"Güne fenerbahçe.com okuyarak başlıyorum. Fenerbahçe hayatımda çok ciddi bir önceliktir. Sonrasında bana karşıt olan görüşleri okurum. Onların belli çevrelerin nabzı olduğunu, dolayısıyla güvenlik risk faktörünün ne ölçüde olduğunu öğrenmek isterim. İkincisi hangi argümanlarla sahneye çıktıklarını anlamak için okuyorum. Gece üçlere kadar okurum, daha çok da yabancı basını..."
İLİŞKİLİ HABERLER
'301'den kimse hapiste yatmıyor, mezarda yatıyor'
'301'den kimse hapiste yatmıyor, mezarda yatıyor'
'İkinci Cumhuriyetçiler'den oluşan bir futbol takımı kurunca; Referans gazetesi yazarı Cengiz Çandar son günlerin en çok konuşulan ismi oldu. Bu vesileyle İkinci Cumhuriyet tartışmalarını ve tezkere kararını yorumladı, 301'in değişmemesine tepki gösterdi. Eşi Tuba Çandar ile bir dönem ayrı kaldıkları günleri de saklamadı..
- 'İkinci Cumhuriyetçi yazarlar' listesi yapılınca siz de bu listeyle bir takım kurdunuz hemen. Bunu ti'ye almak nereden geldi aklınıza, ne düşünerek yaptınız?
- Önce şunu söyleyeyim; ben kendim için İkinci Cumhuriyetçi sıfatını hiç kullanmadım. Mehmet Altan ve Altan ailesinin diğer fertlerinden gayrı da kimsenin kendisi için bu kelimeyi kullandığını duymadım. Tabii 'İkinci Cumhuriyetçiler' için giderek 'numaralı cumhuriyetçiler', 'cumhuriyetimizden memnun olmayanlar', 'dış mihraklardan beslenenler' gibi itham ve iftira dolu cümleler kullanılıyor. Böyle bir algılama oluştu toplumda.
- 'Fişleme' olarak yorumlayan da var bunu; ne diyorsunuz?
- Tabii... Türkiye demokratik anlamda düzgün nefes alıp veren bir ülke değil, hâlâ insanların kendini güvende hissetmedikleri bir iklimde yaşıyoruz. Dolayısıyla bu sıfatların bir kampanya halinde yayılması bir anlamda fişleme! Yani iklim Türkiye'de daha da bozulursa bu insanlar suikast hedefi haline gelebilir, tutuklanabilir, başlarına her şey gelebilir. Çünkü kamuoyu bunlara yapılacak o tür muamelenin doğal ve meşru olduğuna alıştırılmış durumda.
- Siz bu yüzden mi matrak hale getirmeye çalıştınız bu listeyi?
- Muziplik yapma dürtüsü oldu tabii. O yazıyı okudum; birtakım isimlere 'cevap verin' filan diye itham eder tarzda bir çağrıda bulunuyordu. İsimlere baktım, 11 kişi çıktı! Aklıma buradan bir takım çıkartmak geldi.
- Hemen kendinizi Roberto Carlos yaptınız tabii!
- Çünkü hem Fenerbahçeliyim, hem yazıdaki dalga geçme unsurunu güçlendirmek istedim. 4-4-2-1 düzenine göre Orhan Pamuk tek santrafor! Türkiye'nin tarihinde tek Nobel kazanmış isim; 'Yakışır,' dedim. Bir de ben solağım, isim yazış sırasına göre sol kanada geçmiş oluyorum, ee Roberto Carlos'luk da bize düşüyor!
- Hiç 'İkinci cumhuriyetçiyim,' dememiş olabilirsiniz kendinize ama bu sıfatın savunduğu fikirleri paylaşıyorsunuz değil mi?
- Tabii, ikinci cumhuriyetçilik diye izafe edilen görüşlerin hayata geçirilmesini destekliyorum. Türkiye'nin sağlam şekilde ayakta durabilmesi için cumhuriyetin 21. yüzyılın dinamikleri ve taleplerine uygun şekilde güncelleşmesi gerekiyor; çok kabaca budur İkinci Cumhuriyet hadisesi. Bunun içinde her şey var; azınlıklar ve Kürt sorununun çözümü, Türkiye'nin AB yolunda mesafe alması, ifade özgürlüğü, demokratik hak ve özgürlüklerin hayat tarzı olması...
- Bu yeniden hatırlatma türbanla alakalı mı peki?
- TUBA ÇANDAR: Cumhurbaşkanlığı seçiminin bütün bu saldırıları tetiklediği de bir gerçek!
- İkinci Cumhuriyetçilik deyimi çoktandır tedavülde yoktu! Çankaya'da asla düşünülemeyecek, bir türbanlı first lady fotoğrafının çıkması da bu tartışmayı tetikledi tabii. Taarruza kalkışanlar 'statüko zaptiyeliği' yapıyorlar. En iyi savunma hücumdur mantığıyla 'Cumhuriyetimizi yıkmak istiyorlar, Amerikan ajanları, Kürtçüler, laikliği türban üzerinden yok etmeye çalışıyorlar,' diye karalama kampanyasıyla kendi erozyona uğramakta olan pozisyonlarını sağlama almak istiyorlar.
- 'Andıçlanan yazarların ve buna ses çıkarmayanların bugüne sarkan hesaplaşması' diyen de var bu yazılar için. Öyle mi?
- Andıçlanan çok yazar yok; ben ve Mehmet Ali Birand! Birand da andıçlandığından beri bu taarruzun hedefi olmayı hak eden bir görüntü ortaya koymadı. Zaten o meşhur yazıda ben onun adının yanına parantez içinde 'Doğru bir tercih olduğundan kuşkuluyum,' dedim.
- Takıma almadıklarınızı da üzdünüz bu arada!
- Ama bu isimlerin yer aldığı yazıdan ilham alarak kurdum takımı ben. Sekiz-dokuz isim yazılsaydı aklıma gelmezdi herhalde böyle bir şey.
TÇ: Bir kere bu takımda olmayı hak eden bir kadın var; Perihan Mağden!
- İşin ilginç tarafı; o yazıdan birkaç gün sonra Adalet Ağaoğlu aradı ve bana teknik direktör muamelesi yaparak 'Beni de takıma alın,' dedi.
- İyi demiş; neden kadınlar yok takımda?
- Benim bir itirazım olduğundan değil, o isimler arasında kadın yoktu. Ağaoğlu dedi ki 'Ben Ölmeye Yatmak kitabını niye yazdım? Cumhuriyetin temel değerleri denilen şeylerle bir hesaplaşmaydı o kitap, taa ne zaman yazdım üstelik, o anlamda ben herkesten daha çok ikinci cumhuriyetçiyim, beni de takıma alın lütfen,' dedi. 'Tamam Adalet Hanım,' dedim.
İLİŞKİLİ HABERLER
'301'den kimse hapiste yatmıyor, mezarda yatıyor'
Yayın tarihi: 21 Ekim 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/21/pz/haber,58508DEED4834504B317150664B7175B.html
Tüm hakları saklıdır.