Futbol yürek işi olduğu kadar, yetenek ve akıl işi de. Atina'da 4-1 yenen takım, yetenek ve aklı daha çok konuşturmuştu.
Buradaki takım, ki çoğu aynı, üstüne yıkılan yürek yükünü taşıyacak yetenek ile akıl ortalamasını gösteremedi.
Belki biraz da şundan:
Oyun kuramıyoruz! Milli Takım'daki oyuncuların hiçbiri kendi
"büyük" takımlarının
"lider" oyuncuları, oyun kurucuları değil artık.
Beşiktaş'ın lider de olamayan iki lideri
Ricardinho ile
Delgado. Fenerbahçe'nin
Alex ve ilaveten, mevkisi ile değil karizmasıyla,
Roberto Carlos. Galatasaray'ın
Lincoln; hatta ikinci planda görünmesine rağmen
Linderoth, hatta geriden
Song. Bir tek
Aurelio Fenerbahçe'de
"oyun kuran lider"e yakın; o da sadece yakın ve Milli Takım'da üstelik geri dörtlüye gömülü kalıyor.
Emre ve öteki
"top cambazları" her topu, bizim sahada karşı kaleye sırtları dönük isteyip ona oyun dahi kurdurmuyor zaten.
Brezilyalıyı
"alkışlamak için elde kalan son Mehmet" yapmak da yetmiyor; şimdi
Lincoln "Türk olsun" isteniyor.
Oysa, yaşlı gövdesi yavaşça gençleşen Yunanistan'da
Karagounis, 10 numara olarak Panathinaikos'un da
"oyun lideri" sayılıyor.
Onun ardından
Basinas da o sorumlulukta.
Neyse.
Futbolu seven ve bilenler diyebilir ki;
"Herkesin oyun kurması beklenir". Tamamen öyle.
O zaman,
Song, Linderoth, Lincoln gibi bir hattınız olacak asgari.
Geriden
Gökhan, Servet ve çok çok koşsa da
İbrahim Üzülmez ile oyun kuramıyorsunuz.
İtalya'dan sonra İngiltere'de (yarım) oynasa da
Emre ile
Arda, Tümer, Tuncay, Gökdeniz gibi
"yıldızlar" ın hiçbirine baskılı, hızlı, vücut vücuda futbol ülkelerinde orta sahada sürekli yer yok. Anormal top kaybediyorlar. Ve siz onların hepsiyle birden oynuyorsunuz.
Ama futbol hoştur.
Gidip Norveç'i yenebiliriz. Yahut tezkere (yani teskere) alıp veda edebiliriz.
Yine de futbola futbolun çok çok ötesi şeyler yüklerseniz, çok üzülürsünüz. Hem o hatıralara, hem futbola, hem sahadakilere haksızlık edersiniz.
Sahadakiler bir yana; tribünde, sokakta, hatta kulübede bizim öğrenemediğimiz bu.
Bir de giderek öğrendiğimiz var: Hakkını, emeğini, aklını teslim edip rakibi takdir edebilmek. Yunanistan da olsa. Bunu orada da öğrenen var; ama nefretle hiç öğrenmeyen de. Buradaki gibi.
Futbol ile insanlık belki böyle böyle ilerliyor.
Yayın tarihi: 19 Ekim 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/19//talu.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.