150 yıllık aşk!

- Sizin aşkınız kaç senelik oldu?
- B.S: 150 sene oldu herhalde...(Ha ha ha)
- N.S: Bingür 150 sene diyorsa doğrudur... O siyaha beyaz diyorsa öyledir! Az görüşmek, görüşmemekten çok daha iyidir.

- Nasıl tanıştınız?
- B.S: Sene 1972. Biyoloji okuyor. Kız yurdunda kalıyor. Ben başkalarının aşkıyım. Beni uzaktan izliyor.
- N.S: Çok çapkındı! Ama onu ben tavladım.
- B.S: Bir gün Nilgün hastalandı, kız yurduna girip iğne yaptım, tıp okuyorum ya... Müdire hanımdan izin aldım. Odada kızlar gecelikleriyle geliyor, benimle sohbet ediyorlar vs. İyileştikten sonra Nilgün'ü Damdaki Kemancı filmine davet ettim, çok arkadaşça. Kabul etti. Filmi çok beğendim. Ama Nilgün çok sıkıldı filmden. Onu yurda bıraktım, ama bu filmle birlikte başladı arkadaşlığımız. Tam dört sene sonra, nişan davetiyelerini yazarken, bana baktı, "O film vardı ya," dedi, "Ben onu daha önce görmüştüm!" Yani beni tavlayan Nilgün olmuş.
- N.S: Bingür'e yaklaşabilmek için bunu yapmam lazımdı. O filme gitmeseydik, oltaya gelemeyebilirdi.

- Her şeyiniz ortak mıdır?
- N.S: Bizde 'senin, benim' gibi bir düşünce yoktur. Evliliğimizin birinci ayında ortak bir banka hesabı açtırdı. Çok duygulanmıştım. 13 yıl çalıştım. Sonra işi bıraktım. Hiçbir zaman senin, benim param kavgası olmadı.

- Yağ değerlerinizi konuşurmusunuz aranızda?
- B.S: İkimizin de çok iyi. Tabii şu an yaptığımız kahvaltıyı her gün yapmıyoruz! Bu kahvaltının adı toksik kahvaltı. Yağda yumurtalı, ballı kaymaklı kahvaltıyı her ay bir kere yapmak lazım. Beslenmede neyin doğru olduğunu bilmiyoruz.
- B.S: Evde tereyağı lezzetini unutmuşum. Bir kez sıvı yağ kalmamıştı, Nilgün pilavı tereyağlı pişirmiş. Aman Allahım o ne lezzet... Akşam saat 19.00'dan sonra kalp sağlığı açısından bir şey yememek lazım. Gece olan insülin deşarjının damar sertliğini arttıran özelliği var. Sadece çorba içiyorum, zeytinyağlı yiyorum.