Yeni trend: Tüketim Orucu

Anna Shepard: İngiliz Times gazetesi yazarı. 'Eco Worrier' lakabıyla tanınıyor ve aynı adlı blog'unda, çevre bilinciyle ilgili yazılar yazıyor. Shepard, 'alışveriş yasağı' adını verdiği 'deneysel projesi' nedeniyle yaklaşık yedi aydır kıyafet alışverişi yapmıyor. Sadece cepten yiyor; var olan, dolabında bekleyen kıyafetleri giyiyor. Çekmece dibinde bulduğu bir kazak onu sevinçten havalara sıçratabiliyor, halihazırdaki kıyafetleriyle daha yaratıcı kombinler yapabildiğini söylüyor. Mağaza gezmediği için kendine daha çok vakit ve para ayırabiliyor.(www.timesonline.co.uk/ecoworrier)
Neil Boorman: Organizatör ve stil editörü. Kendisini 'marka bağımlısı' olarak tanımlıyor(du). Yaklaşık bir yıl önce sahip olduğu markalı tüm ürünleri 'gerçek mutluluğu ve benliğini' bulmak için yaktı! Ve 'markasız' bir hayata başladı. Başlarda paniklese de, yeni yaşantısının 'daha ucuz, daha sağlıklı ve daha tatmin edici' olduğunu söylüyor. Macerasını anlattığı The Bonefire of the Brands adlı kitap birkaç ay önce piyasaya çıktı. (www.bonfireofthebrands.com)
Judith Levine: Yazar, gazeteci ve eski bir alışveriş bağımlısı. Bir yıl zorunlu ihtiyaçları dışında hiçbir şey satın almadı. Not Buying It: My Year Without Shopping adlı kitabında yaşadığı bu bir yılı anlattı.
Vivienne Westwood: Efsanevi İngiliz moda tasarımcısı. Telegraph gazetesine geçen hafta verdiği röportajda insanların alışveriş yapmayı bırakmaları gerektiğini söyledi ve ekledi: "Herkes bilinçsizce alışveriş yapıyor. Bu yüzden kimsede 'moda zevki' diye bir şey kalmadı. Ne verilirse onu giyiyorlar. Bir süre bir şey almayıp gerçek beğenilerinin farkına varmaları lazım."
Sara Bongiorni: 'Yasaklılar listesi'ni Çin malı ürünlerle sınırladı ve bir yıl boyunca 'Made in China' etiketli hiçbir şeye, zor da olsa para vermemeye çabaladı.
Melis Alphan: Moda yazarı. "Kendimi bildim bileli bu abuk tüketim kültürü içinde ben de varım," dedi ve bir yıl boyunca üstüne başına hiçbir şey almamaya and içerek 'alışveriş rejimi'ne başladı. Tüketim savaşçılarının listesi uzadıkça uzuyor. Her tarafımız markalar, markalarla ilgili mesajlar taşıyan reklamlarla çevrili olsa da, bu döngüden çıkmaya çalışanlar var. Para harcayarak var olmaya çabalayan, alışveriş yapınca kendini 'bütün' hissedenlerin aksine, kontrolü ele geçirmeye gayret edenler de var yani. Ve bu yeni trende ben 'tüketim orucu' ismini veriyorum. Geçmişteki Fransız ve İtalyan malları boykotlarını saymazsak, bu trendin Türkiye'deki ilk örneği olan Alphan'a, deneyinde başarılar diliyorum...