Avrasya Yarışması'nda İngilizce konuşmayı sevmeyen jüri üyeleri olunca, ortak dil bulmak sorun oldu.
Bu hafta, malum, Antalya Film Festivali'ndeyiz. Ve ben kendimi Cannes'daymış gibi hissediyorum: Bir yandan aynı paralel üzerinde bulunan bu iki güzel Akdeniz kentinin her açıdan benzerliğiyle... Öte yandan, tıpkı Cannes'daki gibi bir çevreye, bir alternatif hayata tümüyle kapılıp sanki gündelik gerçeklerden bir ölçüde koptuğumuz için... Festivale bu yıl basınımız özel bir ilgi gösteriyor.
SİNEMAMIZIN PARLAK YILI
Bir yandan festival bu yeni haliyle artık yerleşti, kabul edildi. Öte yandan filmler çok güzel. Ayrıca Türk Sineması'nın da parlak bir yılı ve sanırım ki bu yıl gerçek bir patlama yılı olacak. Jürinin işi de çok zor gözüküyor. Bir yandan, daha önce gösterilip beğenilmiş, kendini kabul ettirmiş önemli filmler... Öte yandan, bir zirve gibi duran Fatih Akın filmi... Daha öbür köşede ise henüz kimselerin bilmediği, ama çok başarılı olduklarına inandığım birkaç yeni film, genç yönetmenlerin parlak çıkışları... Bakalım şans kimlere gülecek? Ve de elbette ünlü konuklar... Festivallerin olmazsa olmaz çiçekleri, vitrinin parlak süsleri... Jüride bile ünlü isimler var: İran Sineması'nın büyük ustası Cafer Panahi'den başta Blues Brothers olmak üzere çok popüler komedilerin yaratıcısı John Landis'e, Uzakdoğulu çok cici yıldız Qin Hailu'dan bizim
24 dizisinden tanıdığımız İran kökenli Shohreh Aghdashloo'ya, ABD'nin sayılı kadın yönetmenlerinden Martha Coolidge'den güzel yıldızımız Lale Mansur'a... Ama ben jürinin nasıl çalışacağı konusunda ciddi kuşkular içindeyim. Çünkü Başkan Cafer Panahi, İngilizce konuşmayı pek sevmiyor. Açılışta sahnede yaptıkları konuşmadan anladığımız kadarıyla Qin Hailu Çince, Rus müzik adamı Andrei Sigle ise sadece Rusça konuşuyor. Allah hepsine kolaylık versin!
Bugünkü Tüm Yazıları
Antalya'da jüri üyeleri nasıl anlaşamadı?
Yayın tarihi: 26 Ekim 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/26/cm/dorsay.html
Tüm hakları saklıdır.