kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 16 Ekim 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Ahmet Türk'ten operasyon yorumu

Yeni Haber
DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, ''Türkiye'nin Ortadoğu bataklığına sürüklenmesini istemiyoruz. Bu ülke hepimizin ülkesi. Yarınlarımızın kararmasını istemiyoruz'' dedi.

Türk, partisinin TBMM grup toplantısında, ağır bir atmosfer altında çalışmalarını sürdürdüklerini ileri sürdü. Demokrasinin gereği olarak farklı düşüncelerini Parlamento zemininde dile getirdiklerinden dolayı büyük tepkilerin ortaya çıktığı ifade eden Türk, parlamentoların farklı düşüncelerin tartışıldığı, farklılıkların ortaya çıktığı, farklı projelerin gündeme geldiği zeminler olduğunu vurguladı.

Hrant Dink'in ''Barış, kardeşlik ve demokrasi için birer güverciniz'' sözünü anımsatan Türk, ''Ama bugün bu güvercinlere saldırtılmak üzere şahinler hazırlamış bir tabloyla karşı karşıyayız. Bir linç politikasıyla karşı karşıyayız. Bunun izlerini ve işaretlerini almaya başladık. Bu gerçekten vahim bir durum. Genel merkezimize kurşunlar sıkılıyor, parti binalarımıza silahlı saldırılar yapılıyor ama hiç kimseden çıt çıkmıyor. Failler, ikinci gün serbest bırakılıyorlar. Bu, bize karşı çeteleri cesaretlendirmek olarak değerlendirilmeli'' diye konuştu.

''Barışçıl ve demokratik yöntemlerle soruna nasıl katkı sunarız?'' mantığıyla Parlamentoya geldiklerini anlatan Türk, ''Düşüncelerimizde, anlayışımızda hiçbir değişiklik yok. Ama birileri 'senin sadece susma hakkın var, konuşmanı aleyhinde kullanırım' mantığıyla bize yaklaşıyor. Bu nasıl bir demokratik ülke, demokrasiye nasıl katkı sağlarız?'' dedi.

''GELECEĞİN KARARMASINI İSTEMİYORUZ''

Ahmet Türk, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, Herri Batasuna'ya ilişkin sözlerini eleştirdi.

''Baykal, bizim derhal dokunulmazlığımızın kaldırılarak cezaevine gönderilmemizi istiyor'' diyen Türk, şöyle devam etti:
''Biz Herri Batasuna değiliz. İspanya da değil burası. Ancak Sayın Baykal'ın, İspanya Anayasasını çok iyi okuması gerekiyor. 1978'de Franco Dönemine son verildi. Bugün İspanya'da 17 özerk bölge, 50 il var. Bask kesiminin demokratik hakları güvence altına alındı. İspanya Anayasasına uygun bir anayasa Türkiye'de olsa biz kendimizi bile feshederiz, siyaseti bırakırız.

Dünyada her ülkede bazı sorunlar çıkmıştır. Bu sorunların çözümü için çalışmalar yapılmış. İspanya'da da bunlar yapıldı. İspanya ile Herri Batasuna arasında da ciddi görüşmeler yapıldı. Bu görüşmelerden biri de Türkiye'de yapıldı. Sorunların çözümü için akıl ve mantığımızla hareket edelim, duygularımızı bir tarafa bırakalım. Bu ülke hepimizin ülkesi. Bu ülkenin geleceğinin kararmasını istemiyoruz. Bizim tavrımız bunun için, direnişimiz bunun için, bağırışımız bunun için. Bin yıl birlikte yaşamış, kardeşliği esas almış bir yaşama anlayışına bir zarar vermeyelim diyoruz. Bizim söylediğimiz bunlar.''

''BU ÜLKE HEPİMİZİN ÜLKESİ''

Sınır ötesi operasyonla ilgili tezkerenin yarın TBMM Genel Kurulu gündeme geleceğini belirten Türk, ''Askeri yöntemlerin tek başına çözüm olmadığını her zaman söyledik. Olayı sosyal, kültürel, ekonomik boyutlarıyla tartışmamız gerektiğini söyledik. Biz Türkiye'nin, Ortadoğu bataklığına sürüklenmesini istemiyoruz. Bu ülke hepimizin ülkesi. Yarınlarımızın kararmasını istemiyoruz'' diye konuştu.

Bundan önce de birçok operasyon yapıldığına dikkati çeken Türk, ''Sadece biz değil, birçok köşe yazarı da aynı şeyleri söylüyor. Çözümü farklı zeminde de aramak lazım; bir diyalog ortamı oluşturmak, sivil projeleri ortaya koymak lazım. Türkiye'yi ortadoğu bataklığına sürüklemek sadece bize zarar vermez, Ortadoğu halklarına da Türkiye'nin tamamına da zarar verebilir'' dedi.

''HEDEF GÖSTERME MANTIĞI DOĞRU DEĞİL''

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in tezkereye ilişkin ''umut ediyoruz buna gerek kalmaz'' dediğini anımsatan Türk, ''Biz de aynı temenniyi tekrarlıyoruz. Gelin sınır ötesi operasyona dönüşmeyecek bir mantığı hep birlikte kuralım. Sınır ötesine gerek kalmayacak bir çalışmayı hep birlikte yapalım, bunun zeminini hazırlayalım. Biz buna hazırız. Silahları, çatışmayı acaba nasıl durdurabiliriz, bu konuda acaba nasıl katkı sunabiliriz, bu hesapları yaparak bugün buraya geldik'' diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tezkerede milletvekillerinin tavrını, davranışını dikkatle izleyecekleri yönündeki sözlerini eleştiren Türk, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Başbakan hiddetle söylediği için 549 yerine 449 demiş. Şimdi o zaman demokrasiyi inkar var burada. Eğer farklı düşünceler Parlamentoda yoksa, o zaman demokrasinin anlamı kalmıyor. Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde 'her milletvekili istediğim şekilde oy kullanacak' şekilde bir mantığa sahip olamaz. Bu demokrasi olmaz. Bu farklılıkları inkardır. Sayın Başbakan, yarın başka bir konuda da böyle bir tehditle Parlamentonun önüne çıkabilir. Peki bunun önüne kim çıkacak? Bu doğru bir yaklaşım değildir. Sayın Başbakan halkın iradesine saygı göstermesi gerekir.

Bugün halkımız AK Parti'ye iktidar şansını vermiş; biz bunu saygıyla karşılıyoruz. Herkesin de halkın verdiği karar saygılı olmasını istiyoruz. Ama farklı düşünen grupları baskı altına alma, hedef gösterme mantığı doğru değil. Siyasi partiler arasında diyaloğun olması gerekirken, çetelere, kendini bilmezlere bizi hedef göstermeleri; izah edilecek bir davranış değildir. Tabii ki tezkere gündeme geldiği zaman düşüncelerimizi geniş bir şekilde yansıtacağız.''

''REFERANDUMDA 'EVET' DİYECEĞİZ''

DTP Grup Başkanı Türk, 21 Ekimde yapılacak referanduma ilişkin olarak, ''Biz başından beri cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini destekledik'' dedi.

Seçim çalışmalarında da konuyu gündeme dile getirdiklerini ve parti programında da cumhurbaşkanının halka seçilmesi konusunun yer aldığını bildiren Türk, ''Cumhuriyetin kuruluşundan bu güne kadar bütün cumhurbaşkanı seçiminde tartışmalar çıkmış, krize yol açmış. Şimdi bunu Türkiye'nin gündeminden çıkarmak gerekir. Halk kendisi cumhurbaşkanını seçsin. Artık bu tartışmaların Türkiye gündeminden çıkması gerekiyor. Halkın iradesine zaman zaman birçok konuda başvurulması gerekiyor. Referanduma 'evet' diyeceğimizi ifade etmek istiyorum'' diye konuştu.

''1915'İN FATURASINI BU NESLE ÇIKARMAK ÇOK DOĞRU DEĞİL''

1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarını içeren tasarının ABD alt komisyonundan geçtiğini anımsatan Türk, konuşmasını şöyle sürdürdü:''Bu tasarı, barışçıl bir sürece katkı sunmaz. Bu tasarı, Amerika'yı işgale yönelik bir tasarı olarak değerlendirilmeli. Birilerini tatmin etmek veya oradaki Ermeni lobisinin gücünü almak için yapılmış.Aslında 1915'lerde kalmış olan bir olayı bugün Türkiye'nin önüne getirmeyi, şantaj yapmayı doğru bulmuyoruz. Türkiye'de bugün sıkıntılı olan sürecin aşılması için; bugün ve dün sıkıntısını duyduğumuz süreçle ilgili değerlendirme, demokratik bir refleks, Kürt sorununun çözümü konusunda bir çalışma olsaydı, bunu kabul ederdik. Çünkü demokratik değişimin önündeki en büyük engel, bugün içinde bulunduğumuz koşullardır. Bu koşullarla ilgili dünyanın demokratik bir diyaloğun önünü açmaya yönelik bir çabanın içinde olması gerekirdi. Geçirilen Ermeni tasarısının, Ermeni halkına da bir yararı yok. 1915'in faturasını bu nesle çıkarmak da çok doğru değildir.''

''DÜŞÜNCELERİMİZİ TESLİM ETMEYECEĞİZ''

Türk, 1915 olaylarının dünyaya iyi bir şekilde anlatıldığına inanmadığını ifade ederek, ''Çalışmayı yapanların inandırıcılığı da yok. Şimdi bununla ilgili çalışma yapılıyor içinde DTP yok. Biz bu çalışmaların içinde olsaydık, bazı şeyleri daha etkili gündeme getirebilirdik ve daha fazla ikna etme şansına sahip olabilirdik'' dedi.Ahmet Türk, konuşmasını şöyle tamamladı:

''Biz, Türkiye'yi geriye götürecek, dar kalıplara itecek bir mantığı karşısındayız. Ermeni halkıyla Türk halkının kardeşçe yaşama koşullarının yaratılması için çaba göstermeliyiz. ABD'nin aldığı karar gerçekten hangi belgelere dayanıyor onu da bilmiyoruz. Onu sorgulamak lazım. Bu konuda tarihçilerin tarafsız bir komisyonun çok ciddi bir araştırma yapması ve Türkiye'nin de artık geçmişiyle yüzleşmesi için hazır olması gerekiyor diye düşünüyorum.

DTP, süreçle ilgili demokratik bir Türkiye ile ilgili 72 milyonun geleceğini güvence altına alınması için çaba göstermeye devam edecek. Düşüncelerimizi de bu konuda çok açık bir şekilde ortaya koyacağız. Bazı işaretler veriliyor. Bedenlerimize yönelmeyi kışkırtan bir süreç ve bir anlayışla karşı karşıyayız. Olsun... Ama beynimizi, düşüncemizi hiçbir zaman teslim etmeyeceğiz. Beynimize inancımıza yönelen anlayışın karşısında dimdik duracağız.''

(AA)