüllü İngiliz edebiyatçı John Berger, Ara Güler, Sezen Aksu ve İshak Alaton'un da bulunduğu isimler, projeye verdikleri destekte Avrupa Birliği'nin, demokratikleşmenin ve Türk kültürünün üzerine kurulu olduğu 'yekpare' yapının değişmesinin önemini vurguluyorlar.

- Ebru projesini bir 'Anadolu turnesine' çıkardığınızı duyduk.
- Evet, sergilere haziran ayında İstanbul'da başlamıştık. Üç hafta önce fotoğraflarla Diyarbakır'a gittik, oradan buraya, TÜYAP'a gelecek. Sonra Kars ve Mardin'e gidecek. İstanbul sergimiz 171 fotoğrafla açıldı, ama başka şehirlere giderken hepsini yanımızda götüremiyoruz. Anadolu'da insan umduğunu değil bulduğunu yiyor sonuç olarak. Diyarbakır'daki sergide mesela 70 fotoğraf sergilendi.

- Peki gittiğiniz şehirlerde o şehirle ilgili fotoğrafları mı ön plana çıkarıyorsunuz?
- Hayır, biz tam tersi bir şekilde çalışıyoruz. Projede anlatmak istediğimiz derdimiz, çokkültürlülüğün çok güzel ve kutlanması gereken birşey olduğu. Türkiye'nin en büyük değerinin bu olduğunu düşünüyorum ben. Türkiye'de tam 44 ayrı etnik grup var. Gittiğimiz bölgedeki kişilerin çoğu, aynı ülkede bu insanların yaşadığını dahi bilmiyor. Pek çok insan bu sergi sayesinde Türkiye'de bu kadar değişik etnik gruplar yaşadığının farkına vardı. Bu yüzden de, gittiğimiz Anadolu şehirlerinde insanlara kendilerini göstermekten çok, onlara 'öteki'leri, öteki etnik kimliklere sahip insanları gösteriyoruz.

'BİZİ ŞALVARSIZ GÖSTER'
- Fotoğraflarınıza bakınca, Sünni Türklerin, yani Türk devletinin 'egemen kültürü'nün hayatını gösteren kareler, özellikle diğer etnik kimliklere göre çok renksiz geldi bana.
- Bakın, zaten sorun da tam buradan başlıyor. Çünkü egemen kültür diye birşey yok aslında. Birbiri içine geçmiş, ebruli, birbirinden ayrılamaz bir kültürler topluluğu var Anadolu'da. Bütün proje de, böyle bir manzarada böyle hiyerarşik ilişkilerin olamayacağı üzerine. Bugüne dek, sanki Sünni Türkler üstte de, diğerleri alttaymış gibi bir bakış söz konusuydu. Onlar da, Tatarlar da, Kürtler de, Ermeniler de, hepsi Türkiye bütününün bir parçası, anlatmayı istediğimiz bu. Sana belki benim Sünni Türk fotoğraflarım renksiz geliyordur, ama bakarsın Doğu'da, mesela Diyarbakır'da yaşayan insana da İstanbul renkli, kendi bölgesi renksiz gelir.

- Nasıl tepkiler aldınız fotoğraflarınızla?
-
Gittiğim yerlerde gördüğüm bazı kültürel özellikler kayboluyor ve kaybolmak da zorunda. İnsanlar geleneksel kıyafetlerini çıkarıp modern kültüre dahil oluyorlar ister istemez. Ama insan yine de şaşırıyor, mesela ben neden şalvar bütün Türkiye'de giyilmiyor diye şaşırıyorum. Ben New York'ta şalvar giyiyorum mesela! Bir yığın insan, şalvarlı insanların fotoğraflarına bakıp, yaptığım sunumlarda "Bizi şalvarlı gösterdiniz!" diyerek bana kızdı. Oysa dış görünüş ve kıyafet kültürün çok önemli bir parçası, gidip Hindistan'daki insanlara neden böyle giyiniyorsunuz ya da onları çeken fotoğrafçılara neden onları böyle temsil ediyorsunuz diye sormuyoruz. Onların kıyafetleri bir gerilik unsuru değil ki! "Bizi Batı'ya neden böyle gösteriyorsunuz!" diye bana kızanlar oluyor, bu da biraz bilmemezlikten kaynaklanıyor, sürekli İstanbul'da oturup Türkiye'ye bakınca 'herhalde herkes böyledir' diye düşünüyorlar. Oysa kırsal bölgelere gittiğimizde insanların şalvar giydiğini görüyoruz. Ne yapsaydık, gidip şalvar giymeyen insanları mı bulsaydık özellikle! Bu durumlara ve utançlara bakınca da insan bir hüzün hissediyor içinde.
Haberin fotoğrafları